
Üniversiteli kadınlar şiddet sarmalında: Çözüm dayanışmadan geçiyor
- 09:03 1 Aralık 2020
- Güncel
MUĞLA - Üniversiteli Genç Kadınlar oluşumu üyeleri, kadınların en çok dijital şiddet ve flört şiddeti ile karşı karşıya kaldığını ayrıca ekonomik şiddetle de fuhuşa mecbur bırakıldıklarını belirterek, çözümün örgütlenerek ve dayanışmayı büyüterek gelişeceğinin altını çizdi.
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi öğrencilerinin yoğunlukla yaşadığı Merkez İlçe Menteşe’ye bağlı Kötekli Mahallesinde bu yıl içinde iki kadın, Akyaka ilçesin de Pınar Gültekin, Cemal Metin Avcı tarafından katledildiği ortaya çıkmıştı. Kadına yönelik şiddet ve kadın katliamlarına karşı örgütlenen Üniversiteli Genç Kadınlar oluşumu üyeleri, üniversiteli kadınların yaşadığı sorunlara dikkat çekerek dayanışmanın hayati önemi olduğunu belirtti.
‘Dijital şiddet pandemi ile yaygınlaştı’
Üniversitelerde dijital şiddetin pandemi ile giderek yaygınlaştığını ifade eden Mor Dayanışmadan Fatoş Alcalı, kadınların, erkek arkadaş ve eşleri tarafından sosyal medya hesabının şifresini zorla isteme, erkek takipçisini takipten çıkarma gibi dijital şiddete uğradığını belirterek, “Dijital suçlarda bugün kadın sorunlarına dair olan hiçbir yasa yeterli değil. Kısmi oranda uygulanıyor dijital şiddetin önünü kesmiyor. Öncelikle flörtlerin kendi yaşamlarına müdahalelerine izin vermemesi gerekiyor. Özsavunma geliştirilmeli. Daha çok kadını güçlendirmek gerekiyor.
‘Adı tacize karışmış akademisyenler var’
Sıtkı Koçman Üniversitesinin Eğitim Araştırma Hastanesiyle organik bağının olması gerektiğini ve öğrenci kadınlara yönelik şiddette birlikte hareket etmeleri gerektiğini ifade eden HDP Genç Kadın Meclisinden Leyla Kalın, üniversitedeki akademisyenlerin ve yönetimin cinsel taciz ve şiddetin üzerini örtbas ettiğini dile getirdi. Üniversiteye başladığı 2016 yılında bir kadın öğrencinin erkek öğrencilerin tecavüzüne maruz kaldığını ancak olayın üzerinin kapatıldığını dile getiren Leyla, “Üniversitede bizzat adı tacize, tecavüze karışan hocalar var ve hala devam ediyorlar. Biri sosyoloji diğeri yabancı diller fakültesinde. Ama hocaların ihracına ilişkin bir haber duymadık. Şiddet İzleme ve Önleme Merkezi olduğu söyleniyor aktif bir çalışması olmadığını görüyoruz. Ya da Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Topluluğu forum, sempozyum düzenlemeye çalışıyor ama ‘içeriğine yönetim izin vermez’ deniliyor” diye ifade etti.
‘Üniversitede erkek iktidarı var’
Üniversitenin içerisinde şiddetin konuşulmasının dahi istenmediğini, kadın kurumlarının, sivil toplum kuruluşlarının düzenlediği sempozyum, panel gibi etkinliklerin ise yüzeysel olduğunu ifade eden Leyla, duyarlı görünen akademisyenlerin bile sadece sosyal medyadan atılan mesajlarla sınırlı tepkiler verdiğini, adliye koridorlarında ise kadınları yalnız bıraktıklarını belirtti. Üniversite yönetiminde tek kadın dekanın olduğuna dikkat çeken Leyla, “Yönetimde erkek iktidarının oluştuğu ortada. Üniversiteli öğrencilere Zeynep’ten sonra örgün eğitimi olmayanlara neden Muğla’da kalıyorsunuz?’ dendi. Şiddetle mücadelenin şekli bu değildir. Bu şiddeti meşrulaştırmaktır. Yöneticilerin de bu soruyu sarf etmesi aslında itibarını korumaktan öte erkeklikle bağının olduğunun örneği” diye belirtti.
Kadınlar adeta fuhşa teslim ediliyor
Muğla’da 32 bin öğrenci olmasına rağmen 7 bin kadın öğrencinin 4 bin erkek öğrencinin kalabileceği yurt kapasitesi bulunduğunu 20 binin altında da ev olduğu için ev fiyatlarının da arttığı bilgisini veren Leyla, yapılan hesaplamalara göre yurtta da kalan bir kişinin bin 700 Lira, evde kalan öğrencinin ise 2 bin 500 Lira civarında giderinin olduğunu belirtti. İçinde sinema gibi giderlerin hesaplanmadığını belirten Leyla, “Devletin verdiği burs 550 lira. Ailelerin desteğini alamıyor herkes. Oluşan açığı çalışarak kapatmak zorunda. Kafelerde 1 saat emeğin karşılığı 5 lira ve yol parası ise 4 lira. Yani ayda en fazla bin lira için çalışmış oluyor öğrenci. Bu koşullarda kadın öğrenciler fuhşa itiliyor. Bu gerekçeyle yurttan atılıyor. Ama bu şekilde bir ekonomik krizin daha içine atmış oldular. Adeta fuhşa teslim edildi. Öğrencinin kazanılmasından bahsediliyor, bunu suç olarak nitelendiriliyorsa iyileştirmeyip daha da kötüye sürükleyen pratikler sergileniyor. Kadınlar yurt içinde teşhir olduğu için fakülteden ilişiğini kesti. Üniversite yönetiminin sorumluluk almayışı bir kadını ekonomik şiddet sonrası fuhşa itti.”