
Tutsak Ardıl Çeşme: Tecrit altında tutuluyoruz
- 09:06 13 Aralık 2020
- Güncel
İSTANBUL - Gebze Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan Ardıl Çeşme, İmralı tecridine karşı başlattıkları açlık grevleri sonrası koğuşlarına baskın yapıldığını, her türlü kişisel ve özel eşyalarına el konulduğunu belirtti. Ardıl, “Tecrit altında tutuluyoruz” diyerek kamuoyuna duyarlılık çağrısında bulundu.
PKK ve PAJK’lı tutsakların PKK Lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan ağır tecride karşı başlattığı süresiz dönüşümlü açlık grevi eylemi 17’nci gününe girdi. Gebze Kadın Kapalı Cezaevi’nde olan tutsaklardan Ardıl Çeşme, ajansımıza gönderdiği mektupta başlattıkları eylem sonrası cezaevinde maruz kaldıkları hak ihlallerini anlattı. 27 Kasım günü sabah saat 09.00’da dört odaya baskın yapıldığını aktaran Ardıl, arama adı altında “gayri insani bir baskın ve operasyon” yapıldığının altını çizdi. Ardıl, baskın sırasında gardiyanların koronavirüs (Covid-19) salgınına karşı hiçbir tedbir almadığını ve birçok kişisel eşyalarına el konulduğunu da vurguladı.
Ardıl mektubunda demokrat ve aydın kesim ile sivil toplum örgütlerine de seslenerek duyarlılık çağrısı yaptı. Metupta şu ifadeler yer aldı:
Karantina adı altında tecritte tutuluyoruz
“AKP-MHP iktidarı dışarıda nasıl bir faşist yönelimle her türlü kültürel, ekonomik, sosyal, insan hak ve hukukunu tanımıyor ve gasp ediyorsa bunun en çıplak ve en katmerli halini cezaevlerinde uygulamaktadır. Bizler Gebze Cezaevinde bulunan kadın tutsaklar olarak bir yıl içinde üç kez talan, 6284 sayılı kanunda belirtilen şiddetleri (fiziki, ekonomik, psikolojik) içeren arama adı altında her türlü hukuki insani hakkımızı hiçe sayan baskın, talan tarzı arama operasyonlarıyla yüz yüze bırakıldık. 6 Aralık 2019, 13 Mart 2020 ve işte en son (ülke ve cezaevi genelinde uygulanan sıkı korona tedbirlerine rağmen) 27 Kasım 2020 tarihinde abartısız olarak belirtiyoruz tam bir talan ve şiddete maruz bırakıldık. 9 aydır hiçbir normalleşme adımı atılmayan en sıkı karantina kurallarının uygulandığı, çoğu zaman karantina adı altında hak ihlallerinin ve hak gasplarının yaşatıldığı karantinayı daimi bir tecrit sistemine dönüştürmek istedikleri, bir ruhsal, ekonomik, fiziki izolasyon, tecrit altında tutuluyoruz.
Her şeyimize el konuldu
Koronavirüs bulaşına karşı birçok tedbir uyguluyoruz. Ama Adalet Bakanlığı ve Gebze Ceza İnfaz Kurumu korona için gerekli karantina tedbirlerini mahkumlara karşı bir hak ihlali ve tecrit sistemi biçiminde dayatmakta, uygulamakta ve kalıcı hale getirmek istemektedir. 9 aydır tedavi, iletişim ağı, kişisel gelişim, görüş vb. hiçbir haktan yararlanamıyoruz. Böyle bir süreçte Gebze idaresi 27 Kasım 2020 günü sabah 09.00’da hiçbir sebep, mahkeme, idare, resmi karar göstermeden korona tedbirlerini hiçe sayarak kendi koruyucu elbiseleriyle ama çıplak botlarıyla baskın tarzında içeri daldılar. Bize sadece ‘Gizli mahkeme kararıdır, gösteremeyiz’ dediler . 14 kişilik odalarda herkesin kişisel eşya, defter, adres defteri, hatıra, günlük, el yazısı olan her şeyi , kantin fişleri dahil iğneden ipliğe her şeyimizi bakmadan çöp poşetlerine doldurup götürdüler. Buna karşı çıktığımızda disiplin cezalarıyla, itekleme, zorla üst aramasıyla karşılık verdiler.
Ayakkabılarıyla yataklarımıza bastılar
Odamıza giren idari personelin tamamı koronavirüsü yayma, bulaştırma operasyonu gerçekleştirdiler. Bir hafta önce iki gardiyanın Covid-19 testinin pozitif çıkmış, onları karantinaya alınmış ama teması olan biz mahkumlara hiçbir test yapılmadı. Yeni gelen gardiyanları beşinin Covid-19 testi pozitif çıktığı için cezaevine alınmayan vardiyacı gardiyanların olduğunu biliyoruz. Arama adı altında eşyalarımızı dağıtan, yırtan, talan eden gardiyanlar çoğunlukta yatakhanene ve çıplak bot ve ayakkabılarıyla yataklarımıza çıktılar. Aynı eldivenlerle ayakkabılarıyla çamaşırdan kitaplara, defterlere, yatak çarşafına her şeyimizle temas ettiler ve üstelik ince üst araması dayatıldı.
Tam bir talan aramasıydı. Tek bir bilgisayar çıktısı, el yazısı gibi yıllardır yanımızda olan kişisel her türlü yazı, şiir, dosyalar, öykü defterlerimiz, günlüklerimiz, makalelerimiz, roman çalışmalarımız, senaryo tiyatro metinlerimiz, kaşeli mektuplar ve defterlerimiz iğneden ipliğe tüm ruhsal, düşünsel, eğitsel gelişimimizi, yaşamımızı sağlayan her şeyimizi çöp poşetlerine doldurup götürdüler.
Sorumluluk alınmalı
25 Kasım ‘Kadına Karşı Şiddete Hayır’ denen bir haftada hemen hergün sonra erkek egemen Adalet Bakanlığı ve cezaevi müdürlüğünün talimatıyla kadın müdür ve gardiyanlar kadın mahkumlara 6284 sayılı kanunda tanımlanan her türlü şiddeti uyguladı. Bu şiddet insan hakkını, özel hayatı, emeği tanımayan bu faşist gasp ve talanı asla kabul etmeyeceğiz. Teslim olmayacağız. Arkadaşlarımızın, duyarlı demokrat, aydın çevrelerin, hukukçular ve STÖ’lerin desteklerini ve sorumluluk almalarını bekliyoruz.