
Avukat Seda Zengin: Tutsaklara temel haklar esas alınarak yaklaşılmalı
- 09:03 22 Ocak 2021
- Güncel
Şehriban Aslan
DİYARBAKIR - Açlık grevlerine giren tutsakların taleplerinin hukuki olduğunu kaydeden ÖHD Diyarbakır Şube Yöneticisi Seda Zengin, “Soruna temel hak ve özgürlükler esas alınarak yaklaşılması ve taleplerin bu doğrultuda değerlendirilerek çözüme kavuşturulması gerekmektedir” dedi.
PKK Lideri Abdullah Öcalan'a yönelik sürdürülen tecridin tamamen kaldırılması ve cezaevlerinde artan hak ihlallerinin son bulması talebiyle Türkiye ve bölge cezaevlerinde siyasi tutsakların 27 Kasım itibariyle başlattığı açlık grevi eylemleri süresiz-dönüşümlü olarak devam ediyor. 12’nci grubun devraldığı açlık grevi eylemleri 57’nci gününde. Devam eden açlık grevlerine ilişkin değerlendirmede bulunan Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Diyarbakır Şube Yöneticisi Avukat Seda Zengin, taleplerin bir an önce karşılanması gerektiğini aksi halde durumun olumsuz sonuçlara neden olacağına dikkat çekti.
‘Açlık grevi olumsuz sonuçlara sebebiyet verebilir’
Açlık grevlerinin olumsuz sonuçlara sebebiyet verebileceğini belirten Seda, açlık grevlerine dair değerlendirme yaparken sadece günümüz şartlarına bakarak konuşmanın yeterli olmadığını söyledi. Seda, dönem dönem tekrar eden ve toplumun birçok kesimini etkileyen açlık grevi eylemlerinin geçmişten bu yana olacak şekilde tüm yönleri ve tarihsel gelişimiyle birlikte değerlendirilmesi gerektiğini kaydetti. DTK Eşbaşkanı Leyla Güven’in 2018 yılında tecride dönük açlık grevi başlattığını hatırlatan Seda, “Tecridin kaldırılması talebiyle 27 Kasım 2020 tarihinde hapishanelerde süresiz dönüşümlü açlık grevi eylemleri başladı. Bu kapsamda hapishanelerde bulunan mahpuslar, 27 Kasım 2020 tarihinde başta İmralı Adası’nda bulunan Sayın Abdullah Öcalan şahsında geliştirilen tecrit olmak üzere; tüm hapishanelere ve topluma yayılan tecrit ile bir bütünen hak ihlallerine karşı açlık grevine başladıklarını belirtmişlerdir” sözlerine yer verdi.
‘Adalet Bakanlığı bir an önce harekete geçmeli’
Pandemi süreci ile beraber baskıların ve hukuk dışı uygulamaların arttığını ifade eden Seda, tutsaklara tecrit koşullarının dayatıldığını ve yaşatıldığını vurguladı. Bu durumun cezaevlerinde bulunan tutsaklarla beraber ailelerini de etkilediğini söyleyen Seda, Türkiye’nin her zaman hak ihlalleri ile gündeme geldiğini belirtti. Seda, “Kapalı alan olmaları nedeniyle her zaman bir tahakküm alanı olarak görülmüş ve bu kapsamda hapishanelerde dönem dönem ağır hak ihlallerinin yaşandığı da bilinmektedir. Henüz hapishanelerde OHAL daha etkisini yitirmemişken 2020 yılı itibariyle yaşanan pandemi hapishaneler açısından daha sert uygulamaları da doğurmuştur. Hem OHAL hem de pandemi ile birlikte hapishaneler, yoğun hak ihlallerinin merkezi haline gelmiştir” dedi.
‘Haberleşme hakları engellenmek istenmektedir’
Hapishanelerde pandemi tedbirleri adı altında mutlak bir tecrit halinin yaşandığının altını çizen Seda, tecritle tutsakların iletişim olanakların mahrum bırakılması ve sosyal ilişkilerinin askıya alınması amaçlanıyor. Tutsakların kimseyle iletişim kuramamasının amaçlandığını da ekleyen Seda, “Bizler hukukçular, insan hakları savunucuları olarak açlık grevi eylemine başvuran mahpusların başta sağlık hakkı olmak üzere, yaşam haklarının korunması için tüm yetkililerin gerekli duyarlılığı göstermesi gerektiğini vurgulamak istiyoruz. Öncelikle Adalet Bakanlığı’nın ve ilgili kurumların bir an önce harekete geçmesi gerekmektedir. Bu süreçte özellikle tüm hapishanelerde hobi, etkinlik ve spor gibi tüm sosyal aktiviteler yasaklanmış durumda. Eşyalara el konulmakta, inceleme yapılıp sonrasında teslim edileceği söylenmekte ancak nitekim yine pandemi gerekçe gösterilerek bu süreç uzatılmaktadır. Bu sorun gelen kargoların, mektupların verilmesi ya da gönderilmesi durumunda da yaşanmaktadır. Bunlar ya hiç verilmiyor ya da gönderilmiyor ya da geciktiriliyor. Mahpusların haberleşme hakları engellenmek istenmektedir” diye belirtti.
‘Mahpusların ihtiyaçları karşılanmıyor ayrıca kısıtlanıyor’
Cezaevlerinde yaşanan birçok hak ihlali mevcut olduğuna dikkat çeken Seda, hak ihlallerini gerek müvekkiller gerek aileler gerekse derneklerine yapılan başvurular üzerinden öğrendiklerini ve tespit etmeye çalıştıklarını söyledi. Seda tek bir tutsağın kaldığı odalarda dahi onlarca gardiyanın arama yaptığını dile getirerek, “Bunun yanı sıra temizlik eşyaları çok kısıtlı olarak verilmektedir. Mesela temizlik için tek bir çekpas ile fırçanın verilip bu fırça ve çekpas ile hem koridor hem de tuvaletler temizlenmekte bu sebeple hijyenik bir ortam da sağlanamamaktadır. Pandemi sürecinden bu yana gerek şehir içi gerekse şehir dışına olacak şekilde birçok kez sürgün yapılmıştır. Yapılan sürgünler esnasında defalarca şahit olduğumuz üzere darp ve işkence olayları yaşanmakta ve özellikle çıplak arama dayatılmaktadır” diye kaydetti.
‘İnfazlar yakılıyor’
Cezaevi yemeklerinin yetersiz olduğunu ifade eden Seda, tutsakların besin ihtiyaçlarını karşılamakta zorlandığına dikkat çekti. Cezaevi kantinlerinde kısıtlı eşya ve besin olduğunu söyleyen Seda, var olanın da fahiş fiyatlarla satıldığına vurgu yaptı. Seda, “Bu şekilde manevi olarak sömürünün yanı sıra maddi olarak da mahpuslar sömürülmektedir. Odaların içini tamamen görecek şekilde kameralar mevcut ve bu mahpusların özel hayatının gizliliğini ihlal etmektedir. Son dönemde gündemde olan bir diğer konu ve hak ihlali de çeşitli gerekçelerle mahpuslara verilen disiplin cezalarıdır. Bu disiplin cezalarının öncelikli amacı infazının bitmesine az kalan mahpusların infazlarını yakmak ve tahliyelerine engel olmaktır. Şu an hapishanelerde açlık grevinde olan mahpusların ihtiyaçlarının karşılandığını söylemek çok zor. Açlık grevi dolayısıyla hapishanelerdeki uygulamalar ve tutumlar daha da sertleşmiş durumdadır. Çok az miktarda ve yetersiz limon, şeker ve tuz verilmekte fakat bazı hapishanelerde de bu gıdalar verilmiyor. Verilen bu gıdalar da gecikmeli olarak verilmektedir” ifadelerine yer verdi.
‘Talepler çözüme kavuşturulmalıdır’
Seda son olarak şunları söyledi: “Hapishanelerde bulunan mahpusların öylesi koşullarda yaşamaya zorlanmaları, hukuk dışı uygulamalarla baskı altında tutulmaları, özellikle tecrit hali mahpusların ciddi anlamda risk altında olmalarına sebep olmakta ve yaşamlarını tehlikeye düşürmektedir. Daha önce de belirttiğimiz gibi mahpusların talepleri hukukidir. Açlık grevi eylemi konusunda yetkililerin, ciddi sağlık sorunları yaşanmadan gerekli tedbirleri alması ve mahpusların taleplerini değerlendirmek üzere harekete geçmesi gerekmektedir. Soruna temel hak ve özgürlüklerin esas alınarak yaklaşılması ve taleplerin bu doğrultuda değerlendirilerek çözüme kavuşturulması gerekmektedir. Bu anlamda bir an önce Adalet Bakanlığı’nı, ulusal ve uluslararası hukuk ve insan hakları kurumlarını harekete geçmeye davet ediyoruz.”