Cezaevlerinde salgın tedbirleri işkenceye dönüşüyor!

  • 09:03 27 Ocak 2021
  • Güncel
HAKKARİ - Salgınla beraber cezaevlerinde hak ihlallerinin arttığını ve tedbir adı altında yapılan uygulamaların işkenceye dönüştüğünü belirten İHD Hakkari Şube yöneticisi Pınar Yılmaz, kimi cezaevlerinde karantina koğuşlarında kalabalık kalındığına dikkat çekerek, bu durumda ölümlerin yaşanabileceği uyarısında bulundu. 
 
Koronavirüs (Covid-19) salgını 2020 yılında tüm dünyayı etkisi altına aldı. Aşı, maske, kısıtlama tartışmaları ile etkisini 2021’de de hissettiğimiz Covid-19 salgını en çok cezaevlerini etkiledi. Tutsaklar bu süreçte sağlık haklarından faydalanamazken, hijyen malzemelerine ulaşımdan kısıtlanan aile görüşlerine kadar bir çok hak ihlaline maruz kaldı. Cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri ve PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin tamamen kaldırılması talebiyle tutsakların 27 Kasım 2020 tarihinde başlattıkları süreli-dönüşümlü açlık grevi iki ayını geride bıraktı.
 
İnsan Hakları Derneği (İHD) Hakkari Şube yöneticisi Pınar Yılmaz, cezaevlerinde yaşanan ihlallere ve pandemiye ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 
 
'Hasta tutsaklar için adım atılmalı'
 
Covid-19 pandemisinin tutsaklara karşı silah haline getirildiğini belirtten Pınar, "Cezaevlerinde ilaçlara ulaşma konusunda sıkıntılar yaşanıyor bunun dışında hastanede, revirlerde doktor ve sağlık personeli eksikliği var. Mesela bir revire dilekçe verip bekleyen insanlar var. Van bölgesinde semt hastanesine gidip gelme bile bir hak ihlali olabiliyor. Mesela kelepçeli saatlerce orada bekletilme sabah sayımdan önce götürüp akşam sayımdan önce getiriliyor. İnsanları o şekilde ringin içerisinde bekletmek, hasta halleriyle tecrit etmektir. Cezaevlerinde artık ciddi anlamda sıkıntılar gelişti ve bütün tutsaklar risk taşıyor. Yeterince tedavi edilemiyorlar ve beslenemiyorlar ve buna da grev eklendiği zaman ciddi bir hak ihlaline neden oluyor. Adalet Bakanı’nın derhal tutsaklarla görüşmesi ve bu açlık grevinin müzakere edilerek bitirmeleri gerekiyor. Çünkü cezaevlerinde ölümler geliştiği zaman hiç bir manası kalmaz. Pandemi sürecinde koşullar iyileştirilebilir ve hasta tutukluların serbest bırakılması yönünde de adım atılabilinir" ifadelerini kullandı.
 
'Burada benim kurallarım geçerli'
 
Açlık grevlerinin başlama nedenlerinden birinin de hukuksuzluk olduğunu ifade eden Pınar, "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) almış olduğu kararlar, Türkiye'de esas alınmıyor ve bunlara benzer yüzlerce dava AİHM’de bekliyor. 4 ay önce ben de cezaevindeydim. Hak ihlallerine dönük tüm kadınlar Adalet Bakanlığı’na bir şikayet mektubu yazdık. Baskılar, iç mektupların yasaklanması, sürekli gardiyanların koğuşlara gelerek bizlere hakaret etmesiydi. Akabinde müdür gelip bizimle görüşme yaptı ve 'siz beni Adalet Bakanlığı’na şikayet etmişsiniz mektubunuzu okudum, demokratik bir haktır şikayet edebilirsiniz bir şey diyemem. Mektubunuzu da göndereceğim ama kusura bakmayın burada benim kurallarım geçerli ben kendi kurallarımı işletirim dediğim de dediktir' diyerek bizi tehdit etti. Bu da gösteriyor ki hukuk esas alınmıyor. Türkiye'de eğer bir müdür Adalet Bakanlığı’na gönderdiğimiz mektup 'beni bağlamaz' mantığıyla hareket ederse, Türkiye'deki hukuk sisteminin ne olduğunun da açık beyanıdır" şeklinde konuştu.
 
'Siyasi kadın tutsakların koğuşlarına saldırılar oluyor'
 
Adli koğuşlardan siyasi tutsakların koğuşlarına, fayans parçaları, pil gibi malzemeler atılarak taciz edildiğini, idarenin de bu durumu fırsata çevirerek havalandırmanın üstünü örtme önerisi getirdiğini söyleyen Pınar, bu durumun da yaşanan tecridi daha da derinleştireceğini vurguladı. Pınar, “10 metrekarelik bir havalandırma aralarında bir balık filesi çektiğin zaman senin tamamıyla artık güneş ve dünyayla da bağlantın kesiliyor. Bunlar yaşandıkça hukuki çerçevede çözümler gelişmediği zaman ciddi sıkıntı ve hak ihlallerine neden oluyor” dedi.
 
'Karantina koğuşunda 20-30 kişi kalıyor'
 
Pınar, salgın için alınan tedbirlerin dahi tutsaklar için işkenceye dönüştürüldüğünü söyleyerek şunları belirtti: "Covidli hasta dışarıda dahi günlerce yoğun bakımda kalıyor ve çok ağır geçiriyor. Tutsaklar pozitif çıkmışsa veya temaslıysa yada farklı nedenle de olsa hastaneye gidip geldiyse 14 günlük karantinaya alınıyor. Kimi cezaevlerinde karantina koğuşları karma ve 20-30 kişi kalıyor. Özellikle hasta tutsaklar için her hastaneye gidiş gelişlerinde alındıkları karantina uygulaması işkenceye dönüşmüş durumda. Bu koğuşlarda yatak olmadığı için yerlerde yatanlar var. Cezaevi koşulları düzeltilmezse bunu söylemek istemeyiz ama ölümlerde gerçekleşir.”