‘Ne Sur’u ne de çocuklarımızı bize unutturabilirler'

  • 09:03 3 Aralık 2020
  • Güncel
DİYARBAKIR - Sur’da ilan edilen sokağa çıkma yasaklarında yaşamını yitiren Çekwar Çubuk, Rozerin Çukur ve Helin Şen’in anneleri, geçen 5 yılda acılarının dinmediğine işaret ederek, “Ne Sur’u ne de çocuklarımızı bize unutturamazlar” dedi.
 
Diyarbakır’ın Sur ilçesinde, 2 Aralık öncesi resmi olmayan bilgilere göre yaklaşık 14 kez yasak ilan edildi. Bu yasaklarda Sur mahallelerine polisler tarafından baskın yapıldı, halka yönelik saldırılar gerçekleşti ve halk ile polisler arasında çatışmalar yaşandı. Yüzlerce çocuk, genç, kadın bu saldırılarda yaralandı, onlarcası yaşamını yitirdi. İlçede tarihi ve belleği yok etmek için kepçe girmeyen sokak bırakılmazken, tüm çabalarına rağmen Sur halkına Sur direnişini unutturamadılar.
 
Sur direnişinde 17 yaşındaki Rozerin Çukur ve 16 yaşındaki Çekvar Çubuk hafızalarda yer edinen iki isim oldu. Çekvar, yasağın ilan edildiği ilk gün çıkan çatışmalarda yaralandı ve polislerine engellemesi nedeniyle hastaneye götürülmediği için kan kaybından yaşamını yitirdi. Rozerin ise 8 Ocak 2016'da Fatihpaşa Mahallesi'nde Süleyman Nazif İlkokulu yakınlarında başından vurularak katledildi. Ailesi Rozerin’in cenazesini 6 ay sonra alabildi. 
 
Hafızalarda yer edinen diğer isim ise Helin Şen (12). Helin, 10 Ekim tarihinde ilan edilen yasağın ikinci gününde sokağında bulunan fırından ekmek almaya gittiği sırada zırhlı araçtan açılan ateş sonucu başına isabet eden 3 kurşunla yaşamını yitirdi.
 
Çekwar, Rozerin ve Helin’in aileleri yıllardır adalet arasa da, failleri bulunamadı. Aileleri 5 yıldır yaşadıkları acının tarif edilemez olduğuna işaret etti.
 
‘Sur bizim yaşam alanımızdı’
 
Rozerin’in annesi Fahriye Çukur, 5 yıl geçmesine rağmen ilk günkü gibi yüreğinin acıdığını söyleyerek, “Bu acıyı anlatacak bir cümle bilmiyorum” dedi. 6 ay boyunca Rozerin’in cenazesini alamadıklarını dile getiren Fahriye, dünyanın hiçbir yerinde bu vicdansızlığa rastlanamayacağını kaydetti. Fahriye, “Sur bizim çok için çok kıymetliydi. Yaşam alanımızdı. Sur’un yıkılması, talan edilmesi planlıydı. Hala yasaklar sürüyor. İlk günden beri Sur’a yapmak istedikleri buydu. Sur’un üzerinde derin politikalar çevirdiler. Biz o sokakların ve mahallelerin, komşuluklarımızın, içinde olduğumuz tarihin samimiyetini, sıcaklığını özlüyoruz. Biz orada yaşıyorduk. Kızım orada yaşıyordu. Şimdi hiçbir şey kalmadı geride” diyerek Sur’a duyduğu özleme de değindi.
 
‘50 yıl da geçse kızımı unutamam’
 
Sur’dan uzak olduğu için Rozerin’den de uzak olduğunu hissettiğini söyleyen Fahriye, “Kim yaptı bunu? Kim Sur’u bu hale getirdi? Neden hala yasak devam ediyor? Çocuklarımızın son ayak bastığı yerlere gidemiyoruz. Kızımın şehit düştüğü yere gidemiyorum. Kızımı katlettikleri yetmedi, 6 ay boyunca cenazesini alamadım. 6 ay boyunca gece gündüz nöbet tuttuk, yas tuttuk. İnsanlık katledildi o sokaklarda. İnsan olan bu zulmü yapmazdı. O yıkılmış duvarların altında çocuklarının cenazesini arayan anne ve babaların ağıtları unutulmasın. Bizlere bunu yaşatmaya kimsenin hakkı yoktu. Çocuklarımızı beton bloklar arasında hapsettiler, birçoğu açlıktan, susuzluktan birçoğu ise yanarak öldürüldü. Hala cenazesini bulamayan aileler var. Kimsesizler mezarlığına defnedilmiş gençler var. Ölülerimize kavuşmamıza bile engel oluyorlar” dedi.
 
Rozerin’i biran olsun unutmadığını ifade eden Fahriye, “Rozerinimin kanı yerde kaldı. Failleri bulunmadı. Kızımı katledenler sokakta geziyor. Ben kızımın ardından bana kalan anılarıyla ayakta durmaya çalışıyorum. Devlet kızımı benden çaldı. Kızımı katletti. Değil 5 yıl, 50 yıl da geçse ben bu acıyı unutamam. Ben kızımı, Rozerinimin anılarını unutamam” sözlerine yer verdi.
 
‘5 yıldır adalet için mücadele ediyoruz’
 
Helin’in annesi Nazlı Şen, 5 yıldır adalet için mücadele ettiğini vurgulayarak, kızının faillerinin mahkeme tarafından aklandığına değindi. Nazlı, Helin’in katillerinin kim olduğunun bilindiğini söyleyerek, “Buna rağmen yargılanmıyorlar. Bütün çabamıza rağmen ancak 4 yıl sonra dava açıldı ve açılan davada da katillerin lehine karar verildi. Yargılamayı durdurdular. Bu kararı verince bizim mücadelemizden vazgeçeceğimizi sandılar ama yanılıyorlar. Kızımın kanını yerde bırakmayacağım. Helin’i, kızımı benden alanların hesap vermesini istiyorum. Ömrüm yetene kadar iki elim yakalarında olacak. Mücadeleme devam edeceğim. Ciğerimi yaktılar. 5 yıldır kızımın mezar taşıyla konuşuyorum. Hiçbir zaman acısı hafiflemedi. Onların adaletine inancım yok. Kızımı benden aldılar” diye konuştu.
 
‘Onları asla unutmayacağız’
 
Çekwar Çubuk’un annesi Netice Çubuk da Sur’un hiçbir zaman unutulamayacağının altını çizerek, “Ne yaparlarsa yapsınlar ne Sur’u ne de bıraktıkları izler unutulmayacak. Onların anılarına her daim sahip çıktık, sahip çıkmaya devam edeceğiz. 5 yıl geçti, bir an olsun unutmadık. Acımız her gün arttı ve anıları bir saniye unutulmadı. Biz çok acı çektik, çok gözyaşı döktük. Artık başka anneler ağlamasın, acı çekmesin, yas tutmasın istiyoruz. Hiçbir anne bunu yaşamayı hak etmiyor. Çekwar da arkadaşları da her daim yüreğimizde ve aklımızda olacaklar” dedi.