
Bir Cumartesi hikayesi: 26 yıldır gelmeyen adalet
- 13:11 5 Eylül 2020
- Güncel
İSTANBUL - Cumartesi Anneleri eylemlerinin 806’ıncı haftasında 12 Eylül 1994 tarihinde gözaltında kaybedildiğine ilişkin tanıkların beyanlarına ve AİHM’in mahkumiyet kararına rağmen akıbeti ortaya çıkarılmayan Kenan Bilgin için seslendi:“Nefesimiz yettiğince mücadele etmeye devam edeceğiz.”
Cumartesi Anneleri, eylemlerinin 806’ıncı haftasını pandemi nedeniyle sosyal medya hesapları üzerinden canlı bağlantıyla gerçekleştirdi. Bu haftaki açıklamada 12 Eylül 1994 tarihinde gözaltında kaybedilen Kenan Bilgin'in akıbetini sorarak adalet taleplerini yineledi.
‘Dosya sumen altı edilmiştir’
Eylemde ilk olarak söz alan Kenan Bilgin’in kardeşi İrfan Bilgin, ağabeyinin gözaltına alındıktan sonra hakkında hiçbir bilgi alamadıklarını belirterek, dava sürecine ilişkin, “ Maalesef bu dosyanın kapısı açılmadan sumen altı edilmiştir. Ve yıllar sonra bize gönderilen dosyanın zamanaşımına uğrayarak kapatıldığı belirtildi. Yargıçtan bize gelen yazıda ‘Kenan Bilgin’e dair herhangi bir bilgiye ulaşılmamıştır, bu yüzden soruşturmaya gerek duyulmamıştır’ denildi. Ama biz şunu iyi biliyoruz ki, dosyada her türlü bilgi mevcuttur. Ve bu dosyaya istinaden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Türkiye’yi mahkum etmiştir” bilgisini paylaştı.
‘Annesi Fincan’a sözümüz var’
“Biz kayıp yakınları olarak nefesimizin sonuna kadar katledilenlerimiz için devletten hesap sormaya devam edeceğiz” diyen İrfan, “Dosyamız onların ‘kapandı’ demesiyle kapanmayacaktır. Kapatılması için katillerin yargı önüne çıkarılıp cezalandırılması gerekir. Çünkü Kenan Bilgin’in annesi Fincan Bilgin’e sözümüz var. Ömrü Kenan’ı beklemekle geçti. Gözü açık gitti. İşte biz bu annelerin bize yüklediği sorumluluğu taşıyoruz. Nefesimiz yettiği müddetçe de bu sorumluluğu taşımaya ve mücadele etmeye devam edeceğiz” dedi.
‘Ben tanığım, lütfen herkes duysun ve dinlesin!’
Ardından konuşan Kenan Bilgin’le birlikte Ankara Emniyeti Terörle Mücadele Merkezinde gözaltında olan 11 tanıktan Cavit Naci Tarhan, “Kenan Bilgin’in tüm süreçlerine tanık olmuş biriyim. Onun katledildiğini, yok edildiğini dile getirmek insani görevim gereğidir. Bunun için bir kez daha söylüyorum; ben tanığım, lütfen herkes duysun ve dinlesin!” diye seslendi.
Aile avukatı davaya ilişkin bilgi verdi
Aile avukatı Kamil Tekin Sürek, Kenan Bilgin davasına ilişkin bilgi verdi. Kenan’ın gözaltına alındığı ve Ankara Emniyeti’nde işkence gördüğüne dair çok sayıda tanık olduğunu belirten Kamil, “ Bu tanık beyanlarını savcılık ciddiye almadı. Biz de bu nedenle AİHM’e başvurduk. AİHM tanık Burak Demir’i Avrupa’da dinledi. Ankara Emniyet’inde işkence yapılan hücreleri gezdi. Hükümetten doğru 4 tanık dinlendi. Hükümetten tanıklar konuşmalarında çok sayıda açık verdiler. Bizlerin ve hükümetten doğru dinlenen beyanlar sonucunda Kenan’ın kaybedildiği ihtimalinin olduğunu ve hükümetin yeterince araştırma yapmadığına dair kanaat getirilmesini sağladı. Türkiye aleyhine karar verildi. Ancak buna rağmen Türkiye hala Kenan’ı kaybettiğini kabul etmiyor. Ama bizim de mücadelemiz sürüyor.
‘Kenan Bilgin yoktu’
Eylemin bu haftaki basın açıklamasını Cumartesi İnsanlarından Rezzan Karaman okudu. Rezzan, Kenan Bilgin'in gözaltında kaybedilişini şu sözlerle aktardı: "35 yaşındaki Kenan Bilgin, 12 Eylül 1994 tarihinde Ankara Dikmen'deki bir otobüs durağından gözaltına alınarak Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’ne götürüldü. Aynı operasyon kapsamında gözaltına alınan 10 kişi ile birlikte burada işkenceyle sorgulandı. Gözaltı sonrasında bu kişiler mahkemeye çıkarıldığında aralarında Kenan Bilgin yoktu."
‘Tanıklar Kenan Bilgin’i gördüklerini kamuoyuna açıkladı’
Tanıkların Kenan Bilgin'i Ankara Terörle Mücadele Şubesinde gördüklerini söylediğini aktaran Rezzan, "Aynı dönem Ankara Emniyet Müdürlüğünde gözaltında tutulan Avukat Murat Demir’de Kenan Bilgin’i emniyette gördüğünü kamuoyuna açıkladı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuran Bilgin Ailesi, Kenan’ın bulunmasını istedi. Kenan’ı bulmak, faillere ulaşmak için girişimlerde bulunan Ankara Cumhuriyet Savcısı Selahattin Kemaloğlu’nun görevini yapması engellendi ve Ankara’dan sürüldü. Dosyayı devralan savcı Özden Tönük, Kenan Bilgin'e işkence yapan polisleri teşhis edebileceklerini söyleyen tanıkların ifadelerinin, ‘Polisi ve devleti küçük düşürmeye yönelik gerçek dışı iddialar olduğunu’ içeren 3 sayfalık bir rapor yazarak dosyayı kapattı" dedi.
‘Türkiye oy birliği ile mahkum edildi’
İç hukukta sonuç alınamayınca davanın AİHM'e taşındığını söyleyen Rezzan, “AİHM yargıçları Ankara’ya gelerek araştırma ve incelemelerde bulundu. Tanıkları, savcıları, polis yetkililerini sorguladı. Kenan Bilgin’in tutulduğu gözaltı merkezine giderek tanık beyanlarının mekânsal uyumunu kontrol etti. Mahkeme, Kenan Bilgin’in 12 Eylül 1994 tarihinde güvenlik güçlerince gözaltına alındığını; kendisinin 3 Ekim 1994 tarihine kadar güvenlik güçlerinin elinde bulunduğunu; ancak bu konuda hiçbir kaydın tutulmadığını tespit ederek, Türkiye’yi oybirliği ile mahkûm etti” ifadelerini kullandı.
‘Galatasay’dan vazgeçmeyeceğiz’
Rezzan, AİHM kararları Türkiye açısından bağlayıcı olduğunu hatırlatarak, kararlara uyulmamasının hukukun üstünlüğü ilkesinin ağır biçimde ihlal edilmesi anlamına geldiğini vurguladı. Rezzan yetkililere, “Türkiye’nin AİHM kararlarına uymaması hukukun üstünlüğü ilkesinin ağır biçimde ihlal edilmesi demektir. Bu ihlale bir son verilmeli. Kenan Bilgin’in gözaltında işkenceyle öldürülmesi ve bedeninin kaybedilmesi ile ilgili etin bir soruşturma ve kovuşturma yürütülmesini sağlama görevinizi yerine getirin” diye seslendi.
Rezzan son olarak, 107 haftadır kendilerine yasaklanan kayıpları arama mekanı olan Galatasaray Meydanı’ndan vazgeçmeyeceklerini yineledi.