Kadınlar: Özsavunma mekanizmalarımızı oluşturmalıyız

  • 09:02 23 Aralık 2020
  • Güncel
Dîcle Demhat
 
KOBANÊ- Kadının yaşamın bir parçası olduğunu, bu parçanın anlamsızlaştırılmak istenmesine karşı en büyük silahın özsavunma olduğunu vurgulayan kadınlar, “Kadın örgütü çatısı altında örgütlenerek özsavunma mekanizmalarımızı oluşturmalıyız. Özgür kadınla yaşam anlamlı olur” dedi. 
 
Kadınlar yaşamın her alanında baskı, taciz, tecavüz ve şiddetin farklı çeşitleriyle karşı karşıya kalıyor. Erkek şiddetine karşı özsavunmasını yapan kadınlar, her alanda mücadelesini sürdürüyor. Kuzey ve Doğu Suriye’de Efrîn, Gire Spi ve Serekaniye’de de kadınlar ya kaçırılıyor, ya da tecavüz edilerek katlediliyor. 
 
Erkek şiddetine karşı örgütlülüğe, cins bilincine ve eğitime ihtiyacın vurgulandığını dile getiren özsavunma birliklerinde yer alan Rewşen Berxo ve Narin Hibo,  kadınların özsavunmalarını nasıl yapmaları gerektiği ve çalışmaları hakkında ajansımıza konuştu. 
 
‘Kadın örgütü çatısı altında örgütlenmeliler’
 
Özsavunma güçlerinde yer alan kadınların sayısının 2015’ten bu yana artmasıyla beraber kadın örgütlenmesinin daha fazla güçlendiğini belirten Rewşen, şunları dile getirdi: “Özsavunma güçlerinde yer almaya başlarken sayımız çok azdı. Sokak sokak, ev ev, mahalle mahalle dolaşıp, yeni üyeler oluşturduk. Sayı artıkça çalışma niteliğimiz ve kadın örgütlülüğümüzde büyüdü. İlk başlarda zorlanmalarımız oluyordu. Bazen halk tarafından da benimsenmiyorduk ama her şeye rağmen biz çalışmamıza devam ettik. Kuzey ve Doğu Suriye’de kadın örgütlememiz belli bir düzeye ulaştı. Ve diğer alanlara baktığımızda da dört parça Kürdistan’da da kadın örgütlenmesi belli bir düzeye gelmiştir. Kadınlar nerde ne zaman, nasıl kendini korumalı ve özsavunmasını nasıl oluşturmalıdır. İlk başta kadınlar iradeleriyle ve kendilerine olan güvenleriyle ev içerisinde kendini korumalı. Eğer bir kadın ev içerisinde yaşanan şiddete karşı kendini koruyabilirse dışarda da kendisini korur. Bu temelde evde yaşanan şiddet ve dışardaki baskılara karşı kadın kendi savunmasını yapabilmelidir. Kadın partileri ve örgütleri sayesinde kadınlar artık belli bir düzeye ulaştılar. Kadınlar kadın örgütleri bünyesinde kenetlendikçe var olan bütün baskı ve şiddete karşı durabilirler.”
 
‘Yaşamın her alanında özsavunma’
 
Kadınların sadece aile içerisinde değil, yaşamın her alanında kendi örgütlülüğünü oluşturduğunu vurgulayan Rewşen, “Kadınlar sadece silahla kendini koruyamaz, özsavunmayı silah boyutunda ele almıyoruz. Kadına yönelik bütün şiddet türlerine karşı kendisini korumalıdır. Toplumun temelini kadınlar oluşturuyor. Kadınlar cinsine güvenmeli ve bu temelde de örgütlemesini oluşturmalıdır. 2020 yılında kadınlar taciz, tecavüz, intihara sürüklenme ve katledilmelerle karşı karşıya kaldılar. Taciz sadece fiziksel değil kadınlar günün her saatinde evde, iş yerinden, sokakta mobbinge, sözlü tacize maruz bırakılmaktadır. Tüm bu tacizlere karşı kadınlar özsavunmasını yapmalıdır. Toplum susturuldukça kadın üzerindeki baskılarda artmaktadır. Alanlarımız Girê Spi, Serekaniye ve Efrîn işgal altında olduğu için orda kadınlar her türlü şiddetle karşı karşıya kalmaktadır.  Kadınlar savaş alanlarında kendi savunma güçlerini yapmalılar. Eğer bir kadın yaşamda mücadele etmezse var olan bütün baskıları kabul eder ve yaşam onun için yaşanılamaz bir hale gelir. Özgür kadınla yaşam anlamlı olur” sözlerini kullandı.
 
‘En büyük silah kadın örgütlülüğüdür’
 
Kobanê özsavunma güçleri olarak 2019’da Girê Spi ve Serekaniye’deki savaşta yerlerini aldıklarını söyleyen Rewşen, halkın güvenliği için şimdi de gece gündüz özsavunmalarını yaptıklarını ifade etti. Rewşen şöyle devam etti: “Serekaniye ve Girê Spi savaşı dönemi hepimiz için zordu, Rojava devrimi kadın devrimiydi. Bunun için topraklarımızı bırakamazdık. Kadınlar olarak her gece sokak ve ana caddelerde nöbetlerimizi tutuyorduk. Çoğunluğumuz anne olduğu için halk bizim çalışmaları gördüklerinde moral alırlardı. Halkın bize olan güveni ve onların moralleri bizim için büyük bir mutluluktu. Belki o zaman kadınlar aslında yaşamın her alanında kadınların da çalışabileceğini görmüşlerdi.  Doğrusu zorlandığımız zamanlar çok oldu ama hepimiz bunu başarmak zorunda olduğumuzu biliyorduk. Ama kendimize ve irademize olan güvenimizle bugünlere gelebildik. Birçok kadın hala özsavunma boyutunda yetersizlikler yaşıyor. Şimdi bu konuda bilinç yükseltme çalışmaları ve eğitimleri yaparak tüm kadınlara ulaşmaya çalışıyoruz. En büyük silahımız kadın örgütlülüğümüzdür. Bu temelde bütün kadınlara sesleniyorum her kadın bulunduğu sokakta ve diğer alanlarda kadın örgütlülüğü çerçevesinde kenetlenerek birliklerini oluşturmalıdır. Her kadın yaşamın her alanında çalışabilir çalıştığı ortamda da kadın örgütlülüğünü oluşturmalı.” 
 
 ‘Her alanda biriz, tek sesiz’
 
“Kadın yaşamın bir parçasıdır. Eğer yaşamın bu parçasını koruyamazsak, yaşamı anlamsızlaştırmış olacağız” diyen Narin Hibo, şu ifadeleri kullandı: “Kadınlar yaşamın her alanında baskı ve şiddetle yüz yüze, şu an kadınlar hem toplumun hem de kadın özgürlüğü için alanlardalar ve bunu hazmedemeyen hegemonik devlet zihniyetleri tarafından da saldırıya uğruyorlar. Bundan dolayı da kadınların özsavunmaya ihtiyaçları var. Kadınlar, kadın örgütlülüğü çatısı altında kenetlenerek özsavunmalarını yapmalı, kendilerini eğitmelidir. Kadın yaşamın her alanında kendini eğittikçe, bilinçlendikçe, kendini tanıdıkça savunmasını daha güçlü yapacaktır. Bizler de özsavunma güçleri olarak kadın ekseninde çalışmalarımız büyüteceğiz. Şu ana kadar kadın kurumlarımız artmış olsa da bazen yaşanan şiddet ve baskılara cevap olmakta yetersiz kalıyoruz. Cevap olabilmek için de aralıksız bir şekilde çalışmalarımızı yürütmekteyiz. Kadınların toplumun her alanından gelen şiddet, tecavüz, taciz ve baskılar karşısında susmamalıdır. Sesini her yere duyurmalıdır. Kadın kendine olan güveni ve iradesiyle ayakta oldukça savunmasını daha güçlü yapar. Hiçbir kadın yalnız değildir. Özgür bir kadın ve özgür bir toplum için biz kadınlar her yerde her alanda biriz, tek sesiz.”