Tesadüfen gördüğü kadın derneği hayatını değiştirdi

  • 09:02 19 Ocak 2021
  • Güncel
ANKARA - Maruz bırakıldığı erkek şiddetinden sonra tesadüfen gördüğü Tuzluçayır Kadınları Dayanışma Derneği ile yaşamı değişen Zeynep Kaya, derneklere atanması planlanan kayyım yasasına şu sözlerle tepki gösteriyor: “Eğer bu dernekler olmasa kadının başına her şey gelebilir. Dernek, kapısını herkese açıyor. Kayyımlar atanırsa, dernekleri kapatma gibi durum olduğunda benim gibi kadınlar ne yapacak, nereye gidecekler?” 
 
AKP ve MHP’nin oylarıyla 27 Aralık 2020’de Meclis Genel Kurulu’nda kabul edilen “Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanın Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi” ile Sivil Toplum Örgütleri’ne (STÖ) yönelik kayyım atamanın yolu açılırken, tepkiler gelmeye devam ediyor. Kamu kurum ve kuruluşlarına karşı güvensizliğin giderek arttığı böylesi bir süreçte erkek şiddetine maruz kalan kadınlar için çalışma yürüten birçok derneğin kayyım tehlikesiyle karşı karşıya kalması söz konusu. 
 
Evli olduğu 13 yıl boyunca hem erkek hem de erkeğin babası tarafından şiddete ve tacize maruz bırakılan Zeynep Kaya, iki çocuğu ile evinden ayrılıyor. Bu sırada gittiği bir parkta yaşamında dönüm noktası olan Tuzluçayır Kadınları Dayanışma Derneği’ni tesadüfen görüyor.  Yaşamı bu derneğe gittikten sonra değişen Zeynep, bir buçuk yıldır derneğin üyesi. 
 
Derneğin yaşamında yarattığı değişimin önemini vurgulayan Zeynep, gündemde olan iktidarın derneklere ve sivil toplum örgütlerine yönelik hayata geçireceği ‘kayyım yasasına’ da tepkili. 
 
‘‘Küfürün, hakaretin’ ‘taciz’ olduğunu dernekte öğrendim’
 
Daha önce kadın derneklerinin varlığından haberdar olmadığını ve tesadüfen Tuzluçayır Kadınları Dayanışma Derneği’ni gördüğünü söyleyen Zeynep,  dernekle tanışma hikâyesini şöyle anlatıyor: “Derneğinin önüne ihtiyaçları olanlar için kıyafet koymuşlardı ve bizim de giyecek ikinci kıyafetimiz olmadığı için doğal olarak kıyafetler dikkatimi çekmişti. Derneğe başvurduğumda oradaki kadınlar benimle maddi, manevi ve psikolojik anlamda her konuda ilgilendiler. Dernek bana çok şey öğretti. Mesela, ben derneğe gelmeden önce; bir insanı bir yerde zorla tutmanın tacize girdiğini, küfrün, hakaretin taciz olduğunu bilmiyordum. Bunları da buradaki kitapları okuyarak öğrendim. Şu an kendimi çok iyi ve güçlü hissediyorum. Çocuklarıma bakabiliyorum. Buradaki arkadaşlarla tanıştıktan sonra her şey değişti. Artık yalnız değilim ve etrafımda yüzlerce kadın var ve en önemlisi de özgüvenim var” diyor. 
 
‘Dernek benim için hayat kurtarıcı oldu’
 
Kadının sığınabileceği, güvenebileceği ilk adresin kadın dernekleri olduğunu ifade eden Zeynep, kadın derneğinin kendisini kucakladığını ve hayatını kurtardığını belirtiyor. Zeynep şöyle devam ediyor: “Başvurduğum dernek sadece beni değil, iki tane kız çocuğumu da kurtardı.  Dernek üyeleri yeri geldi çocuklarımı okula kaydettiler, yeri geldiğinde ise öğretmenleriyle konuşup sıkıntılarını, ihtiyaçlarını giderdiler. Yani burada şunu gördüm: Dernek, kollarını her yere biz kadınlar için uzatıyor. Bu tür derneklerden kötü bir şey çıkmadığını ve hayat kurtarıcı olduğunu biliyorum artık. Şimdiye kadar dayanışma kadar güzel bir şey görmedim. Çünkü yeri geldiğinde bir kadın bir akrabanın evine sığınamıyor, bazen bir kadın baba evine bile sığınamıyor ama kadın derneğine sığınabiliyor. Dernek olmasaydı ne yapacaktım... Sokakta mı kalalım, kötü yola mı düşelim, ne yapalım yani?  Ben hele hele iki tane kız çocuğumla bu zamana kadar hiçbir yere sığınamadım. Ama tek bir derneğe sığındım, dernek gerçekten insana güven veriyor.”
 
‘Karakola gitmedim, çünkü bizi tekrar eve gönderebilirlerdi’
 
Derneğe geldiğinde kendisi için en önemli olan noktanın kendisini dinleyecek birilerinin olmasının önemini vurgulayan Zeynep, bu durumun kendisini mutlu ettiğini dile getiriyor. Zeynep, “Ben belki karakola da gidebilirdim ama gitmedim. Eğer derneğe değil de karakola gitseydim, kızlarımı o şiddet dolu ailenin içine tekrar gönderebilirlerdi, Çünkü bana ‘evsiz barksızsın, bakamazsın hadi kızların baba evine gitsinler’ diyebilirlerdi. Ama Tuzluçayır Kadınları Dayanışma Derneği, bana ev tuttu, dayanışmayla ev eşyalarını ayarladı. Şu an çok güzel bir hayatım var. Anladım ki daha önce yaşamıyormuşum. Eğer ben bu dayanışma derneğine gelmemiş olsaydım gerçekten hayatım için çok kötü şeyler olabilirdi. Ben kendimi öldürmeyi bile düşündüm. Çünkü elimde hiçbir şey yoktu hatta çocuklarıma alacak ekmek parası bile yoktu. Ben iki çocuğumla sokakta, parkta kaldım. İki kız çocuğuyla parasız otele bile gidemezsin.  Kadınların dayanışması beni hayatta bağladı, bana umut oldu” ifadelerine yer veriyor. 
 
'Kayyım atamasının kadınlar için kötü sonuçları olur'
 
Zeynep, derneğe başvurmadan önce yaptığı şikayet başvurusundan sonra yaşadıklarını şu şekilde özetliyor: “Ben zor durumdayken karakola gittim ve ilk beyanımı verdim ve ayrılmakta olduğum eşim de ifadesini o zaman verdi. Ancak yarım saat sonra eşim gelip ifadesini değiştirmek istedi ve hemen değiştirdiler de. Mesela; ben adliye gidiyorum elimde delillerim var ve eşimin beni tehdit ettiği mesajları sunuyorum. Hatta mesajların dokümanında boşanmakta olduğum eşimin numarası çıkıyor. Bunu savcı da hâkim de görüyor ama benim avukatım olmadığı için ben bastırılıyorum.”
 
‘Atanacak kayyımı kabul etmeyeceğiz’
 
Derneklere atanacak kayyımları kabul etmeyeceklerinin altını çizen Zeynep, “Bir kadın olarak gidebileceğim hiçbir yer yok ki benim.  Yoksa benim gibi yüzlerce kadının da yeri yok demektir. Eğer bu dernekler olmasa kadının başına her şey gelebilir. Dernek, kapısını herkese açıyor. Kayyımlar atılırsa dernekler kapatma gibi durum olduğunda benim gibi kadınlar ne yapacak, nereye gidecekler? Ben zaten bu derneğe tesadüfen geldim, benimle aynı zorlukları yaşayan bir kadın benim kadar şanslı olmayabilir. Benim gibi tesadüfen derneği bulamayan kadınlar, her şekilde yapmak istemedikleri şeyleri yapmak zorunda kalabilirler. İntihara sürüklenecekler ya da mecbur kalıp babalarının eşlerinin, kardeşlerinin yanlarına gidecekler. Giden kadınların dönüşleri ölümle sonuçlanıyor. Kadınların ölümleri neden bu kadar çoğaldığını sanıyorsunuz? Erkekleri cezalandırmadıkları içindir. Eğer erkek ceza alacağını bilse tek bir kadını öldürmeye cesaret edemez” diye ifade ediyor. 
 
‘Kadın kendini savunsa bile yine cezayı kendisi alır’
 
Erkek şiddetine karşı hayatta kalmak için özsavunma hakkını uygulayan kadınlara değinen Zeynep, böylesi bir durum söz konusu olduğunda kadınların cezalandırıldığını söylüyor. Zeynep, “Erkek her suçu işliyor ve elinde delilleri yok, mağdur olan kadının elinde delil var ama adliyede, kravatını takıp, güzel, tertemiz takım elbisesini giyinip hâkim karşısına çıkan erkeğe not veriyorlar. Sen kadının elindeki delilleriyle boşuna emek vermişsin, boşuna çabalamışsın. Bunu bizzat kendim yaşadım” diyor. 
 
‘İktidara sesleniyorum; bizi, bize bırakın’  
 
STÖ’lere yönelik kayyım atamaların karşısında olduklarını ifade eden Zeynep, yetkililere şu sözlerle sesleniyor: “Bizi bize bırakın. Bizim arkamızda durmanız gerekiyor, erkeğin değil. Ben gücüm yettiği, dilimin döndüğü kadar söylüyorum; kesinlikle derneklere kayyım atanmasını istemiyoruz. Bu ülkede benim gibi sıkıntı yaşayan ve hayatı alt üst olan yüzlerce kadın var. Buradan kadınlara da sesleniyorum: Kim derneğe başvurursa ben bizzat kendim yaşadıklarımı anlatarak onlara, ‘kesinlikle karamsar olmayın, bakın bunları şöyle şöyle yaparsanız ayaklarınız üzerinde durursunuz, benim de çocuklarım var, üzmeyin kendinizi’, deyip gelenlere yol göstermek, iyi örnek olmak istiyorum. Kadınlar kesinlikle örgütlenmeyi ve dayanışmayı bırakmasınlar. Kadınların gücü bitmez, kadın güçlüdür.”