‘Tecride hayır demek tarihsel görevimizdir’

  • 09:05 14 Aralık 2020
  • Güncel
ANKARA - PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki  tecridi kırmak amacıyla açlık grevine başlayan siyasi tutsaklara ilişkin konuşan Devrimci Parti Başkanı Elif Torun Öneren, İmralı tecridinin diğer tüm tecritlerin başlangıcı olduğuna dikkat çekerek, “‘Tecride hayır’ demek ve bu konuda sesimizi yükseltmek, içerdeki direnişçilere omuz vermek, ses olmak bizim tarihsel görevimizdir” dedi.
 
Türkiye ve bölge cezaevlerinde tutulan onlarca PKK ve PAJK’lı tutsak, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde sistematik bir hal alan tecridi kırmak, aile ve avukatlarıyla düzenli görüşme olanağının yaratılmasını sağlamak ve cezaevi koşullarının düzeltilmesi amacıyla 27 Kasım’da süresiz dönüşümlü açlık grevine başladı. Açlık grevini dördüncü  grup devralırken 18’inci gününde devam ediyor.
 
İmralı’da derinleşen tecrit ile birlikte açlık grevi eylemi başlatan tutsaklara ilişkin değerlendirmelerde bulunan Devrimci Parti (DP) Başkanı Elif Torun Öneren, açlık grevlerinin bitmesinin ancak tecridin kaldırılmasıyla sağlanabileceğine vurgu yaptı.
 
‘Kürt halkı yalnızlaştırılmak isteniyor’
 
Konuşmasına PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde yürütülen tecride yönelik açlık grevi eyleminde olan tutsaklara selam göndererek başlayan Elif, yıllardır İmralı Cezaevi'nde PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde ağırlaştırılmış bir tecrit uygulandığının altını çizdi. Elif, söz konusu tecridin Abdullah Öcalan üzerinden Kürt halkına uygulanan bir tecrit olduğuna vurgu yaparak, “Bu, Kürt halkına alınan bir tavırdır. Kürt halkı böylece yalnızlaştırılmak isteniyor. AKP ve MHP faşist bloğu, pandemi koşulları bahanesiyle, bir yandan aile ve avukat görüşlerine yasaklar koyarken, bir yandan da içerdeki tutsakları insani olmayan koşullarda yaşamaya zorluyorlar. İmralı’da Abdullah Öcalan üzerine konulan tecridin nedenleri olarak ‘disiplin suçu’ gündeme getirilmiş durumda. Fakat basından aldığımız bilgiye göre, bu disiplin suçu 2 ay aileye bildirilmiyor ve hukuksal süreçte itiraz için başvuru hakkı geçtikten sonra aileye bildiriliyor. Bu gerçekten insani bir suçtur" dedi. 
 
‘İmralı’daki tecrit diğer tecritlerin  başlangıcı’
 
Türkiye ve bölge cezaevlerinde koşulların giderek ağırlaştığını, bu koşulların şiddet ve tecridi doğurduğunu kaydeden Elif,  hasta tutsakların durumuna da dikkat çekti. Yaşamlarını tek başlarına idame edemedikleri halde tahliyelerinin engellendiğini söyleyen Elif, hasta tutsakların yaşamlarının ellerinden alındıklarını dile getirerek, sözlerine şöyle devam etti: “Onları ölümle cezalandırıyorlar. Bu insanlar kendilerine bakacak konumda değiller. Bu tecrit de değil, cinayettir. Bu tablo karşısında İmralı’da Abdullah Öcalan üzerinde uygulanan tecrit, zamanla tüm tutsaklar üzerinde uygulanmaya başladı. Bunlar içerde uygulanan tecritler, bir de dışarıda uygulanan tecritler var. Evde kadınlara uygulanan tecrit, işyerlerinde işverenin işçilere uyguladığı tecrit, tüm sosyalistlere uygulanan tecrit ve LGBTİ+’lara yönelik uygulanan tecrit var. İmralı özelinde başlatılan tecrit diğer tecritlerin bir başlangıcı. Çok uzun süredir devam eden bu tecritler, faşizmin de yoğunlaştığını bize gösteriyor. AKP ve MHP faşist ittifakının baskıları ne kadar yoğunlaştırdığının bir göstergesi olarak yansıyor."
 
‘İçerdeki direnişçilere omuz vermek bizim tarihsel görevimizdir’
 
Tecridin bir insanlık suçu ve işkence olduğunu vurgulayan Elif, tecridin, bir insanı diğer insanlardan soyutlamak, yalnızlaştırmak ve tek başına çürümeye mâhkum etmek amacı taşıdığını dile getirdi. ‘Tecride hayır’ demek ve bu konuda herkesin sesini yükseltmesi gerektiğini kaydeden Elif, “ İçerdeki direnişçilere omuz vermek, ses olmak bizim tarihsel görevimizdir. Tecride karşı çıkış faşizmin de gerilemesine sebep olacaktır. Tutsakların başlattığı açlık grevi çok onursal bir direniştir. Bu onursal direnişe dışarıda olan herkesin, kadınların, erkeklerin, işçilerin, mağdur olan, tecride dolaylı olarak uğramış olan herkesin insani görevi ve tarihsel sorumluğudur. Bundan kaçmak faşizmle daha çok yüz yüze kalmamızı gerçekleştirecektir. AKP ve MHP iktidarının tırmandırdığı faşizm, tecrit koşulları ve baskılara son verilmesi için açlık grevine ses olmak zorundayız. Toplumsal bir tecridin kaldırılması için yapılan açlık grevi eylemlerini desteklemek için ayağa kalkmalıyız” ifadeleriyle grevi destekleme çağrısında bulundu.
 
‘Faşizmin ayak seslerini duyuyorduk şimdi koşullarını yaşıyoruz’
 
“Açlık grevlerinde ölümlerle karşılaşmadan önüne geçmek zorundayız” diyen Elif, bunun tarihsel bir görev olduğunu yineledi.  Tecridin sonlandırılmadan  direnişlerin son bulmayacağının altını çizen Elif sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu sesler kesilmeyecektir. Biz Devrimci Parti olarak, toplumdaki muhalif seslerle beraber sesimizi çıkarmaya hazırız. İktidar şu anda yargının da yerini almış durumda aynı zamanda yasaları değiştirecek bir ‘tek adam’ rejimiyle karşı karşıyayız. 18 yıldır gittikçe artan bir kadrolaşma sistemiyle faşizmin ayak seslerini duyuyorduk, şu anda tam faşizm koşullarını yaşıyoruz. İktidar kendi gücünü de kaybettikçe, savaşlara yüklendi. İnsanlar iç yüzünü kavradıkça bu sefer farklı politikalar geliştirmeye başladı. Bir korku toplumu yaratılmak isteniyor. Artık tutunacak hiçbir yerleri kalmadığı için reformlar çıkararak gözaltıları yoğunlaştırıyor. İktidar, direnen bir halk ve halklarla karşı karşıya.”
 
‘Tecrit tüm dünyayı ilgilendiren bir sorun’
 
Türkiye’deki halkların tecride karşı çıkması gerektiğini belirten Elif, “Tüm bunlara karşı Kürt halkı hedef alınmış durumda. En büyük baskılar HDP ve sosyalistler üzerinden yapılıyor. Halkımıza ve coğrafyamıza verilen zararı her yönden, düzeltmek, insanların psikolojilerini düzeltmek çok zor” şeklinde konuştu.