
Kadınlar Diyarbakır’da yürüdü: Katledilen kadınların mücadelesi yarım kalmayacak
- 18:52 25 Kasım 2020
- Güncel
DİYARBAKIR - 25 Kasım dolayısıyla Diyarbakır’da gerçekleştirilen yürüyüş ve basın açıklamasında “örgütlülüğü ve mücadeleyi büyütme” vurgusu yapan kadınlar, “Bir gün değil, her gün alanlarda olacağız. Katledilen kadınların mücadelesi yarım kalmayacak” mesajı verdi.
Diyarbakır’da 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında kadınlar yürüyüş gerçekleştirdi. Dicle Amed Kadın Platformu öncülüğünde Tevgera Jinên Azad (TJA), Rosa Kadın Derneği, Şiddetle Mücadele Ağı, Barış Anneleri Meclisi, Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi’nin de desteği ile düzenlenen yürüyüş öncesi kadınlar Kayapınar ilçesinde bulunan Dünya Kavşağı’nda bir araya geldi. Kadınların toplanmasından saatler önce ise kavşakta onlarca zırhlı araç, TOMA ve çevik kuvvet polisi caddeyi sardı.
Kadınlar burada "Jin jiyan azadî", "Jin şer naxwaze, aşitî yê dixwaze", "Jinên ciwan dimeşe, erd û esman dihêje", "Erkek vuruyor, devlet koruyor", “Korkmuyoruz, susmuyoruz, itaat etmiyoruz” ve “Kadın cinayetleri politiktir” sloganları attı. Kadınlar “Kadın kırımına hayır”, “Jin jiyanek azad dixwaze”, “Jin bi hev re bi hêzin”, “İstanbul Sözleşmesi’ne dokunma, uygula”, “Em ne namusa kesî ne, namusa me azadiya me ye”, “Fıtratımızda direniş var” ve “İstanbul Sözleşmesi yaşatır” yazılı lolipop ve dövizler taşıdı.
Yürüyüş öncesi kadınların hazırladığı pankartlar, dövizler ve lolipoplar polis tarafından kontrol edildi. Polisler yürüyüşün yapılmasını da engellemeye çalışırken, kadınlar engeli tanımayacaklarını söyleyerek yürüyüş yapmakta ısrarlı oldu. Kadınlar, yürüyüş öncesi açıklama gerçekleştirdi.
‘Örgütlülüğümüzü büyüteceğiz’
Burada konuşan TJA Dönem Sözcüsü Ayşe Gökkan, alınan polis ablukasına işaret ederek, “Kadınları korumak yerine bizi hapsediyorlar, kısıtlıyorlar, engelliyorlar. Biz bunları tanımıyoruz. Bu, kadınlardan korktuklarının kanıtıdır. Biz engellemelere boyun eğmiyoruz. Kadınlar olarak Rojava’dan dünyanın her yerine kadar mücadele ediyoruz. Kadınlar olarak direniyoruz ve direnmekten geri adım atmayacağız. Özgürlüğümüzü kazanacağız. Örgütlülüğümüzü büyüteceğiz. Kadınların direnişi sınır tanımıyor” mesajı verdi.
’12 milyon kız çocuğu zorla evlendiriliyor’
Kadınlar adına açıklama metnini ise DAKP Dönem Sözcüsü Nihal Yanık okudu. Nihal, Mirabal Kardeşler’in mücadelesini hatırlatarak konuşmasına başladı. Nihal, “Biz kadınlar bugün dünyanın dört yanında eşitsizliği, yoksulluğu, savaşları ve şiddeti üreten erkek egemen kapitalizme karşı isyanımızı meydanlara taşımak, kadın dayanışmasının sınırları aşan gücüyle buluşmak ve itirazlarımızı hep birlikte daha fazla duyurmak için yine alanlardayız. Dünya genelinde her gün ortalama en az 137 kadın, en yakınındaki erkekler tarafından öldürülüyor, her üç kadından biri yakın aile fertlerinden biri ya da eski eşi tarafından fiziksel ya da cinsel şiddete maruz kalıyor ve her yıl 12 milyon kız çocuğu zorla evlendiriliyor milyonlarca kadın, eril iktidarlar tarafından sıradanlaştırılan erkek şiddeti tehdidiyle yaşamaya zorlanmaya devam ediyor” diye belirtti.
‘Kazanımlarımız yok edilmek isteniyor’
İktisadi İşbirliği ve Gelişme Teşkilatı (OECD) ülkeleri içinde kadına yönelik şiddet ve kadın katliamı sıralamasında Türkiye’nin birinci sırada olduğuna dikkat çeken Nihal, kadınlara, LGBTİ+lara yönelik şiddette ve çocuk istismarında cezasızlığın özel bir politika olarak uygulandığını kaydetti. Eril yargı kararlarıyla birleşen iktidarın kadın düşmanlığının, şiddet faillerini cesaretlendirmeye devam ettiğini söyleyen Nihal, “Devletin tüm olanakları şiddeti önlemek için seferber edilmesi gerekirken infaz düzenlemeleriyle failler pandemi koşullarında hiç bir önlem alınmadan evlerine gönderiliyor. Kadınları şiddete karşı koruyan yasalar esnetiliyor, sığınma evlerine erişim zorlaştırılıyor. Kadın aktivistler eril devlet şiddetinin üst boyutlarına maruz bırakılarak ev baskınları, bu baskınlarda köpek saldırtılarak, göz altılarla sindirilmeye çalışılıyor. Kayyımlar marifetiyle gasp edilen belediyelerin kadın birimleri kapatılırken, kadınların mücadelesiyle yeniden kurulan kadın kurumları hedef haline getiriliyor. İstanbul sözleşmesi ve 6284 gibi yaşam güvencemiz sayılabilecek kazanımlarımız yok edilmek isteniyor” ifadelerini kullandı.
‘353 kadın katledildi’
Nihal, “2020’nin başından bugüne 353 kadının erkekler tarafından katledildiğine vurgu yaparak, “Kadın cinayetlerinin yüzde 59' u eski koca/koca, yüzde 20'si erkek akraba, yüzde 16'sı eski sevgili/sevgili tarafından işlenirken şiddete karşı savunmasız bırakılmamız için nafaka hakkının gaspı, arabuluculuk gibi hazırlıklarla boşanmaların önlenmesinin hesapları yapılıyor. Pandemi fırsatçılığıyla kazanımlarımız yok edilmek isteniyor, sermayeyi gözeten salgın tedbirleri bizi daha da yoksullaştırıyor, emeğimiz üzerindeki sömürü katmerleşiyor. BM verilerine göre Türkiye' de pandemi sürecinde erkeklere oranla işini kaybeden kadınların oranı yüzde 32’den daha fazla oldu. Pandemi koşullarında derinleşen ekonomik kriz var olan cinsiyet eşitsizliğini derinleştirirken artan kadın işsizliği ve yoksulluğuna dair hiç bir önlem alınmıyor” sözlerinin altını çizdi.
Örgütlülüğü durdurmak için her şeyi fırsata çeviriyor
Açıklamanın devamında şunlar kaydedildi: “Biz kadınlar mücadelemizi örgütlerken, pandemi fırsatçılığı devam ediyor. Parti kongrelerinde, cami açılışlarında sorun olarak görülmeyen pandemi, sıra kadın eylem ve etkinliklerine gelince söz konusu edilip yasaklara ve engellemelere gerekçe ediliyor. Eril devlet politikası kadın örgütlülüğünü durdurmak için her şeyi fırsata çeviriyor. Yaşadığımız her türlü erkek-devlet şiddetinin karşısında birlikte mücadele ederek ve birbirimizle dayanışarak kazanacağımızı biliyoruz. Yılmadan ve bıkmadan yıllardır söylediğimizi buradan bir kez daha haykırıyoruz; 'kadına yönelik şiddet münferit değil, politiktir' ve bu şiddeti önlemenin en önemli yolu toplumsal cinsiyet eşitliğinin yaşamın her alanında sağlanmasından geçer. Şiddeti önlemenin yolu İstanbul sözleşmesinin tüm maddeleriyle birlikte hayata geçirilmesinden, caydırıcı yargı kararlarından, yeterli sayıda sığınma evinin açılmasından geçer. İktidarların şiddeti besleyen gerici, militarist, kadın düşmanı ayrımcı politikalarından vazgeçmesinden geçer.
Kazanacağımızı biliyoruz ve vazgeçmiyoruz
Kadınları erkeğe, sermayeye ve devlete daha da bağımlı hale getirmek için her türlü krizi fırsata çevirmenin hesabını yapanlara, emeğimiz, bedenimiz, irademiz ve kimliğimiz üzerindeki binlerce yıllık erkek egemen sömürüye karşı sokaklardayız. Binbir emekle elde ettiğimiz kazanımlarımıza ve haklarımıza sahip çıkmak için, işsizliğe, yoksulluğa, güvencesizliğe, gericiliğe, tacize, tecavüze, istismara, katliamlara ve savaşlara karşı yaşamımızı savunmak için, bir kişi daha eksilmemek ve ‘İstanbul Sözleşmesi Yaşatır’ demek için sokaklardayız. Hakkımız olanı ancak sokaklarda olarak alacağımızı, evde, işte, sokakta, cezaevinde, okulda ve yaşadığımız her yerde mücadeleyi büyütürsek kazanacağımızı biliyoruz ve vazgeçmiyoruz.”
Açıklama sonrası kadınlar alkış ve zılgıtlar eşliğinde yürüyüşe geçti. Kadınlar yürüyüş boyunca sloganlar atarken, üzerinde “Erkek devlet şiddetine karşı kendimizi savunuyoruz” yazılı pankartı taşıdı. Yürüyüş sırasında çevrede bulunanlar ise alkışlarla yürüyüşe destek verdi. Yürüyüşte kadınlar karanlığın basması üzerine telefonlarının ışıklarını açtı. Kadınların eylemi Mado kavşağında son bulurken, burada da kadınlar mücadelenin büyütüleceği mesajı verdi.