
Şiddet sadece fiziksel değil ama ne kadar farkındayız?
- 09:04 24 Kasım 2020
- Güncel
ANKARA - Fiziksel şiddet dışındaki şiddet türlerine dikkat çeken Kadın Dayanışma Vakfı Sosyal Hizmet Uzmanı Büşra Sünetci,şiddete karşı farkındalığı artırmak gerektiğini vurgulayarak, kadınların haklarından görece haberdar olduklarını ancak bu haklara nasıl erişecekleri konusunda yeterli bilgiye sahip olmadıklarını kaydetti.
Kadınlar genellikle ev içinde birçok şiddet türüne maruz kalırken ancak fiziksel şiddete maruz kaldığında gerekli makamlara başvuruyor. Diğer şiddet türlerinin farkındalığı fiziksel şiddet kadar belirgin olmuyor. Kadınların maruz kaldıkları şiddet biçimi pek çok zaman aynı anda birden fazla türü de barındırıyor, özellikle psikolojik şiddet pek çok şiddet türüyle beraber görülüyor.
Şiddet türlerine farkındalığı artırmaya dönük 1991 yılından buyana çalışma yürüten Kadın Dayanışma Vakfı, bünyesindeki Kadın Danışma Merkezleriyle her yıl 350'den fazla kadına ücretsiz olarak sosyal, hukuki ve psikolojik destek sağlıyor.
Kadınlar arasında en az fark edilebilen şiddet türlerinin ısrarlı takip, dijital şiddet ve flört şiddeti olduğunu söyleyen Kadın Dayanışma Vakfı Sosyal Hizmet Uzmanı Büşra Sünetci, bu üç kavramın kadın hareketinin de gündeminde olduğu için daha fazla bilinir olduğuna dikkat çekti.
Vakfın 2019 yılı faaliyet raporunda, cinsel şiddete maruz kalan kadınların yaşadığı şiddeti bir başkasına anlatmakta güçlük yaşadığı belirtiliyor.
Fiziksel şiddet
Kadın Dayanışma Vakfı’nın 2019 yılı faaliyet raporuna göre, danışanların yüzde 60’ının (191 kadın) tokat, darp etme, tartaklama, delici ve kesici aletle yaralama, saç çekme, eve kapatma ya da evden atarak barınma hakkını engelleme, kadının kişisel eşyalarına zarar verme ya da olay esnasında çevrede bulunan eşyalara zarar verme, boğazını sıkma, tedavi olmasına engel olma, üzerinde sigara söndürme, balkondan aşağı atma vb. şekillerde fiziksel şiddete maruz kaldığı belirtildi.
Psikolojik şiddet
Raporun dikkat çeken diğer verilerine göre danışanlardan yüzde 83’ünün (267 kadın) hakaret, aşağılama, hareketlerini kısıtlama, küçük düşürme bağırma, ilgi alanlarını kısıtlama, iftira, şantaj, kıskançlık bahanesiyle üzerinde baskı kurma, suçlama; çocuğunu göstermeme; çocuğunu kaçırmakla tehdit etme, kadının eğitimini engelleme, kadının kendisine, çocuğuna ya da ailesine zarar vermekle tehdit etme, yalnızlaştırma iletişim araçlarını kullanmasına engel olma, öldürmekle tehdit etme, istemediği şeyler için zorlama gibi farklı biçimlerde psikolojik şiddete maruz bırakıldığı bilgisi yer aldı. Psikolojik şiddete maruz kalan danışanların 162’sinin aynı zamanda fiziksel şiddete de maruz kaldığı belirtildi.
Ekonomik şiddet
Danışanlardan yüzde 39’unun (125 kadın) ekonomik şiddete maruz kaldığı belirtilen rapora göre, 2019 yılında Kadın Dayanışma Vakfına başvuranların ağırlıklı olarak düzenli bir geliri olmayan ev kadınları olduğu vurgulandı. Ancak kadınların çalışma ve gelir durumlarındaki farklılıklara rağmen maruz bırakıldıkları ekonomik şiddetin biçimlerinde birçok ortaklık olduğu kaydedildi. Ekonomik şiddet uygulayanların sıklıkla sırasıyla kadınların eşleri, eski eşleri, tanıdıkları veya arkadaşları olan erkekler, kendi ailelerinden veya akrabaları olan erkekler ya da eşlerinin ailesi veya akrabaları olduğu bilgisi yer aldı.
Cinsel şiddet
Kadınların fiziksel şiddete oranla daha az farkındalığı olan şiddet türünden biri de cinsel şiddet. Vakfın raporuna göre danışanların yüzde 24’ünün (76 kadın) cinsel şiddete maruz kaldığı belirtilirken, kadınlar cinsel şiddeti taciz, tecavüz, para karşılığı cinsel ilişkiye zorlama, istemediği zamanda ve istemediği şekilde cinsel ilişkiye zorlama, pornografik görüntüler izlemeye zorlama vb. şekillerde yaşadıkları belirtildi. Cinsel şiddet uygulayanların sırasıyla kadınların eşleri, okul/iş vb. sosyal çevrelerinde karşılaştıkları tanıdıkları ve arkadaşları, yabancılar, kendi ailesi ve akrabası, babası, eski eşi ya da partneri, sevgilisi, eşinin akrabası ve komşusu gibi kişiler olduğu belirtildi.
Öte yandan bekar kadınların, partnerlerinin ya da eski partnerlerinin uyguladığı cinsel şiddeti aktarırken çoğunlukla suçlanacaklarından endişe duydukları, ayıplanacaklarını düşündükleri, yaşadıkları yüzünden utanç duydukları vurgulandı.
Dijital şiddet
Danışmanlardan yüzde 9’unun (29 kadın) sevgili, eski sevgili, baba, arkadaşının sevgilisi gibi sosyal çevrelerinden tanıdıkları erkeklerin uyguladığı dijital şiddete maruz kaldığı belirtilen raporda, dijital şiddetin, izinsiz şekilde uygulama indirerek telefonunu takip etme, ısrarla mesaj atma, arama, cinsel içerikli fotoğraflar gönderme, fotoğraf, video, ses kaydı göndermeye zorlama, sosyal medya hesaplarının şifresini isteme sosyal medya hesaplarını ve e-mail hesabını kontrol etme, kadının adına sahte hesap açarak fotoğraf paylaşma vb. şekillerde olduğu ifade edildi.
Israrlı takip
Danışanların yüzde 8’inin ise (27 kadın) eşleri, eski sevgilileri, yabancılar ya da yaşadıkları mahallelerde yaşayan, gittikleri kafelerde çalışan erkekler tarafından ısrarlı takip uygulandığı belirtildi. Raporda internet, sosyal medya kullanımı ve dijital araçların kullanımının giderek arttığı bu dönemde ısrarlı takibin de daha yaygın şekilde diğer şiddet türleriyle birlikte görülür hale geldiğine dikkat çekildi.
Kadın Dayanışma Vakfı Sosyal Hizmet Uzmanı Büşra Sünetci, kadınların maruz kaldıkları şiddet türlerine ilişkin değerlendirme yaparak, kadınların haklarını yetersizde olsa bildiklerini fakat nereye başvuracaklarını bilmediklerini belirtti.
‘Kolluk kuvvetleri şiddeti meşrulaştırır tavır içerisinde’
Şiddete maruz kalan kadınların sığınaklara kolay ulaşamadığını ve sığınakların sayısının yeterli olmadığı için bu hizmeti alamadığını dile getiren Büşra, özellikle fiziksel şiddet sonrasında karakola başvuru yapan kadınlara, karakoldaki polis memurlarının “kocandır yapar” gibi söylemlerde bulunduğunu aktardı. Bu söylemin şiddeti meşrulaştırdığına dikkati çeken Büşra, vakıf olarak kadınların ihtiyaç ve taleplerini gündeme getirmek için çalışmalar yürüttüklerini kaydetti.
‘Kadınlar haklarını biliyor, yöntemleri bilmiyor’
Kadınların haklarından görece haberdar olduklarını söyleyen Büşra, ancak bu haklara nasıl erişecekleri konusunda yeterli bilgiye sahip olmadıklarını aktardı. Yoğun olarak kadınların, “uzaklaştırma istiyorum, gelmesin eve istiyorum ama nasıl yapacağımı bilmiyorum” gibi söylemlerde bulunduğunu aktaran Büşra, danışma merkezi olarak yeterli bilgi ile yönlendirme yaptıklarını da sözlerine ekledi.
‘Farkındalık ve haklar konusunda bilgilendirmeler yapılıyor’
Büşra, pandemiden önce ev ve mahalle çalışmaları yaptıklarını, ilçelerdeki yerel derneklerle irtibat kurup o kanallarla birden fazla kadına ulaşmaya çalıştıklarını söyledi. Büşra, “Temel amacımız toplumsal cinsiyet, kadına yönelik şiddet, şiddet türleri ve şiddete maruz kaldığımızda neler yapabiliriz gibi temel başlıkları anlatıyorduk. Bu hem şiddet türlerinin öğrenilebilmesi için etkili olabiliyordu hem de maruz kalınan şiddet türünün fark edilebilmesi öğrenilebilmesi için iyi oluyordu” ifadelerini kullandı. Büşra, üniversiteler de ve liselerde de bilgilendirme çalışmaları yaptıklarını ifade etti.
‘Şiddet türleri bir çok yerde anlatılmalı’
Toplumun şiddete bakış açısının değiştirilebilmesi için, şiddet türleri tanımlarının çok daha fazla yerde anlatılması gerektiğinin altını çizen Büşra, bu anlamda medya kaynaklarının daha fazla kullanılması gerektiğini belirtti. Büşra, “Biri tarafından telefonumuzun şifresinin zorla alındığının bir sevgi göstergesi değil de aslında bunun hayatımıza müdahale eden bir eylem olduğunu tanımlayan, kadınları yaralamayacak ve kadınları daha da fazla mağdur ya da zorluk yaşayan ezilmiş kadın olarak tanımlamayacak düzgün içerikli figürlerin özellikle medyada daha fazla yer alması öğrenirliği arttıracağını düşünüyorum” şeklinde konuştu.
‘Kadın örgütleri bu çalışmaları artırmalı’
Türkiye’nin genelinde faaliyette bulunan kadın örgütlerinin farkındalığı artıracak çalışmalara yönelmesi gerektiğine işaret eden Büşra, “Dijital şiddet, cinsel şiddet de vardır ya da evlilik içi tecavüz gibi hala çok bilinmeyen kavramlara dikkat çekecek şekilde etkinliklere yer vermek şiddetin türlerinin bilinmesi açısından önemlidir” dedi.