Ağır hasta tutsaklar ring aracıyla hastaneye götürülüyor

  • 09:06 24 Kasım 2020
  • Güncel
Rengin Azizoğlu
 
İSTANBUL - Cezaevlerinde, bin 600’e yakın hasta tutsak tespit edebildiklerini belirten İHD Cezaevi Komisyonu üyesi Hatice Onaran, “Hastalığı ağır olan tutsaklar ring aracıyla hastaneye götürülüyor. Karantina koşulları sebebiyle mahpuslar hastaneye gitmek istemiyor. Yaşam hakkının ortadan kaldırılmasıyla karşı karşıyayız. Bir an evvel durumu ağır olan mahpuslar tahliye edilmeli” dedi.
 
Türkiye cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri gün geçtikçe artıyor. Pandemi koşullarıyla birlikte hasta tutsakların yetersiz olan tedavi koşulları tamamen ortadan kaldırılıyor. Cezaevinde yaşanan hak ihlallerini, hasta tutsakların durumunu, koronavirüs tehlikesini İnsan Hakları Derneği (İHD) Cezaevi Komisyonu üyesi Hatice Onaran ile konuştuk.
 
‘Bin 600’e yakın hasta tutsak’
 
2019’da açıklanan verilere göre 300 bine yakın mahpusun olduğunu aktaran Hatice, bu mahpusların yaklaşık olarak 11 bininin kadın mahpus olduğunu belirtti. Pandemi süreciyle 100 bine yakın kişinin infaz paketiyle çıktığını hatırlatan Hatice, son dönem yapılan tutuklamalarla kısa sürede aynı sayıya ulaşılmış olabileceğini belirtti. Hatice dernek olarak kendi olanaklarıyla hasta tutsak listesi oluşturduklarını ifade ederek, “2019’un mart ayında bin 600’e yakın hasta mahpus tespit edebildik. Bu mahpusların 602’si de ağır. Sürekli tedavi ve kontrollerinin yapılması gereken kanser başta olmak üzere ciddi hastalıkları olan, engelli, kendine bakamayacak durumda olan, yatalak, felçli tutsaklar mevcut. Ağır gözükmeyen tutsakların durumu daha iyiymiş gibi algılanmamalı. Çünkü süreç içerisinde ciddiye alınmayan hastalıkların geri dönüşü olmayan hastalıklara evrildiğini görüyoruz, biliyoruz, tanığız” şeklinde konuştu.
 
41 hasta tutsağın 18’i ağır
 
Marmara Bölgesi’nde 18’i ağır olmak üzere yaklaşık 41 hasta kadın tutsağın bulunduğunu söyleyen Hatice, tutsakları ve durumlarını şu şekilde sıraladı: “Fatma Tokmak kalp hastası ve bir takım kronik rahatsızlıkları var. En son geçen hafta da rahatsızlandığını biliyoruz. Süreyya ve Zeliha Bulut’un, Kandıra Cezaevi’nde bulunan Diren Yaşa’nın çok ciddi sağlık sorunları var. Mesude Pehlivan sağlık sorunu kritik tutsaklardan. İki kardeş olan Fatma ve Gülser Özbay yirmiyi aşkın senedir cezaevindeler. İkisi de kanser tedavisi görüyor. Dicle Bozan ağır yaralı olarak gözaltına alınarak tutuklandı. Hala bağırsakları dışarıda. Pınar Tikit yaralı şekilde tutuklandı. 71 yaşında Fatma Güler’i unutmamak lazım. Mülkiye Kesmez, Fadik Adıyaman çok ciddi sağlık sorunlarıyla başa çıkmaya çalışıyor. Birçok sağlık sorununun yanı sıra bir de engelli durumunda olan mahpuslar var. Lamia Aso hastalıklarının yanı sıra engelli bir mahpus. Saime Afşin Bursa Cezaevi’nde tekerlekli sandalye ile yaşamını idame ettiriyor. Songül Aydın yüzde 55 engelli. Yine Hazine Alçı var. Diğer hasta mahpuslarda olduğu gibi kadın mahpusların da durumları ciddiyetini koruyor.”
 
‘Yabancı mahpuslara ırkçı bir yaklaşım mevcut’
 
Yabancı uyruklu tutsakların başvurularını dil sorunu sebebiyle alamadıklarını ifade eden Hatice, hapishanede tercüman olmamasının olumsuz etkilerini gördüklerini anlattı. Daha önce aldıkları başvurulardan yabancı uyruklu tutsakların yaşadıklarını öngörebildiklerini belirten Hatice, “Değişen bir şey olmadı. Hatta bugüne baktığımızda daha önce gelen başvurulardan çok daha kötü bir halde düşünebiliriz. Yabancı mahpuslara ırkçı bir yaklaşım mevcut. İktidar sahiplerinin empoze ettiği anlayış baskı ve işkence boyutunun daha da yükselmesine neden oluyor. Hem sözlü hem davranış olarak aşağılama, kötü muamele ve ırkçılığa maruz kalıyorlar. Birçok tutsağın aile irtibatı yok. Aileleri başka yerlerde yaşıyor. İnsani anlamda yaşadıkları sıkıntıları ne ailelerine ne de yetkililere ulaştırabiliyorlar. Bunun yanında LGBT+’lar de cezaevlerinde hak ihlallerine maruz kalıyor. Transların ilaç ihtiyaçlarının karşılanmadığı, doktora gitmesi gereken transların pandemi gerekçe gösterilerek gönderilmediğini biliyoruz” diye belirtti.
 
‘Sizin buradan ancak ölünüz çıkacak’
 
Cezaevlerinde her süreçte hak ihlallerinin mevcut olduğunu kaydeden Hatice, ancak bu dönemde iyi denilebilecek hiçbir şeyin olmadığına dikkat çekti. Hatice, “Hastane sevkleri ya çok geç yapılıyor ya da yapılmıyor. Muayene sırasında kelepçe dayatılıyor. Hastalığı ağır olan tutsaklar dahi ring aracıyla hastaneye götürülüyor. Pandemiyle beraber gelişen karantina koşulları sebebiyle mahpuslar hastaneye gitmek istemiyor. Sürekli kullandıkları ilaçları dahi ya geç veriliyor, ya verilmiyor ya da aynı ilaçların yerine başka ilaç veriliyor. Pandemi sebebiyle tutsaklar sohbet hakkından yararlandırılmıyor ancak eylül ayında Gebze’de gardiyanların fütursuzca odalara girip arama yaptıklarını biliyoruz. Telefon görüşmeleri keyfi şekilde engelleniyor. Yayınlar verilmezken dönem dönem radyoları dahi ellerinden alınıyor. Koliler verilmiyor, geç veriliyor, geri iade ediliyor. Özellikle politik mahpuslara karşı ırkçı tutumların arttığını biliyoruz. Bu tutum gittikleri hastanelerde, bulundukları hapishanelerde tehdit boyutuna vardı. Açık açık ‘Sizin buradan ancak ölünüz çıkacak’ deniyor. Devletin memuru bile bunu diyebiliyor” diye vurguladı.
 
Gebze’de aramaları asker yapıyor
 
Hatice, “Kadınların penceresinden baktığımız zaman bu zorluk çok daha fazla. Türkiye’de hapishaneler erkekler için tasarlanmış durumda. Kadının yaşamına, kullanımına ne alan ne de yapı olarak uygun. Hiçbir cezaevi kadınlar düşünülerek yapılmamış. Kullanılan ranzalardan, tezgahlara kadar belli yapılara, boylara göre tasarlanmış. Yine davranış olarak, kadın hapishanelerinden biri olan Gebze’de aramaları kadın gardiyanların ardından bir de askerler yapıyor. Bu kesinlikle yapılamaz. Bu durumda darp, itişme ve hatta bazı zamanlarda yaralama söz konusu oluyor. Mahpus hastaneye gidecekse hastane hakkından feragat etmek zorunda kalıyor. Üstüne, ‘Kendi rızasıyla gitmemiştir’ denilerek tutanak tutuluyor. Kadınların cezaevinde en çok sıkıntı yaşadığı bir konu da kadın hastalıklarıdır. Revirin, oradaki doktorun, kadın hastalıklarını muayene edecek ya da bir teşhis koyabilecek bir olanağı yok” ifadelerini kullandı.
 
‘İki ay aynı maskeyi kullandığını söyleyen mahpuslar var’
 
Pandeminin resmi olarak duyurulmasının ardından yetkililerden cezaevlerine dönük herhangi bir açıklama gelmediğini aktaran Hatice, gelinen aşamada da koronavirüse yakalanan, bu sebepten yaşamını yitiren tutsaklara ilişkin bir bilgi ağlarının olmadığını kaydetti. Hatice, “Tutsaklara maske dahi verilmiyor. İki ay aynı maskeyi kullandığını söyleyen mahpuslar var. Paralarıyla dahi temizlik ürünlerinden olan çamaşır suyundan faydalanamadıklarını aktarıyorlar. Bazı hapishanelerde haftada bir, bir çay bardağı çamaşır suyu veriliyor. Onunla tuvaleti mi temizleyecekler, banyoyu mu temizleyecekler, mutfak mı dezenfekte edilecek? Suyun dahi bazı hapishanelerde gün içinde belli saatlerde verildiğini biliyoruz. Disiplin cezaları pandemi sürecinde de sürüyor. Çıplak arama devam ediyor. Ailelerinden kilometrelerce uzakta olan mahpusların sevk talepleri pandemi gerekçe gösterilerek reddediliyor. Ancak kendileri istedikleri zaman farklı hapishanelere ayda bir dahi olsa sevk yapabildiklerini biliyoruz” şeklinde konuştu.
 
‘Durumu ağır olan mahpuslar tahliye olmalı’
 
Ağır hasta mahpusların durumlarının ciddiyetinin altını bir daha çizen Hatice, karantina koşulları sebebiyle çoğu hasta tutsağın hastaneye gitmeyi talep dahi etmediğini ifade ederek, “Mahpuslar hastaneye gitse dahi gerekli tetkikler yapılmıyor. Çekilmesi gereken tomografi, MR için aylar sonraya randevu veriliyor. Mahpuslar artık ne olacağını bildikleri için de yaşadıkları ciddi sorunlara rağmen gitmemeyi tercih ediyor. Nihayetinde yaşam hakkının ortadan kaldırılmasıyla karşı karşıya kalıyoruz. Cezaevinde yaşamını yitiren mahpuslar her dönem vardı ancak bu süreç kadar fazla değildi. Çoğu hasta tutsağın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası var. Hapishane koşullarında mevcut hastalıkları ilerliyor, geri dönüşü olmayan noktalara ulaşıyor. Santim santim hesap yapılarak kurulan F tiplerinde cam bile yok. Olanlar ise çok küçük. Uzun süre o F tiplerinde kalan mahpusların başta üst solunum yolları olmak üzere akciğerle ilgili çok ciddi sıkıntıları var. Hapishanelerden daha fazla tabut çıkmasın. Bir an evvel durumu ağır olan, risk altında olan mahpusların tahliye olmaları gerekiyor” dedi.
 
‘Aileler tutsakların durumunu bizimle paylaşsın’
 
Hatice son olarak şu ifadeleri kullandı: “Birçok hapishanede odaların bazıları karantina odası diye boşaltıldı. O odalardaki mahpuslar ise başka odalara transfer edildiler. Şu anda cezaevlerinde odalar iki katına çıkmış durumda. Pandemi sebebiyle çok kalabalık olan odalar azaltılabilir. Bu süreçte ailelere de sorumluluk düşüyor. Bizim içeriyle tek iletişim kaynağımız onlar. Aileler yakınlarıyla görüşmelerinde hak ihlallerinden bahsedildiği zaman telefonun kesildiğini anlatıyor. Mektupların da engellendiğini düşünüyoruz. Özellikle hasta mahpus yakınları her hafta sistemli bir şekilde mahpusun söyleyebileceği şekilde sağlık durumunu, tedavilerini, tedavi edilmediyse nedenlerini öğrenmeleri gerekiyor. Gerektiğinde kişilerle, kurumlarla, ilgililere paylaşmalarını istiyoruz. Biz de İHD olarak ailelerin yapacakları başvuruları bekliyoruz.”