
‘Leyla Güven’in tutuklanması demokratik siyaseti engellemektir’
- 09:04 23 Aralık 2020
- Güncel
İSTANBUL - DTK Eşbaşkanı Leyla Güven’e verilen 22 yıl 3 ay hapis cezası ve tutuklanma kararına ilişkin değerlendirmelerde bulunan HDK Eş Sözcüsü İdil Uğurlu, yargının saraydan çıkan emirlerle karar verdiğine dikkat çekerek, “Leyla Güven demokrasiye ve barışa ihtiyaç duyan her kesimin, Kürdistan ve Türkiye’deki kadın mücadelesinin sembolüdür. Burada yapılmak istenen şey demokratik siyaseti engellemektir” dedi.
Diyarbakır’daki evine 2018 yılında yapılan baskında gözaltına alındıktan sonra tutuklanan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekilli olarak seçilen ve geçtiğimiz aylarda vekilliği düşürülen Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven, Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılmasına ilişkin 79 gün boyunca açlık grevi direnişi sürdürmüş, tahliyesi ardından direnişi eve taşıyarak 200’üncü gününde sonlandırmıştı. 28 Ocak 2019 yılında çıkarıldığı mahkemece tahliye edilen Leyla’nın dün Diyarbakır 9’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmasında "Örgüt üyesi olmak" iddiasıyla 14 yıl 3 ay, Batman ve Diyarbakır'da yaptığı konuşmalardan dolayı 2 defa "Örgüt propagandası yapmak“ iddialarından ayrı ayrı 4'er yıl hapis cezası verilmesine kara verildi. Mahkeme, toplamda 22 yıl 3 ay hapis cezası kararı verdiği Leyla’nın tutuklanmasına da karar verdi. 21 Aralık akşamı gözaltına alınan Leyla hakkında verilen karara ilişkin Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eşsözcüsü İdil Uğurlu değerlendirmelerde bulundu.
‘İktidarın yapmak istediği demokratik siyaseti engellemektir’
Leyla’ya verilen cezanın Kürt halkına ve DTK’nin bileşenlerine verilmiş bir ceza olduğunu kaydeden İdil, mahkemenin kararının siyasi olduğunu belirtti. DTK’nin toplumun ortak iradesiyle oluşturulmuş, sivil siyaset yapan bir toplumsal örgüt olduğuna dikkat çeken İdil, “DTK, her kesimden insanların olduğu bir kongre. TBMM’ye davet edilmiş ve görüşleri alınmıştır. Leyla Güven de eşbaşkandır ve aynı zamanda kadın, barış, demokrasi mücadelesine ömrünü adamış ve bu mücadeleye ihtiyaç duyan her kesimin sembolü haline gelmiştir. Burada yapılmak istenen şey de demokratik siyaseti engellemektir. Yargı saraydan çıkan emirlerle hareket etmiş. Yargının hukukla bağı kalmadı” dedi.
‘İktidarın gücü yetseydi Leyla Güven ile karşı karşıya gelirdi’
Leyla hakkında verilen kararın demokratik siyaset yapan tüm kesimlere gözdağı anlamına geldiğini vurgulayan İdil, şöyle devam etti: “Burada cezalandırılmak istenen AKP-MHP iktidarının yaptığı tüm uygulamalara karşı duran ve üçüncü yolu çizmeye çalışan kesimlere verilen bir cezadır. Devlet burada, eğer Kürtler ile Kürt halkının mücadelesini, barış mücadelesi verirseniz, ‘ben varım’ derseniz ‘bir insan hayatı kadar hapis cezası alırsınız’ mesajı vermek istiyor. Bu, iktidarın acizliğinin göstergesidir. Eğer, güçleri yetseydi Leyla Güven ile karşı karşıya gelip tartışabilirlerdi. Ama bunu yapmak yerine ağzını açan, muhalefet eden herkesi cezaevine gönderen bir yargı ile karşı karşıyayız.”
‘DTK’nin yarattığı demokratik zemin kaldırılmak isteniyor’
Federe Kürdistan Bölgesi’nde yaşananların Türkiye ile olan bağlantısına değinen İdil, “Güvenlikçi politikaların yansıması Türkiye’deki emekçilere, işçi sınıfına, gençlere, meslek örgütü odalarına doğrudan yansıyor. Çünkü bunlar birbirinden bağımsız değil. DTK Türkiye’deki barışın yolunu açacaktı aslında. Çok farklı kesimler DTK’de kendilerini dile getirip siyaset yapma ve toplumsal örgütlenme olanağını buluyordu. Bu demokratik zemin bıçakla keser atarcasına ortadan kaldırılmaya çalışılıyor” dedi. İdil, MHP Başkan yardımcısının ‘haşeredir, itilaf edilmelidir’ sözünü hatırlatarak, ‘Bu girişimler aslında bir işarettir. Bugün DTK’ye bunu yapan yarın öbür gün TMMOB, TTB’ye yapabilir. DTK’nin kapısına kilit vuruluyorsa yarın öbür gün metropollerde herhangi bir belediyeye veya sivil derneğe kayyum atanmayacağını hiç kimse iddia edemez. Leyla Güven’in tutuklanması despotik uygulamaların önünü açar. Bu durum hiçbir şekilde demokratik siyasete izin verilmeyeceğinin, baskıcı politikaların artarak uygulanacağının ve devamının geleceğinin işaretidir” sözlerine yer verdi.
‘Boğulursak hep beraber boğulacağız’
HDP önceki dönem Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın tutuklanmasıyla beraber toplumda oluşan etkiye dikkat çeken İdil, şunları söyledi: “Türkiye’de siyaset yapan tüm demokratik örgütlerin, STK’ların ve muhalif partilerin de bundan etkileneceklerini görmesi gerekiyor. Açlık, şiddete maruz kalma ve salgın iktidarı bir üçlü sıkışmaya götürdü. İktidar da krizini bu şekilde aşmaya çalışıyor. AKP’li vekiller , ‘iktidara gelirlerse AKP kapatılacak, AKP’ye muhalif olmayan medya ya ceza verilecek’ mesajı veriyorlar. Böyle bir şey yok. Kendi yaptıklarını muhalefete yükleyen, kaygının tavan yaptığı, kendine oy veren seçmeni diri tutmaya, muhalif kesime de düşmanlaştırmaya yönelik bir politika. Kürt halkı, DTK, DBP, HDK Türkiye muhalefetindeki en güçlü halklardan bir tanesi. Sivil siyaset yapan ve toplumsal örgütlenme yapan kesimler aslında nefes borularıdır. Bunlara sahip çıkmak gerekiyor. Çünkü boğulursak hep beraber boğulacağız, açarsak da hep beraber açacağız.”
‘Demokrasi güçleri bu uygulamalara pabuç bırakmayacak’
AKP-MHP iktidarına biat etmeyen kesimlerin Leyla üzerinde sürdürülen siyasete tepkisiz kalmayacağının altını çizen İdil, HDK’nin bileşeni olan DTK’yi ve Leyla’yı sahiplendiğini vurguladı. İdil, “Leyla Güven’e yapılanlar bize yapılmıştır. Leyla Güven yalnız değildir. Türkiye’deki emek, demokrasi güçleri bu tarz uygulamalara pabuç bırakmayacaktır. Tam tersi daha çok örgütlenecek ve Leyle Güven biziz, benim demeye devam edeceklerdir” ifadelerini kullandı.
‘Kadınlar en güçlü şekilde cevap verecektir’
Leyla’nın siyasette öne çıkmış ve kesintisiz mücadele etmiş bir kadın olduğunu vurgulayan İdil, bölgede ve Türkiye’deki kadın mücadelesinde Leyla Güven’in sembol olduğunu bu nedenle Leyla şahsında kadın mücadelesi yürüten tüm kadınlara mesaj verildiğine işaret edildi. İdil, “Kadın mücadelesi içerisinde, ‘hepimiz Leyla Güven’iz. Leyla Güven onurumuzdur’ diyecek ve bunun için eylemler yapacak, alanlarda olacak kadınlar var. Kadın örgütleri, Kadın mücadelesi yürüten kadınlar bunun cevabını en güçlü şekilde verecektir. Bu konuda kimsenin tereddüttü olmasın. Türkiye’de ki kadınları birleştiren sembollerden bir tanesi Leyla Güven’dir” ifadelerine yer verdi.
İdil son olarak, kadınlara, Leyla’ya ve kadın mücadelesine sahip çıkma çağrısında bulundu.