
Leyla Güven: Haklıyız ve mutlaka kazanacağız
- 09:10 28 Ocak 2021
- Güncel
ELAZIĞ - DTK Eşbaşkanı Leyla Güven, tutuklu bulunduğu Elazığ Kadın Kapalı Cezaevi’nden ajansımıza ve halka, “Umutluyuz, kararlıyız, haklıyız ve mutlaka kazanacağız” sözleriyle mesaj gönderdi.
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven, Diyarbakır 9’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmasında 22 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. 21 Aralık 2020 tarihinde gözaltına alınan Leyla, 22 Aralık’ta tutuklanarak Diyarbakır T Tipi Kadın Kapalı Cezaevi’ne götürüldü. Aynı gün gece saatlerinde Leyla’yı cezaevinde ziyaret etmek isteyen avukatlar Leyla’nın Diyarbakır’dan Elazığ Cezaevi’ne gönderildiğini öğrendi.
Leyla bulunduğu cezaevinden ajansımız aracılığıyla halka mesaj gönderdi.
‘Kürtler özel bir hukukla yargılandı’
Leyla ajansımıza gönderdiği mesajda ilk olarak ünlü düşünür Hegel’in, “Özgürlük yalnızca hayatın tehlikeye atılmasıyla elde edilir. Hayatını ortaya koymamış bir birey kuşkusuz bir kişi olarak tanınabilir. Fakat o, bağımsız bir öz bilinç olarak bu tanınmanın gerçeğine erişememiştir” sözü ile başladı. Leyla, dili, kültürü, kimliği, varlığı, siyaseti, örgütlenme özgürlüğü bir bütünen yasak olan bir halkın temsilcisi olarak bedel ödenmenin yeni olmadığını belirtti. Yıllar boyunca Kürtlerin hep yargılandığına dikkat çeken Leyla, İstiklal mahkemelerinden tutun DGM’lere ve bugünkü ağır ceza mahkemelerine kadar hep özel bir hukukla yargılandığına işaret etti.
'Siyasallaşan yargının sonuçlarıdır'
Leyla, tarihe 49’lar davası olarak geçen davadan KCK davalarına, “taş atan çocuklar” adı altındaki çocuk yargılamalarından Barış Anneleri’ne yönelik davalara, türkü söylemekten ideolojik ıslık çalmaya kadar her şeyin yargılama konusu yapıldığı olaylara on yıllardır şahitlik ettiklerini dile getirdi. Kürt ise muhalif ise hukuki gerekçelerin teferruat olduğunu ifade eden Leyla, "Akademik unvanlarına rağmen TV ekranlarında adeta Kürtlerin her türlü siyaset tarzına dair hakaret yarışına girenler bunun üzerinden prim yapmaya çalışıyorlar. Dolayısıyla bu atmosferde bizlerin tutuklanması, gayri hukuki cezalar almamız siyasallaşan yargının sonuçlarıdır" vurgusunu yaptı.
'Adalet mücadelemizi bu mekânlardan sürdürmeye devam edeceğiz'
Leyla, mesajın devamında şu ifadeleri kullandı:
"2009’da KCK davaları olarak adlandırılan dosyaların yargılamasını yapan hakim ve savcılar şimdilerde yarattıkları hukuksuz yargılama yöntemleri ile kendileri yargılanıyorlar. Aynı geleneğin devamcıları misali bizleri hukuksuzca tutsak edenler er ya da geç bizlere uyguladıkları özel hukukun hesabını adalet önünde verecekler. Adalet mücadelemizi bu mekânlardan sürdürmeye devam edeceğiz.
Acıları bal eyleyerek...
Evrensel hukuk ile güvence altına alınan hükümlü ve tutukluların hakları gasp ediliyor. Hemen her gün hasta tutsakların yaşamlarını yitirdiği, cezası bittiği halde tahliye edilmeyen onlarca tutuklunun bulunduğu, keyfi nedenlerle disiplin cezalarının verildiği, tutsaklara ceza içinde ceza verilen bir cezaevi gerçeği var. Eğer bir aileden beş kardeş tutuklu ise ya da dışarıda yaşıtlarıyla oyun oynaması gereken çocuklarımız yüksek beton duvarların arasında büyümek zorunda kalıyorsa ortada çok ciddi bir sorun var demektir. İşte bu bahsettiğimiz şey Kürt sorunu… Kürt sorununun demokratik yol ve yöntemlerle çözümü mümkün. Çözümsüz kılanlar bütün bu acıların sebebidir. Bizler her şeye rağmen şairin dediği gibi, ‘Acıları bal eyleyerek’ yolumuza devam edeceğiz. ‘Umut zaferden daha değerlidir’ sözü bizim şiarımızdır. Umutluyuz, kararlıyız, haklıyız ve mutlaka kazanacağız.
İçeride de olsak dışarıda da olsak pes etmeyeceğiz
Değerli halkımıza, acılı annelerimize sözümüzdür; İçeride de olsak dışarıda da olsak pes etmeyeceğiz. Sizlerle aynı moral değerlerinden ve yaşam kaynağından besleniyoruz. O değerler ki her daim yolumuza ışık tutacak. Sizlerin yüreği ferah olsun, önümüzde aydınlık, güzel günler var. Hep birlikte kadınlar öncülüğünde özgür yaşamı örmeye devam edeceğiz. Sara ve Mazlum’ların diyarından burada bulunan kadın yoldaşlarımla birlikte herkese selam ve saygılarımızı gönderiyoruz.”