
Katledilen Melek’in ailesinden çağrı var: İnfial yaratalım ki son bulsun
- 09:07 22 Ocak 2021
- Güncel
Nişmiye Güler-Sena Dolar
İSTANBUL - Melek Ayaz, yılın başından bu yana katledilen onlarca kadından sadece biri . Ailesi hukukçuların, kadın örgütlerinin ve kamuoyunun dayanışmasını beklerken, “Melek son olsun. İnfial yaratalım ki başka canlar yitip gitmesin. Bizim ciğerimiz yandı başkalarının yanmasın” çağrısında bulunuyor.
Ajansımızın 2020 erkek şiddeti verilerine göre bir yılda 332 kadın katledildi. 2021’nin başından bu yana da onlarca kadın erkek şiddeti sonucu ya katledildi ya da katledilmeye çalışıldı. Bunlardan biri de 18 Ocak günü İstanbul’un Silivri ilçesinde yaşayan Melek Ayaz oldu. Astım hastası olan Melek evli olduğu Süleyman Güngörmüş tarafından katledildi. Çok sayıda gazete ve ajans Melek’in bir “yüzük” nedeniyle katledildiğini yazdı. Oysa Melek ülkede çeşitli bahanelerle katledilen ne ilk ne de son kadın. Yargının cezasızlık politikaları erkekleri katliamları gerçekleştirmeleri için cesaretlendiriyor ve birçok kadını da yaşamdan koparıyor.
Ailenin istediği sadece dayanışma
Ajansımıza konuşan Melek’in ailesi, “pişmanlık” kılıfıyla suçtan kurtulmaya çalışan fail Süleyman Güngörmüş’ün en ağır cezayı almasını isteyerek adalet talebinde bulunuyor. Melek’in ailesinin bir isteği daha var: Hukukçuların davayı üstlenmesi, kadın örgütleri ile kamuoyunun destek ve dayanışmasını görmek.
‘Ablam evliliği boyunca şiddete maruz kalmış’
Taziyenin kurulduğu Melek’in ailesinin evinde matem havası ve öfke hakim. Şimal Yazıcı, bizlerle ablasının evlilik süreci boyunca şiddete maruz kaldığını fakat kimse ile paylaşmadığının altını çizerek başlıyor konuşmaya. Şimal, “Ailemiz evliliği onaylamadı ama Melek istediği için evliliği kabul ettik. Süleyman Güngörmüş’ün işi yoktu. Evliliklerinin dördüncü ayından itibaren sorunlar baş göstermeye başladı. Süleyman Güngörmüş kumar oynamaya başlamıştı. Ablam sorunlarını yansıtmayı pek sevmezdi. Sorunlarını arada annemle paylaşırdı. Annemi bize söylememesi konusunda da tembihlerdi. Katliamı gerçekleştirdikten sonra ailemiz öğrendi sorunlar yaşadıklarını. Melek’in parasını almış zorla, yine evlilik yüzüklerini satmış, kredi çekmiş ve bir sürü borca girmiş. Daha önce de ablamı öldürme girişiminde bulunmuş. Bayıltana kadar boğazını sıkmış öldü sanıp bırakmış. Yani daha önce de ablamı katletmeye çalışan birisi” diye anlatıyor.
‘Öldüğünden emin olmak için 10 saat bekliyor’
Failin suçtan kurtulmak için gerekçeler ürettiğini vurgulayan Şimal, “Ablam astım hastasıydı. Bunu bildiği için boğarak öldürmüş. İfadesinde ‘bir anlık sinirle işlediğini ve pişman’ olduğunu söylüyor ama 45 kilo ve astım hastasını öldürene kadar boğazını sıkmak insani değil. Saat 10.00 gibi bu olay gerçekleşiyor ve Melek’i evde bırakıp gidiyor. 10 saat sonra eve geliyor ve gidip polise teslim oluyor. Ablamızın öldüğünü biz akşam öğrendik. Öldüğünden emin olmak için 10 saat dışarıda dolaşıyor ve bekliyor” diyor.
‘En ağır cezayı alsın’
Kendilerine çok büyük bir acının yaşatıldığını ifade eden Şimal, seslerini duyurmaya çalıştıklarını kaydediyor. Şimal, sosyal medyada Melek için çok sayıda paylaşımın yapıldığını fakat failin akrabaları tarafından bu paylaşımlara ablasını suçlayan yorumlar yapıldığını ve failin savunulduğunu belirtiyor. Şimal, “Biz failin en ağır ceza ile yargılanmasını istiyoruz. Ablamız öldü ve bir daha geri gelmeyecek. Fail de cezaevinde çürüsün. İfadesinde ablamı suçlamış, erkekliğine küfür ettiğini söylemiş. Benim ablam küfür eden bir insan değildi. Ablamızı tanıyoruz” diye ekliyor.
‘İnfial yaratalım ki başka canlar gitmesin’
Kamuoyuna da çağrıda bulanarak seslerinin duyulmasını isteyen Şimal, “Çaresizce ulaşabildiğimiz her kese yazmaya çalışıyoruz. Sosyal medyada sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. Sesimizi duyurmaya yardımcı olsunlar. Ses olsunlar, sesimiz olsunlar. İnfial uyandıralım. İnfial yaratalım ki başka canlar yitip gitmesin. Kadın cinayetleri öyle bir hal aldı ki kanıksadık artık. Her akşam televizyondan kadın cinayetine denk geliyor ve nötr izliyoruz. Ama bunu meşrulaştırmasınlar daha fazla. Cezalar caydırıcı olsun ve önüne geçelim. Böylesi bir acıyı Rabbim kimseye yaşatmasın. Tek bir isteğimiz var fail müebbetle yargılansın ve oradan çıkamasın. Vicdanı onu rahat bırakmasın. Bundan sonra bizler de her kadın cinayetinde ailelerin yanında olacağız. Kadınlara çağrımız da duruşma günü bizleri yalnız bırakmasınlar” sözleri ile avukatlara, kadın örgütlerine çağrıda bulunuyor.
‘Kızım iki defa katledilmek istendiğini anlattı’
Kızını kaybetmenin acısını yaşayan Peyruze Ayaz da ağlamaktan kuruyan gözleri ve kısılan sesi ile karşılıyor bizi. Peyruze de “Kızım ‘Evimi kurtaracağım. Ailemi zorda bırakmayacağım’ diyordu. Ona yaşadıklarını anlatması için defalarca nasihatlerde bulundum. Ama sorunlarını kendisinin çözeceğini söylüyordu” diyerek Melek’in evliliği süresince sorunlar yaşadığını söylüyor. Peyruze, Melek’in kendisine fail Süleyman Güngörmüş tarafından iki defa katledilmek istendiğini anlattığını dile getiriyor.
‘Kızım son öldürülen kadın olsun’
Peyruze, konuşma sırasında gözyaşlarını tutamayarak, “Kızımı toprağa verdim. Gelinlik ile gönderdiğim eve kefen ile bana yolladılar. Ben adalet istiyorum. Bu adam en ağır cezayı alsın. Benim kızım son öldürülen kadın olsun. Melek’in annesinin yüreği yandı başka annelerinki yanmasın. Kızım öldürülmeyi hak etmedi. Kızım hakiki melekti. Gecelerdir yatamıyorum” feryadında bulunuyor.
‘En ağır cezayı alırsa yüreğim soğur’
Peyruze son olarak da “En ağır cezayı alırsa biraz yüreğim soğuyacak” diyerek fail Süleyman Güngörmüş’ün hak ettiği cezayı almasını istiyor.
Baba Sait Ayaz da kızını kaybetmenin verdiği acıyla gözyaşlarını tutamıyor ve “Devlet ona en ağır cezayı versin. Ne hakkı vardı bize bunları yaşatmaya. Biz sadece adalet istiyoruz” çağrısı yapıyor.
Melek’in ailesinin olduğu gibi bizlerin de tek temennisi devletin önleyemediği aksine yol açtığı kadın katliamlarının son bulması.