‘Barış Abdullah Öcalan ile mümkün’

  • 09:02 23 Ocak 2021
  • Güncel
VAN - PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde sürdürülen tecride tepki gösteren kadınlar, siyasi tutsakların başlatmış olduğu açlık grevlerine destek çağrısında bulunarak, “Abdullah Öcalan’ın ağzından çıkan tek cümle bütün dünyaya huzur getirir. Barış, özgürlük Abdullah Öcalan’ın elinde” dedi.
 
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven öncülüğünde PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde sürdürülen tecridin son bulması için 7 Ocak 2018 yılında başlayan ve 200 gün süren açlık grevleri kısmi olarak amacına ulaşsa da açlık grevlerinin üzerinden bir yıl geçmeden tecrit ağırlaştırılarak yeniden devreye konuldu. Tecridin tekrar devreye girmesi ile birlikte cezaevi koşulları ağırlaştı, hak ihlalleri arttı.  Bunun üzerinde bölgede ve Türkiye cezaevlerinde siyasi tutsaklar, 27 Kasım’da Abdullah Öcalan’a uygulanan tecridin sonlandırılması ve cezaevlerinde yaşan hak ihlallerinin son bulması talebiyle süresiz-dönüşümlü açlık grevi başlattı. Tecridin kaldırılması ve tutsakların taleplerinin kabul edilmesi için çağrılar sürüyor.
 
‘Abdullah Öcalan’ın ağzından çıkan tek cümle huzur getirir’
 
Abdullah Öcalan’a uygulanan tecridi kınayan Saadet Öklü, tecridin son bulması için herkesin tepki göstermesi gerektiğini söyledi. Ülkede barışın, Abdullah Öcalan üzerinde sürdürülen tecridin son bulmasıyla mümkün olacağını kaydeden Saadet, “Tecrit sürdüğü sürece bu kan durmayacak, huzur gelmeyecek. Abdullah Öcalan’ın ağzından çıkan tek cümle bütün dünyaya huzur getirir. Barış, özgürlük Abdullah Öcalan’ın elinde. Bu ülkede ne Kürt annelerin ne de başka annelerin yüreğinin yanmasını istemiyoruz.  Biz bunların karşısındayız. Herkesi Abdullah Öcalan'ın özgürlüğü için başlatılan açlık grevlerinin ölümlerle sonuçlanmaması için mücadeleye çağırıyorum” dedi.
 
‘Tutsakların talepleri kabul edilsin’
 
Cezaevlerinde tutsakların kötü koşullarda yaşadığına dikkat çeken Saadet, yaşanan hak ihlallerine şu sözlerle tepki gösterdi: “Adalet Bakanlığı’na sesleniyorum. Cezaevlerinde süren ihlaller, işkenceler son bulsun. Çocuklarımız cezaevlerinde hasta oldu. Bizler anneyiz, çocuklarımızın durumu bizi üzüyor. Biz cezaevlerinden cenazelerin gelmesini istemiyoruz. Tutsakların taleplerinin karşılanmasını istiyoruz. Bu taleplerin karşılanması zor değil bir imzaya bakar. Erdoğan barışın olmasını istemiyor, savaş istiyor. Askerin, polisin, gerillanın ölmesi onun umurunda değil.”
 
‘Çocuklarımızı cezaevlerinde ölsünler diye doğurmadık’
 
Adalet Bakanı’nın açlık grevleri karşısında kulaklarını tıkadığını söyleyen Behice Abi, tutsaklara destek çağrısında bulunarak, “Biz anneler çocuklarımızı canımızın bir parçası olarak dünyaya getirdik. Çocuklarımızı Erdoğan, cezaevlerinde öldürsün diye doğurmadık.  Bu nedenle polis, asker anneleri, hepimiz anneyiz. Onlara da sesleniyorum. Hepsi suçsuz yere içerideler. Adalet Bakanı adaletli davranmalı. Adalet Bakanı kulağını, gözlerini açsın.  Onun da çocuğu var, vicdanı nasıl kabul ediyor bu durumu. Adalet Bakanı bir reformdan söz etti fakat söylediği sözlerden sonra baskı, gözaltı ve tutuklamalar çoğaldı” şeklinde konuştu.
 
‘Hiçbir ülke yöneticisi Erdoğan kadar zulmetmedi’
 
“Dünyanın hiçbir yerinde hiçbir ülke yöneticisi Cumhurbaşkanı Erdoğan kadar zulüm etmedi” diyen Behice, tecridin bir an önce sonlandırılması çağrısında bulunarak,  şunları belirtti: “Erdoğan,  Abdullah Öcalan'a uygulanan tecridi kaldırır, barışı sağlarsa tarihe geçecek. 50 yıldır polis, asker, gerilla ve tutsak anneleri ağlıyor. Emine Erdoğan ağlamıyor çünkü çocuklarının dört tarafını saracak bir saray yapmış. Madem Meclis’teki vekiller, bakanlar, Cumhurbaşkanı bu devlet için çalışıyor o zaman onlar da çocuklarını sınır savaşlarına götürsün, hepimiz eşit olalım. AB ve AİHM Abdullah Öcalan'a uygulanan tecridin kaldırılması için bir şeyler yaparsa cezaevlerindeki tecrit de kalkar. Abdullah Öcalan'a uygulanan tecridi kabul etmiyoruz. Bu tecrit son bulsun Abdullah Öcalan da ailesi ve avukatları ile görüşsün. Buradan herkese sesleniyorum: Abdullah Öcalan'a uygulanan tecridi sonlandıralım, çocuklarımız cezaevlerinde ölmesin.”