
Çıplak arama işkencesine maruz kalanlar anlatıyor, devlet yalanlıyor
- 09:06 19 Aralık 2020
- Güncel
ANKARA - Afyon Emniyeti’nde cinsel işkenceye uğrayan Müberra Boşçu, “30 erkek dizilmiş ve 10 tane kadındık, ağlayan çocuklar… Çocukların gözü önünde anne ve babalarına işkence ettiler. İşkenceler gözümüzün önünde devam ediyordu. Afyon E Tipi Kapalı Cezaevi’nde otur-kalk işkencesine ve çıplak aramaya maruz kaldım” dedi. Konuyu Meclis gündemine taşıyan ve AKP tarafından hedef gösterilen HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğlu ise, “Çıplak arama rezaletini bitireceğiz” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kocaeli Milletvekili ve İnsan Hakları İnceleme Komisyonu üyesi Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun 31 Ağustos’ta Uşak'ta “Gülen cemaati” operasyonunda gözaltına alınan 30 kadına, Emniyet’te çıplak arama yapıldığını duyurmuştu. Kamuoyunda son günlerde tekrar gündeme gelen çıplak arama işkencesini yalanlayan Uşak Valisi Funda Kocabıyık ise Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun ismini vermeden "ilgili milletvekili" hakkında suç duyurusunda bulunacağını söyledi. Ömer’in konuyu Meclis’e taşımasının ardından bu duruma maruz bırakılan çok sayıda insan, sosyal medya platformlarından açtıkları “#ÇıplakAramayaSessizKalma” hashtagıyla, maruz kaldıkları çıplak arama uygulamalarını anlatarak konuyu gündemde tutmaya devam etti.
Yüzlerce kişi maruz kaldığı çıplak arama işkencesini gündeme getirirken, AKP’li Özlem Zengin, cezaevlerinde çıplak arama yapıldığına inanmadığını belirterek konuyu gündeme getiren HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğlu’nu Meclisi ‘terörize’ etmekle suçladı.
En son 27 Kasım’da evine yapılan baskınla gözaltına alınan HDP Gençlik Meclisi üyesi Newroz Gülen, çıkarıldığı mahkemece tutuklanmasının ardından götürüldüğü Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde çıplak arama ile işkenceye maruz kaldı. 17 Ekim 2017 tarihinde evine yapılan baskınla gözaltına alınan, çeşitli işkencelere maruz kalan ve götürüldüğü Afyon E Tipi Kapalı Cezaevi’nde çıplak arama işkencesine uğrayan Müberra Boşcu yaşadıklarını ajansımıza anlatırken çıplak aramaya maruz kalan Newroz ’un, görüşçüsü HDP Sincan Eşbaşkanı ve Fatma Kılıçarslan da Newroz ’un yaşadığı durumu aktardı.
‘Çıplak arama tacizdir’
HDP Gençlik Meclisi üyesi Newroz Gülen’e, cezaevine girerken gardiyanlar tarafından çıplak arama yapılmak istendiğini ifade eden Fatma, Newroz ‘un buna karşı direnmeye başlamasıyla kendisine işkence uygulandığını aktardı. Bunun öğrenilmesinin ardından avukatların da gerekli mercilere başvuruda bulunduğunu sözlerine ekleyen Fatma, “Bu durumun takipçisi olacağız. Dışarıda da Newroz ‘un sesi olacağız. Çıplak aramaya maruz kalan herkesin sesi olmaya devam edeceğiz. Çıplak arama tacizdir. İnsanlık onurunu ayaklar altına almaktır. İnsan haklarını yok saymaktır. Yıllardır süren bir OHAL var. Bu OHAL uygulamaları hayatın her alanına sirayet etmiş durumda. Cezaevlerinde ise bu çok daha fazla görünür bir durumda. Cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerini sürekli gündeme getirmeye devam edeceğiz. Bu durumu asla kabul etmeyeceğiz ve takipçisi olacağız” ifadelerini kullandı.
‘Görüşe gittiğimizde biz de bu uygulamaya maruz bırakılıyoruz’
“Sokakta taciz edildiğiniz zaman ne hissediyorsanız çıplak aramada da aynı şeyi hissediyorsunuz” diyen Fatma, devamında şöyle dedi: “Bunu kimseyle paylaşamıyorsunuz. Sessiz kalıyorsunuz. Bu da sizde tahribatlar yaratıyor. Artık insanlar bunun olmaması gereken ve insan haklarına aykırı bir durum olduğunu dillendirmeye başladı. Son günlerde de insanlar bunu sürekli teşhir ediyorlar. Bu uygulamanın yapılmadığı hiçbir cezaevi kalmadı. Biz de görüşe gittiğimiz zaman bu tacize maruz bırakılıyoruz. Bu tür uygulamaların ortadan kaldırılması için yargıdan bir beklentimiz yok. Bir siyasi partinin organı haline gelmiş bir yargı var. Bizim beklentimiz halktan. Daha çok örgütlenip bunları dile getirerek, ifşa ederek, buna karşı mücadele hattı örerek, bunların yaşanmasının önüne geçebiliriz.”
‘Uzun bir yolculuğa çıkacaksınız, valizinizi hazırlayın’
Çıplak arama işkencesine maruz kalan yüzlerce kadından biri olan Müberra Boşçu ise maruz kaldığı işkencenin 17 Ekim 2017 tarihinde 6 polisin evini basmasıyla başladığını söyledi. Evine gelenlerin polis olduğunu ancak Afyon TEM Şubeye götürüldüğünde anladığını kaydeden Müberra, eşi ile birlikte evde saatlerce işkenceye uğradıklarını belirtti. Ardından TEM’e götürüldüklerini dile getiren Müberra, işkencenin orada da 14 gün boyunca devam ettiğini aktardı. Müberra, yaşananların kendisi için bir travma haline geldiğini ifade ederek, eve gelen 6 polisin kendisine, “Uzun bir yolculuğa çıkacaksınız eşine ayrı, kendine ayrı bir valiz hazırla. Geri dönmeyeceksiniz” dediklerini söyledi.
‘Evde yaşadıklarımız yaşayacaklarımızın fragmanıymış’
“Evde yaşadıklarımız yaşayacaklarımızın fragmanıymış” diyen Müberra, “Gözümün önünde eşime yaşatmadıklarını bırakmadılar. Bizi emniyete götürdüler. 30 erkek dizilmiş ve 10 tane kadınız. Ağlayan çocuklar… Çocukların gözü önünde anne ve babalarına işkence ettiler. İşkenceler gözümüzün önünde devam ediyordu. Birbirini tanımayan kadınlardan güç bulduk ve birbirimize sarıldık. 14 gün boyunca sustuk. İnsan hakları ihlali denilebilecek çok şey yaşattılar. Yanımdaki kadınlardan birinin çocuğu ‘Anne siz nasıl sıkıştınız oraya, sizi kim sıkıştırdı?’ diye soruyordu. Onların verdiği kadar yersin, su tüketirsin. Verdiklerinin dışına çıkamazsın. Bize işkence eden 6 kişiyi hafızama mıh gibi kazıdım” diyerek yaşadıklarını anlattı.
‘Anadan üryan bir şekildesiniz’
30 Ekim günü tutuklandıklarını belirten Müberra, çıkarıldıkları mahkemede heyetin herkese tek bir soru yönelttiğini kaydetti. Müberra, Afyon Cezaevi’nde maruz kaldığı çıplak arama işkencesini şu sözlerle anlattı: “Tek soru 2 dakika bile sürmeyen bir mahkeme süreci. Cezaevine sanki bir şölen gibi götürüldük. Ben ne yaşadıysam dosyamda isimleri geçen 8 kadın da yaşadı. Onların bugün konuşmuyor olması bunları yaşamadıkları anlamına gelmiyor. Cezaevi girişinde anlamsız bir şekilde soyunmamızı istediler. Her şeyimiz, tüm eşyalarımız ellerinde ve didik didik arıyorlar. X-raydan geçip ötmemişsin ona rağmen ‘soyun’ diyorlar. Aramadan sonra kadın gardiyanlar küçük bir odaya alıyorlar. Sana beden diliyle ‘Artık mahkûmsun, artık benim elimdesin. En ufak bir yanlışında ipini çekeriz’ hesabıyla bakıyor. ‘Ellerindeyim’ deyip soyunuyorsunuz. Anadan üryan bir şekildesiniz. ‘Otur kalk’ dedi bana. ‘Nasıl?’ diye soracağınız bir his bile oluşmuyor. İstenildiği hareket etmek ve boyun eğmek zorundasın. Oturuyorsun, kalkıyorsun, soyunuyorsun, bu kadar net. Orda ne hakka sahip olduğunu bile bilmiyorsun. 3 kere otur kalk yapmalarına bile anlam verip neden diye soramıyorsunuz. Benim o serüven 14 ay sürdü.”
‘Onların izni olmadan hiçbir şey yapamayacağınızı size öğretiyorlar’
Yaşadığı işkencenin UYAP kaydına alınması için kendisiyle birlikte tutuklanan eşine mektup göndererek yaşadıklarını kaleme aldığını sözlerine ekleyen Müberra, mektubunun da cezaevi idaresi tarafından engellendiğine dikkat çekti. “Ben bugün bunları anlatmadığım takdirde, olası bir durumda beni tekrar tutukladıkları zaman bunların hiçbirini ifade edemeyeceğimi bana tecrübe ettirdiler” diyen Müberra, “Onların izni olmadan hiçbir yapamayacağınızı, yazamayacağınızı size öğretiyorlar. Bu ülkenin bir vatandaşı olarak hukuki anlamda bana öğretilen yol neyse onu izliyorum şu anda. Afyon Savcılığı’na gidip ifade verdim ancak bir dönüş olmadı. Ben de Ankara İnsan Hakları Derneği aracılığıyla bir dilekçe hazırladım ve tekrar gönderdim. Orada her şeyi en başından anlatmıştım. Bu başvuruma istinaden beni Afyon Emniyeti’nden aradılar. İfademe başvurulacağını ve idari bir soruşturma başlatılacağını söylediler. Savcılığa yaptığım başvurudan değil, İHD aracılığıyla yapmış olduğum başvurudan sonra çağrıldım. Geçen hafta ifade vermeye gittim tüm dosyaları sundum, teşhis ettim ve eşimin işkenceyi anlattığı ses kaydını da dosyaya ekledim” sözleriyle başlattığı hukuki süreci anlattı.
‘Babam da 80 darbesinde aynı şeylere maruz kalmış’
“Bir ben değilim bunu yaşayan daha yüzlerce kadın sesini çıkaramayanlar var” diyen Müberra şöyle devam etti: “Özgürlüğünü tam hissettiği yerde mutlu olur insan. Bu hukuksal süreç daha ne kadar sürer bilemeyeceğim için halimin, ölmeden önce kelime-i şahadet getiren bir Müslüman’ın haline benzesin istemiyorum. Kadına karşı nasıl olması gerektiğiyle alakalı ülkemin gelmiş olduğu içler acısı şu günü yaşamış olmanın dezavantajlarını yaşıyoruz ama gelecekte çocukların daha güzel, daha temiz bir geleceğe adım atabilmesi için yaşadığım her şeyin kayıt altına alınmasını istedim. Babam da 80 darbesinde aynı şeylere maruz kalmış, aynı şeyleri yaşamış ama kayıt altına alınmamış. İşkence edilmiş ama sindirilmişler. Ayağındaki kurşun izinden başka bir şey yok bana gösterebildiği. Çocuklarımın bu hukuksuzluktan kaynaklı gelecekleri tehlikeye girecekse girmesin istiyorum. Her şeyin kayıtlar altına alınmasını, hiçbir şeyin unutulmamasını istememin tek sebebi budur.”
‘Meclis Başkanı kaba ve incitici bulduğu için önergeyi reddetti’
Müberra, işkence eden tüm kişilerin hala görevde olduğunu söyleyerek, o travmayı hala yaşadığının altını çizdi. Afyon Savcılığı’na vermiş olduğu ifadeye değinen Müberra, “Hem evime gelen 6 kişiyle başlayan işkencenin faillerini hem TEM’deki memurlarla ilgili hem de cezaevine girerken gardiyanların çıplak aramaya maruz bırakmalarına ilişkin şikâyette bulundum. Vekilime işkenceyi Meclis’e taşıması için verdiğim önergeyi Meclis Başkanı kaba ve incitici bulduğu için önergeyi reddetti” dedi.
‘Normal olmayanı söylememiz lazım artık’
Müberra son olarak sözlerine şunları ekledi: “Gardiyan yaşattıkları şey yüzünden bana çocuklarım üzerine yemin ettirdiler. Burada öyle bir şeyin olmadığını söylüyorlar sana. Bu konu ciddi anlamda gündeme getirilmeli ve birçok kadının, sesini çıkartamayan birçok ailenin sustukça bunun engellenemez bir durum olduğunu biliyoruz. Bu yaptırımla bu uygulamalara tabi olmak zorundasınız. Onların istediği gibi giyinmek zorundasın. Onların istediği renklerde olmak zorundasın. Şu anda birilerinin hala susuyor olması yapılanların normalmiş gibi davranılmasına yol açıyor. Normal olmayanı söylememiz lazım artık. Ben normal olmadığını anladığım andan itibaren konuşmaya başladım. İnsanlar medyadan duydukları şeylerin kendilerine de yapılmasından endişe duydukları için susuyorlar. Güneş balçıkla sıvanmaz güneş vardır ve var olacaktır. Hakikat bir gün muhakkak gün yüzüne çıkacak. İnsanların bu konuda hassas olmalarını bu ihlalin normal olmadığının farkına varmalarını konuşmamız en önemli mesele. Hukuki anlamda da ne yapılması gerekiyorsa yapmaya devam edeceğim.”
‘Bu kadar ağır bir travma nasıl yaşatılır?’
Konuyu Meclis ve kamuoyu gündemine taşıyan HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu ise konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede, bu meselenin onur kırıcı bir davranış olduğunun altını çizdi. İnsanların utanma duygusunun hedef alındığını kaydeden Ömer, “İnsanları çökertmeye çalıştırıyorlar. Gelişmiş elektronik cihazlarla, tenine dokunmadan aranabilecekken, tüm iç çamaşırlarının indirilerek ‘otur kalk’ işkencesi yapılıyor. Adet gören kadınların petlerinin incelenmesi gibi aşağılık ve insanlık dışı muamelelerle kadınların onurlarına yönelik bir muamele var. Kadınlar utanç, korku ve şaşkınlık içinde kalıyor. Ayrıca ruhsal travmalar yaşıyor. Aylarca ve yıllarca bunu unutamayan onlarca kadınla konuştum. Çok sarsılmış ve üzülmüş bir haldeydiler. Anlatırken elleri ve ayakları titriyordu, ağlayarak anlatıyorlardı. Bu kadar ağır bir travma nasıl yaşatılır? Tüm bu muameleler inkâr ediliyor. Öfkelenmemek mümkün değil. Binlerce kadın bize bunu anlatıyor, tüm yetkililer inkâr ediyor” ifadelerini kullandı.
‘Çıplak arama rezaletini bitireceğiz’
Yaptığı çağrının ardından yıllar önce aynı şeyi yaşamış ama kimseye anlatmamış insanların yaşadıklarını anlatmaya başladığını belirten Ömer, “Uşak Valiliği ise hakkımda şikâyette bulunacağını açıkladı. Her kesimden kadının unutamadığı hadiseler var. Benim çağrımın ardından buna maruz kalanların sadece kadınlar olmadığını anladık. Erkekler de başvuruda bulunmaya başladılar. Bebekler, çocuklar, kadınlar, erkekler, yaşlılar herkes maruz kalıyor buna. Anneler bebeklerin bezlerinin açıldığını söylüyor. Anneler bebeğin dokunulmadık tarafının kalmadığını söylüyor. Bu hoyratlık nedir? Türkiye'nin dört bir yanından ileti aldık. Bu insanlık onurunu zedeleyen bir durum. İşkencelere boyun eğmeyeceğiz. Mücadele edeceğiz. Bu durumu Meclis gündemine taşıyorum. Bu konu hakkında araştırma önergesi vereceğiz. Biz millet olarak, milletvekilleri olarak bu işi bitireceğiz. Bu çıplak arama rezaletini bitireceğiz. Net bir şekilde onların üzerine gideceğiz. Ne yaparlarsa yapsınlar. Bu bir cinsel işkencedir” sözlerine yer verdi.