
Tutsak Fecriye: Neden bu kadar güçlü bir düşünce tecrit altında?
- 11:37 17 Aralık 2020
- Güncel
ANKARA - PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılmasına ilişkin ailesi aracılığıyla kamuoyuna çağrıda bulunan tutsak Fecriye Benek, “Çözüm gücü olabilecek derya deniz misali tek düşünce gücü İmralı’da tecrit altındadır. Bu tecridin aydınlığa kavuşması olursa, toplum huzura, adalete, berekete, özgürlüğe, anlama kavuşacaktır” dedi.
Türkiye ve bölge cezaevlerinde tutulan onlarca PKK ve PAJK’lı tutsak, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde yürütülen ağırlaştırılmış tecrit koşullarının ortadan kaldırılması talebiyle 27 Kasım tarihi itibariyle süresiz-dönüşümlü açlık grevi eylemlerine başladıklarını kamuoyuna duyurdu. Tutsakların başlattığı açlık grevi eylemleri 21’inci gününde devam ederken, grevi 5’inci grup devraldı.
Açlık grevi tüm dünyaya yayıldı
7 Kasım 2018 tarihinde Demokratik Toplum Partisi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven, Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması ve yasal haklarının tanınması talebiyle tutulduğu Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevinde süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemine başladığını duyurmuştu. Leyla’nın başlatmış olduğu açlık grevi eylemi kısa zamanda tüm cezaevlerine yayılmış binlerce siyasi tutsak greve dahil olmuştu. Sadece bölge ve Türkiye ile de sınırlı olmayan grevler, Avrupa ve Ortadoğu başta olmak üzere dünyanın birçok ülkesinden katılım ve desteklerle sürdürülmüştü. 200 gün süren grev, 26 Mayıs 2019 tarihinde Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla sona ermişti.
Grevi 5’inci grup devraldı
Cezaevlerinde tutulan tutsaklar şimdi de aynı kararlılığını yineleyerek “tecrit sona ermeyene kadar grevimiz devam edecektir” çağrısını sık sık yineliyor. Bugün grevin 5’inci grubunu Sincan Kadın Kapalı Cezaevinde tutulan Dilan Aslan, Zeynep Sipçik ve Sedef Demir devraldı.
Bayburt M Tipi Kapalı Cezaevinde tutulan ve 1 Mart’dan 26 Mayıs 2019 tarihine kadar açlık grevinde bulunan “Masumiyet Utandı Kendinden” kitabının yazarı Fecriye Benek, açlık grevlerinin anlam ve önemine ilişkin mesaj göndererek destek çağrısında bulundu.
Fecriye’nin kamuoyuyla paylaştığı mesajda şu ifadeler yer aldı:
“Siyasi ve politik tutsaklar dünyanın en aydın insanlarıdır. Onlar eğer bedenlerini açlık grevine yatırıyorsa demek ki hem içerde hem de dışarıda çok vahim durumlar, uygulamalar vardır. Bu açıdan da açlık grevleri başladı. Ki 2019’da da böylesi büyük bir direniş başlamıştı. 2013’ü herkes hatırlasın. 2013’te barış sürecinde ne kadar toplumsal refah gerçekleşmişti. Buna özellikle dikkat çekmek istiyorum. Bu yılda olduğu kadar cehalet hiçbir zaman bu kadar yetki stresine girmemişti. Toplumun, insanın, halkların anlam değerine sataşıyor, umudu hırpalıyor. Anlamı kıyımdan geçiriyor. Ekonomik yoksulluğu yaratıyor. Aynı zamanda ekonomik yoksunlukla insanları kendine bağlıyor, biatkar kılıyor.
Derya deniz misali tek düşünce gücü İmralı’da tecrit altındadır
Böylesi vahşi, böylesi korkunç, böylesi insanların hem ruhsal hem düşünsel hem iradi anlamda kendini ifade edemeyecek, dışarıda olmalarına rağmen zindandaymış gibi bir tablo var. İçeride de dünya insanlık tarihinde öyle bir şey görülmemiştir. Yüzlerce, on binlerce insan içerde. Bir de bu insanların yüzde 60’ı kadın, çocuk, yaşlı ve hepsi hasta. Bütün bunların ilacı, tabibi, çözüm gücü olabilecek derya deniz misali tek düşünce gücü İmralı’da tecrit altındadır. Eğer bu tecrit ortadan kaldırılırsa, bu tecridin aydınlığa kavuşması olursa, toplum 2013’ten çok daha güzel huzura, adalete, berekete, özgürlüğe, anlama kavuşacaktır. Bütün bunların olabilmesi için İmralı’daki Kürt Halk Önder’inin tecridinin kaldırılması gerekiyor.
Eylemimiz boyutlanacak
Dünya insanlık tarihinde görülmemiş bir ağır tecrit altındadır. Neden aydınlık, neden özgürlük, neden toplumun huzurunu isteyen bu kadar güçlü bir düşünce biçimi tecrit altındadır? Çünkü bu despot iktidar biçimlerinin zoruna gidiyor. Bunlar eğer özgürse, bir düşünce özgür olursa onlar kendi emellerine ulaşamayacak. O yüzden biz bütün bunlara dikkat çekmek istiyoruz. O yüzden de bu politik, aydın tutsaklar bedenlerini eğer açlık grevine yatırmışsa, demek ki bu kadar tablo vahimdir ve halklarımızın da bizi anlamalarını bekliyoruz. Bu anlamıyla bütün cezaevlerinde grev başladı. Grevimiz dönüşümlü 5’er günlük devam ediyor. İleriki süreçte neler olur bilemiyoruz. (Burada ailesi ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde greve ilişkin değerlendirmelerde bulunduğu için cezaevi idaresi tutsağın telefonu kesti. Ardından tutsak tekrar ailesini aradı.) Artık her yerde o kadar tahammülsüzler ki yaptığımız şeyi anlatıyoruz diye telefonumuzu kesiyorlar. Haberleşme hakkımızı engelliyorlar. İletişim hakkımızı ve haberleşme özgürlüğümüzü engelliyorlar. Cezaevleri, devletin, iktidarın prototipidir. Taleplerimiz yerine gelmeyene kadar da eylemimiz boyutlanacaktır.”