'Erkek devletin yasaları tacizi meşrulaştırıyor'
- 14:23 17 Aralık 2020
- Güncel
ANKARA - Sosyal medyada tacizleri ifşa eden kadınların hedef alınmasına ilişkin açıklama yapan, İHD Ankara Kadın Komisyonu, “Erkek devletin yasaları ve eril dili tacizi meşrulaştırıyor. Kadınların yükselttiği her ses, bizim de sesimizdir. Sesleriyle çoğalıyoruz, sesimizle seslerini çoğaltıyoruz!” dedi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi Kadın Komisyonu, sosyal medya platformlarından devam eden taciz ifşaları ve erkeklerin bu noktada kadınları hedef alan paylaşımlarına ilişkin İHD Ankara Şubesi'nde basın toplantısı düzenledi. Toplantıya İHD Kadın Komisyonu üyeleri katıldı.
Açıklama metnini İHD Ankara Kadın Komisyonu adına Dilek Yıldız okudu.
‘Erkek devletin yasaları tacizi meşrulaştırıyor’
Kadınların sosyal medya üzerinden başlattığı cinsel taciz beyanlarına her gün yenilerinin eklendiğine dikkat çeken Dilek, erkeklerin iktidar kurduğu alanların birer birer sarsıldığını ifade ederek, “Yıllardır kadınlar ve LGBTİ+’lar erkekler tarafından öldürülüyor, şiddete, tacize, tecavüze maruz bırakılıyor, çocuklar istismar ediliyor. Hepimiz biliyoruz ki taciz çoğu zaman kanıtı olmayan bir suç ve erkekler bunu bilerek kolaylıkla reddediyor, kadınlar kanıt gösteremedikleri için yargıya gidemiyor, yargıya baş vuranlar da sonuç alamıyor. Çoğu kez kadınlar yaşananı taciz olarak tanımlayabilmekte bile zorlanıyor. Toplumsal ahlaki yargılar yüzünden taciz mağdurları konuşamıyor, cinsel şiddet gizli kalıyor, erkek devletin yasaları ve eril dili tacizi meşrulaştırıyor, erkekler de gücünü buradan alıyor” dedi.
‘Tacizin tek suçlusu tacizci’
Sosyal medya üzerinden ifşada bulunan kadınlara, “polise niye gitmedin, daha önce niye söylemedin?” gibi suçlamalarda bulunanların, faile mesleki başarısı ya da kişisel ilişkileri üzerinden sahip çıkanların cinsel şiddeti bir kez daha meşrulaştırdığının altını çizen Dilek, “Bu ülkede taciz edildiklerinde de öldürüldüklerinde de öz savunma yaptıklarında da konuştuklarında da sustuklarında da kadınlar ve LGBTİ+’lar suçlanıyor. Bir kez daha yineliyoruz; Tacizin tek suçlusu tacizci, olağanlaşmasının sorumlusu ise ‘erkekliği’ öne çıkartan, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini üreten, ataerki üzerine kurulu devlet aygıtı ve onun ürettiği eril yasalardır. Bugün kadınların cesaretle konuşabilmelerini sağlayan ise, kadın mücadelesinin ilmek ilmek ördüğü dayanışmadır. Cinsel şiddete dair ifşa, cezasızlık karşısında başvurulan meşru bir yöntemdir” ifadelerine yer verdi.
Dilek, bu sürecin toplumsal dönüşüm olanaklarının yaratılabilmesi için şu talepleri sıraladı:
“*Tacizin ‘ama’sız suç kabul edilmesi,
*Eğitim sisteminden başlayarak, eşitlikçi bir toplumsal dönüşümün olanaklarını yaratacak adımların atılması,
*6284 sayılı kanunun ve İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanması koşulsuz sağlanmalıdır.”
‘Sesleriyle çoğalıyoruz, sesimizle seslerini çoğaltıyoruz!’
Muhalif olma iddiası taşıyan tüm kurum ve kişilerin, dönüşümü önce kendilerinden başlatmalarının elzem olduğunu dile getiren Dilek şunları kaydetti: “Politik kimliği, sosyal statüsü ne olursa olsun cinsel şiddete uğrayan her LGBTİ+ ve kadının, cinsel istismara maruz bırakılan her çocuğun yanında ve yine politik kimliği, sosyal statüsü ne olursa olsun cinsel şiddet faillerinin karşısında olduğumuzu ve olmaya devam edeceğimizi beyan ediyoruz. Biliyoruz ki, ‘Bir kadın ne zaman kendi sesini duyurmak için ayağa kalksa, planlamamış bile olsa, tüm kadınlar için de ayağa kalkmış olur.’ Ve bugün sosyal medyada, sokakta, iş kollarında, kurumlarda, hapishanelerde kadınların, LGBTİ+’ların yükselttiği her ses, bizim de sesimizdir. Sesleriyle çoğalıyoruz, sesimizle seslerini çoğaltıyoruz."