
‘Kazanımlarımızın, haklarımızın, yaşamlarımızın güvencesi biziz!’
- 20:33 25 Kasım 2020
- Güncel
İSTANBUL - 25 Kasım Kadın Platformu öncülüğünde yürüyüş gerçekleştirerek Kadıköy İskele Meydanı’nda bir araya gelen kadınlar, “Kazanımlarımızın, haklarımızın, yaşamlarımızın güvencesi biziz” diye haykırdı.
İstanbul’da 25 Kasım Kadın Platformu öncülüğünde 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında çok sayıda kadın örgütünün içerisinde yer aldığı yüzlerce kadın bir araya gelerek yürüyüş gerçekleştirdi. Biri Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadıköy İlçe Örgütü, diğer kol Osman Ağa Caddesi olmak üzere iki koldan yürüyüşe geçen kadınlar yürüyüş boyunca “Polis defol bu sokaklar bizim”, “Geceleri de sokakları da meydanları da terk etmiyoruz”, “Jin Jiyan Azadî”, “Kadınlar artık susmayacaklar” sloganları attı. Yürüyüşte “Erkek-devlet şiddetine karşı isyandayız”, “Seslerimiz yankılansın, birbirimiz için sokakta, erkek-devlet şiddetine karşı İSYANDAYIZ” pankartı açıldı. Kadınlar üzerlerinde “Hayatlarımızı savunuyoruz”, “Olmaz olsun iktidar”, “Dayanışma yeter bize” “Cezasızlığa son”, “İsyandayız” yazılı dövizleri taşıdı. Kadınlar ayrıca Aleyna Çakır'ın yaşamını yitirmesinde baş şüpheli Ümitcan Uygun'un üzerinde "katil" yazılı fotoğrafı ile İpek Er'e tecavüz ettikten sonra intihara sürükleyen uzman çavuş Musa Orhan'ın üzerinde "tecavüzcü" yazan fotoğraflarını da taşıdı. İskele Meydanı'nda bir araya gelen kadınlar “Sesimiz yankılansın, haklarımız, hayatlarımız birbirimiz için” sloganıyla kitlesel bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasının Kürtçesini Suna Kaymaz, Türkçesini de Yağmur Yurtsever okudu.
‘Üniformalı faillere yargılanmama güvencesi verildi’
Erkek devlet şiddetinin pandemiyle birlikte katlanarak devam ettiğini belirten Yağmur, kadınların şiddet ve katledilme riskiyle baş başa kaldıkları evlere hapsedildiklerini söyledi. Yağmur, “Evden çalışma uygulamasıyla ve okulların açılmamasıyla birlikte hem ücretli işi hem ev işlerini hem de çocuk bakımını üstlenen, 7/24 çalışmaya hazır makineler olmamızı beklediler. Bizleri üniversiteleri kapatarak, bilimsel eğitim hakkımızdan ve kamusal alanda eşit, özgür şekilde var olma imkanlarımızdan alıkoymaya çalıştılar. Gerici diyanet fetvalarıyla şiddeti, homofobiyi ve transfobiyi meşrulaştırmaya çalıştılar. Kamusal alanda erkekler, bekçiler ve polislerle üzerimizde ahlakçı denetim aygıtları kurmaya çalıştılar. Önümüze ısrarla sürdükleri yasa tasarılarıyla çocuk istismarını meşrulaştırmaya ve failleri aklamaya çalıştılar. Mega projelerle yaşam alanlarımızı yıkıma açarak, kamusal alanla ilişkimizi zayıflatmaya ve yoksulluğa itmeye çalıştılar. Kayyumlarla kadın kurumlarını ve merkezlerini kapatarak, eşbaşkanlığı hedef alarak onlarca yıllık mücadeleyle kazandıklarımızı gasp etmeye çalıştılar. Daimi savaş politikalarıyla erkek şiddetini pekiştirerek, üniformalı faillere yargılanmama güvencesi vererek, ceza uygulamayarak bizleri erkek-devlet şiddetine mahkum etmeye çalıştılar" dedi.
‘Gülistan Doku’ya ne oldu diye sormaktan vazgeçmiyoruz’
İktidarın yalnızlaştırma çabasına rağmen kadınların birlikte mücadele etmekten vazgeçmediğine vurgu yapan Yağmur, "Onlar failleri korumaya, infaz yasasıyla salıvermeye, cezasız bırakmaya devam ederken bizler kız kardeşlerimizin hesabını sormaya devam ettik, ediyoruz: Rabia Naz’a, Nadira Kadirova’ya, Gülistan Doku’ya, şüpheli kadın cinayetlerine ne oldu? İpek Er’in ölümüne neden olan tecavüzcü uzman çavuş Musa Orhan önce tutuklanıp sonra neden serbest bırakıldı? Yalnızca faillerin yargılanması için değil; aynı zamanda devletin sorumluluk alması için de bu soruları sormaktan vazgeçmedik, vazgeçmiyoruz! Bu ısrarımızla, erkek şiddetine karşı yaşamlarımızı savunan en önemli hukuki kazanımlarımızdan biri olan İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek isteyen siyasal iktidara geri adım attıran mücadelemize devam ediyoruz” ifadelerini kullandı.
'İstanbul Sözleşmesi'ni uygulayacağız'
“Kazanımlarımızın, haklarımızın, yaşamlarımızın güvencesi biziz “ diyen Yağmur, İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanmasını da sağlayacaklarını kaydetti. Yağmur, “6284 sayılı kanunun fiili olarak kolluk, yargı ve tüm yetkililerce uygulamama ısrarına karşı nasıl birbirimizi yalnız bırakmayıp haklarımızı savunuyorsak; her fırsatta kürtaj hakkımızın, nafaka hakkımızın tartışmaya açılmasına da öyle izin vermiyoruz. 2016’dan beri ısrarla cinsel istismarın meşrulaştırılması için yasalar çıkarılmasına nasıl izin vermediysek, bugün de erkek şiddeti ve kadın cinayeti faillerinin yargılanmadan salıverilmesine izin vermiyoruz” şeklinde konuştu.
'Barış içinde yaşamayı istiyoruz!'
Açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi:
“Ekonomik krizin sorumlusu biz değiliz. Ne virüs riskiyle birlikte esnek ve güvencesiz çalışma biçimlerine mecbur bırakılmak ne de ev işleri ve bakım emeği yükünün altına itilmek istiyoruz! Bizler eşit ücret, güvenceli çalışma, pandemi koşullarına uygun bilimsel tedbirlerin alındığı, çocuk ve yaşlı bakımının devlet güvencesinde olduğu, sosyal haklarımıza erişebildiğimiz bir yaşam istiyoruz. Bizler erkek şiddetinin devlet güvencesinden çıkartılmasını ve faillerin yargılanmasını, şiddete karşı önlem ve koruma politikalarıyla devlet sorumluluğunun yerine getirilmesini istiyoruz! Bizler daimi savaş politikalarının terk edilmesini ve barış içinde yaşamayı istiyoruz!
'Kadınlar alkış değil, önlem istiyor'
Pandemiyle mücadelede en ön safta yer alan sağlık emekçilerinin büyük bir bölümünü oluşturan kadınlar alkış değil, önlem istiyor! Ucuz, esnek ve kayıt dışı şekilde en güvencesiz işlerde çalıştırılan, kimsenin yapmak istemediği bakım işlerini üstlenen, ayrımcılık ve ırkçılık nedeniyle sokakta, iş yerlerinde her daim şiddete açık bırakılan göçmen kadınlar yok sayılmak değil eşit, özgür ve insanca yaşamak istiyor! LGBTİ+’lar ve her türlü kimlik ve yönelimdeki kadınlar ayrımcılık, nefret ve şiddetten uzak; eşit ve özgür bir yaşam istiyor! Çünkü kadınların emeği ve hayatı üzerindeki bu baskılarla erkek şiddetine mahkum edilmek istenmesi arasında çok açık bir ilişki var.
'Buradayız birlikteyiz'
İsteklerimiz, arzularımız, sınırlarımız, iradelerimiz, emeğimiz, bedenimiz, sesimiz, taleplerimiz, haklarımız, kazanımlarımız, yaşamlarımız ve mücadelemizle buradayız! Erkek, devlet şiddetinin yarattığı bu karanlığa karşı tüm renklerimizle, dayanışmamızın gücüyle, mücadelemizin rengiyle buradayız, birlikteyiz!"
Açıklamanın ardından kadınlar "Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz" sloganları, alkış ve sloganlarla eylemi sonlandırdı.