‘Tecavüze uğrayan mülteci kadının sesiyiz’

  • 10:49 23 Kasım 2020
  • Güncel
ANKARA - Van Geri Gönderme Merkezi'ne götürülmesinin ardından tecavüze maruz bırakılan Z.N.’nin 26 Kasım’da görülecek duruşmasına katılım çağrısı yapan HDP Göçmen ve Mülteci Komisyonu, “Tecavüzcüyü koruyan yargı kararı çıkmaması için Z.N.’nin sesi olacağız. Her insanı, her kurumu ve bilhassa kadın ve mülteci örgütlenmelerini de Z.N. ile dayanışmaya çağırıyoruz” dedi.
 
İran’dan kaçarak Türkiye sınırına varan ancak Van otogarında polisler tarafından gözaltına alındıktan sonra Van Geri Gönderme Merkezi'ne götürülen Z.N. isimli kadın, burada polis ve askerlerin tecavüzüne maruz kalmıştı. Olayın kamuoyunda duyulmasının ardından ise Z.’yi tecavüze maruz bırakan failler tutuklanmıştı. Konuya ilişkin yazılı açıklama yayınlayan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Göçmen ve Mülteci Komisyonu Eşsözcüleri Gülsüm Ağaoğlu ile Veli Saçılık, Z.’nin 26 Kasım’da görülecek duruşmasına katılım çağrısı yaptı.
 
‘Mülteci kadının sesiyiz’
 
“Türkiye’de tecavüze uğradığı için İran'a dönmek zorunda kalan mülteci kadının sesiyiz” sözlerinin yer aldığı açıklamada, “İran’dan yola çıkıp bin bir engeli aşarak Van’a kadar gelebilen Z.N. adlı bir kadın, Van Otogarından gözaltına alındıktan sonra, Emniyet’e bağlı Geri Gönderme Merkezine getirildi. Burada birden fazla devlet güvenlik görevlisinin, birden fazla kez tecavüzüne uğradı. İran’a geri gönderilme korkusuyla bir süre sessiz kalan Z.N., 24 Temmuz 2020 günü, merkezin çevirmeni eşliğinde şikayetçi oldu. Güvenlik görevlileri tecavüz suçlamasıyla tutuklandı” ifadelerine yer verildi.
 
‘Söze dökülemez bir çürümüşlük deryasındayız’
 
 Z.'nin, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nün hemen ardından 26 Kasım’da Van Adliyesi'nde görülecek olan duruşmasının hatırlatıldığı açıklamada, Z.'nin kayıp olduğu bilgisi paylaşıldı. Açıklamada, “Avukatı Mahmut Kaçan, Z.N.’nin İran’a geri döndüğünü söylüyor. Haberi yapan gazeteci ise ‘en azından, namusuna ilişilmeyeceğinden emin olduğu için’ İran’a geri döndüğü iddiasında bulunuyor. Ne desek, neresinden tutsak elimizde kalacak bilindik bir çürümüşlük manzarası… Eğer doğruysa  Z.N., 40 yıldır kadınlara esaret yaşatan İran’ı bile daha güvenli buluyorsa, söze dökülemez bir çürümüşlük deryasındayız demek ki. 'Tecavüzcü devlet' diyen kadın çığlığı boşuna değil demek ki” sözleri kullanıldı.
 
‘Mülteciliğin en ağır yükünü kadınlar ve çocukları çekiyor’
 
Açıklamada, Z.'nin yaşadıklarının ne ilk ne de son olduğuna vurgu yapılarak şunlar kaydedildi: “Suriye savaşının sonrasında milyonların geldiği Türkiye’de kadınların başta cinsel saldırılara hedef olduğunu bilmeyen yok. Savaşın Suriye’deki yükü kadar, gidebildikleri her ülkede, özellikle geçiş köprüsü Türkiye’de, mülteciliğin en ağır yükünü de kadınlar ve çocukları çekiyor. Kadını cinsel meta yapmak için mültecilik koşullarından yararlanan erkek egemen düzen, bunu her yerde örgütlüyor. ‘Suriyeli gelinler’ diye bir statü yaratıldığını unutmayalım. Çok eşliliği muta evlilikten ‘göçmen kadınlara sahip çıkmaya’ kadar çeşitledikleri yerde başka ne olur ki? Mülteci kadınların sokaklarda çocuklarıyla dilenciliğe mahkum edildiği, bodrum katlarda, konfeksiyon atölyelerinde ucuz işçi olarak iflahlarının kesildiği de gün gibi ortada.”
 
‘Z.’nin sesi olacağız’
 
Ortadoğu halklarının savaştan kırıldığı vurgusu yapılan açıklamada, savaş mağduru mültecilerin ise hem sermayenin hem erkek egemen düzenin “savaş ganimeti” sayan iktidarların pençeleri arasında, vahşetlerin en çirkinlerini yaşadığının altı çizildi. Z.'nin bu savaş, yıkım, sömürü ve tecavüz deryasında bir damla olduğunun belirtildiği açıklamada, “O damlayı her şeye rağmen görmek, bilmek, onu savunmak, onun adına mücadeleye katılmak insanlığın görevidir. Halkların Demokratik Partisi adına, Göçmen ve Mülteciler Komisyonu olarak biz; tecavüzü duyduk, suçun işlendiği mekan ve suçluların durumu nedeniyle bu devletten şikayetçiyiz. Ve 'tecavüzcüyü koruyan yargı' kararı çıkmaması için Z.N.’nin sesi olacağız. Her insanı, her kurumu ve bilhassa kadın ve mülteci örgütlenmelerini de Z.N. İle dayanışmaya çağırıyoruz” diyerek davanın sahiplenilmesi çağrısında bulunuldu.