25 Kasım’a doğru: Her şiddet, her hikaye kendi içinde ağırlığını taşıyor

  • 09:02 24 Kasım 2020
  • Güncel
Safiye Alağaş
 
DİYARBAKIR - Maruz bırakıldığı erkek şiddetine kadın mücadelesiyle tanıştıktan sonra başkaldırabilen Leyla Dağhan, “Kadın mücadelesi olmasaydı hala şiddete katlanıyor olabilirdim” diyor. Leyla, “Evliliği kurtuluş olarak görmeyin” diyerek kadınlara çağrıda bulunuyor. 
 
Kadınlar her dönem erkek devlet şiddetine karşı mücadele etmekten vazgeçmedi. Baskılara direnişiyle cevap olan kadınlar,  erkeği aklayan yasalara karşı bulundukları her alanda seslerini yükseltiyor. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla erkek şiddetine başkaldıran Leyla Dağhan’ın hikayesini paylaşıyoruz. 
 
Leyla 16 yaşında iken kendisinden 10 yaş büyük bir akrabasıyla evlendirilir. Aile içi şiddetten kurtulmak için bu evliliğe itiraz etmeyen Leyla, bu hatasının farkına yıllar sonra varır. Leyla, “Bir şiddet ortamından kaçarken, başka bir şiddet ortamına girdim” diye belirtir. 
 
‘Aileler sessiz kalıyordu’
 
“Evliliğin beni sorunlardan kurtaracağını düşündüm” diyen Leyla, evlendiği erkekle hiçbir iletişiminin olmadığını kaydeder. Leyla şöyle devam eder:  “Benden kaş göz işaretleriyle bir şeyler isterdi ya da bir şey alınacaksa ‘git al’ derdi. Sürekli şiddet uygulardı. 23 yıl boyunca evli kaldım ve sürekli şiddetten kaçıp ailemin evine giderdim. Her gittiğimde ailem beni tekrar gönderirdi. Akraba olduğumuz için tüm aile büyükleri araya giriyordu ve evde kalmam için baskı kuruyorlardı. Şiddet sırasında seslerimi duyunca komşular gelip beni elinden alırdı. Evli olduğum erkeğe tepki gösteriyorlardı ama ne evli olduğum erkeğin ailesi ne de benim ailem hiçbir şey yapmıyordu. Sessiz kalıyorlardı. Daha sonra ailem tepki göstermeye başlayınca da bu kez iki aile arasında tartışmalar yaşanmaya başlamıştı. Hayatım daha da berbat bir hal almaya başlamıştı.”
 
‘Çocuklarımı isteyerek doğurmadım’
 
Yaşadığı evin yemeği, temizliği, misafir ağırlama gibi işlerinden sorumlu olduğunu söyleyen Leyla, evli olduğu erkeğin ve ailesinin ona bakış açısının da böyle olduğunu dile getirir. 17 yaşında ilk çocuğunu doğuran ve sonrasında 4 çocuğu daha olan Leyla, böylesi bir yaşamın içine çocuk doğurmak istemediğini söyler. Leyla, “Boşanmak istedim ama ailem ‘Nasıl boşanırsın, asla olmaz’ diyerek her defasında beni engelliyordu. Oysaki nefes dahi alamıyordum. Polise hiç gidemedim. Akrabaydık diye bunu yapamadım. Ayrıca kimi kime şikayet edecektim. Polise gidenler bir sonuç alabiliyorlar mıydı? Ben nasıl sonuç alacaktım? Beni yine o eve gönderirlerdi” diyerek yaşadıklarını özetler.  
 
Boşanma davası açtığı için de şiddet gördü
 
Leyla, 6 yıl önce bir sabah uyandığında aynanın karşısına geçer ve “Ben kimim, daha ne kadar katlanacağım bu duruma?” diye kendisine sorar. O anda boşanmaya karar veren ve dava açan Leyla, bu arada evli olduğu erkeğin şiddetine rağmen birçok alanda atölyelere katılır, kurslara gider. 7 Haziran 2015’te yapılan genel seçimlerde HDP’nin mahallelerdeki çalışmalarında yer alan Leyla, sonrasında yaşadıklarını şu sözlerle anlatır: “Partiye gidip gelmeye başladım. Evli olduğum erkek buna da engel olmaya çalıştı. Gitmeme izin vermiyordu. O ‘gidemezsin’ diyordu ben gidiyordum ve dönünce şiddet görüyordum. Şiddete rağmen gitmekten vazgeçmedim. İçimde var olan boşluğun mücadele etmeye başlayınca kapandığını fark ettim ve o yüzden inatla gidiyordum. Süreç içinde değiştim ve dönüştüm. Bunu fark edince beni takip etmeye başladı. Nereye gittiğimi öğrenmeye çalışıyordu. Boşanma davası açtığım için ailesi beni her gördüğü yerde üzerime saldırıyordu.”
 
Kızlarının desteğiyle boşandı
 
Kızlarının da boşanması için kendisine destek verdiğini söyleyen Leyla, erkek çocuklarının ise karşı çıktığını belirtir. Leyla, çocuklarının da şiddet gördüğünü ifade ederek, “Bıçak alıp saldırıyordu, bardak tabak fırlatıyordu. Gördüğümüz şiddet artık evin içinden sokağa taşmıştı. Boşanma davam 2 yıl sürdü. Bu süre içinde neler yaşadığımı anlatmaya kelimeler yetmez. Ailem boşanma davası için şahitlik etmedi. En son kızlarımı götürmek zorunda kaldım. Kızlarım şahitlik edince boşanma gerçekleşti” sözleriyle boşanma sürecini anlatır.  
 
'Boşandıktan sonra üzerimden büyük bir yük kalktı'
 
Boşandıktan sonra “Şimdiye kadar niye durmuşum?” diye kendisine soran Leyla, şu ifadeleri kullanır: “Boşandığım için pişman değilim. Boşandıktan sonra siyasi çalışmalara daha çok katıldım. Yine kadın çalışmalarına katıldım. Her çalışmaya severek ve isteyerek katıldım. Her çalışmada yeni bir şey öğrendim. Benim gibi şiddet mağduru olan kadınları görünce onlara yol gösterdim. Gösteriyorum. Bazı kadınların hikayeleri benim hikayemden daha ağırdı. Onları dinleyince yaşadıklarımı hafife aldığım da oldu. Ama her şiddet her hikaye kendi içinde ağırlığını taşıyor. Hiçbir kadın buna katlanmak zorunda değil. Çıkış yolu var. Kurtulmak için yol var.”
 
‘Genç kadınlar evliliği kurtuluş olarak görmemeli’
 
Evliliğin bir kurtuluş yolu olarak görülmemesi gerektiği üzerinde duran Leyla son olarak şunları dile getirir: “Evlilik sorunlara çözüm getirmiyor. Aksine evliliğin kendisi ciddi bir sorun. Ben daha öncesinden mücadele eden kadınlarla, kurumlarla tanışsaydım daha erken boşanma kararı alırdım. Şiddet gören kadınlar kendilerine en yakın bir kadın kurumuna gidip yaşadıklarını anlatabilir. Yardım isteyebilir. Şiddetin önüne geçmek için elinden geleni yapsınlar. Ben ‘bu şiddeti durduracağım ve boşanacağım’ dedikten sonra her şey bana çok basit geldi. Kadın isterse başaramayacağı şey yoktur. Keşke boşanma kararını ilk şiddet uygulandığında alsaydım. Bu kadar yıpranmazdım. Ne ailelerimiz ne de evlendiğimiz erkek bizi önemsemiyor. Toplumda da kadınlar olarak değerimiz çok az ama biz kadınlar olarak tüm bunlara rağmen mücadele ederek şiddeti durdurabilir, yaşamımızı kurtarabiliriz.”
 
Diyarbakır’da yaşayan Leyla, şimdilerde Tevgera Jinên Azad (TJA) aktivisti ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Bağlar İlçe Yöneticiliği yapıyor.