
ÖHD’li kadınlar: İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz
- 14:29 25 Kasım 2020
- Güncel
ANKARA - 25 Kasım’a ilişkin sosyal medya hesabından paylaşımda bulunan ÖHD Ankara Şubesi Kadın Komisyonu, İstanbul Sözleşmesi’nin getirdiği yükümlülükleri hatırlatarak, “Hepimiz için İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz” dedi.
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Ankara Şubesi Kadın Komisyonu, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddette Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde, derneğin sosyal medya hesabından paylaştıkları videoda İstanbul Sözleşmesi’ne dikkat çekti.
Videoda İstanbul Sözleşmesi’ne dair konuşan ÖHD üyesi avukatlardan Esra Kılıç, “İstanbul Sözleşmesi, yalnızca kadınları değil LGBTİ+’ları da koruyor” derken, avukat Süheyla Oğuz, “İstanbul Sözleşmesi kadına yönelik şiddette arabuluculuk ve uzaklaştırma dahil olmak üzere zorunlu anlaşmazlık giderme alternatif süreçlerini yasaklamıştır” diye belirtti.
‘Kolluk kuvvetlerinin bizzat şiddetin faili olduğu vakalar artıyor’
GREVİO raporuna dikkati çeken Avukat Ebru Akal ise, “GREVİO raporu ve kadın örgütlerinin yaptıkları çalışmalar göstermektedir ki sözleşmenin hayata geçirilmesinde yardımcı yol üstlenen kolluk kuvvetlerinin, bizzat faili olduğu şiddet vakalarının sayısı her geçen gün artmaktadır” şeklinde konuştu. Avukat Atiye Arıkan, “İstanbul Sözleşmesi temel hak, eşitlik ve ayrımcılık yapılmaması maddesi gereğince; göçmen veya mülteci statüsü dahil, herhangi bir temele dayalı olarak ayrımcılık yapılmaksızın sözleşmenin uygulanmasını temin etmektedir. Kadınlar, uğradıkları şiddet karşısında yalnız ve çaresiz değildir” ifadelerini kullandı.
‘STK ve kadın örgütlerine davaya dahil olma imkanı sağlar’
İsanbul Sözlşemesi’nin 5’inci maddesine dikkati çeken Avukat Nuray Özdoğan, “Bu madde tüm sözleşmeci devletlere kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve cezalandırılması için tedbirler alma yükümlülüğü verir” dedi. ÖHD Ankara Şubesi Başkanı Avukat Şevin Kaya ise, “İstanbul Sözleşmesi hükümlerine göre kadına karşı şiddet dosyalarında toplumdaki her kadının suçtan zarar gördüğü ve faillerin yargılanmasında aktif rol oynamak istemeye hakları olduğu düşünülerek sivil toplum örgütlerine ve kurumlara, davaya müdahil olma ve davayı takip etme imkanı sağlanmalıdır” diye belirtti.
‘Kadın bedeni savaş alanı değildir’
Avukat Hülya Yıldırım, “İstanbul Sözleşmesi’ne göre taraflar; mağdurların mevcut destek mekanizmaları ve yasal prosedürler hakkında; yeterli, anlayabileceği dilde ve zamanında bilgi almalarını sağlayacak, yasal ve diğer tedbirleri almakla yükümlüdürler” ifadelerini kullandı. Avukat Dilan Ateş ise, “Kadın bedeni hiçbir suretle bir savaş alanı değildir ve kadına yönelik şiddet bir savaş aracı ve yöntemi olarak kullanılamaz. Sözleşme, çatışma sürecine ilişkin sadece sivil kadınları değil aynı zamanda çocukları da korumakta ve taraf devletlere sorumluluk yüklemektedir” diye vurguladı.
Avukat Çiğdem Kozan, “Erkeklere yasal sebeplerle uygulanan haksız tahrik ve iyi hal indirimi, söz konusu kadınlar olunca uygulanmıyor” derken, Avukat Arzu Kurt, “Tartışılması gereken nafaka değil, aksine toplumda kadının sosyal ve ekonomik olarak güçlendirilmesidir” diye aktardı.
Avukatlar son olarak “Hepimiz için İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz” mesajı verdi.