Asrın Hukuk Bürosu: İmralı’daki hukuksuzluk kara delik haline gelmekte

  • 12:31 4 Eylül 2020
  • Güncel
İSTANBUL - Asrın Hukuk Bürosu, AİHM Başkanı Robert Spano’nun Türkiye ziyareti hakkında yaptığı açıklamada, “İmralı’daki hukuksuzluk Avrupa Hukuk Sistemi için kara delik haline gelmektedir” denildi.
 
Asrın Hukuk Bürosu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Başkanı Robert Spano’nun Türkiye ziyaretine ilişkin yazılı açıklama yaptı.
 
'İmralı’da hukukun hiçbir ölçütü önemsenmiyor'
 
Yapılan ziyaret vesilesiyle gerek Robert Spano’yu gerek ise kamuoyunu birkaç temel konu hakkında bilgilendirmek istediklerinin belirtildiği açıklamada, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın AİHM sunumlarında ayrıntılı olarak işlediği “İmralı Tecrit Sistemi”nin Türkiye ceza hukuk ve siyaset sistemi açısından belirleyici olduğu belirtildi. Birçok temel konunun önce İmralı Ada Cezaevi’nde hukuka aykırı bir şekilde fiilen uygulandığına ardından ise kademeli olarak tüm Türkiye’ye yayıldığına dikkat çekilen açıklamada, “Hukuksuzluk ve keyfiyetin esas olduğu İmralı Cezaevi’nde birçok uygulama ile ilgili ne ulusal ne de uluslararası hukukun hiçbir ölçütü önemsenmemektedir” denildi.
 
‘Uluslararası kurumlar tarafından görmezden gelindi'
 
İmralı Ada Cezaevi’nin Proto-Guantanamo tarzında hukukun ve temel insan hakları ilkelerinin geçerli olmadığı özel bir statüde kurulduğunun belirtildiği açıklamada, “Sayın Abdullah Öcalan için bir yargılama alanı olarak da kullanılan İmralı Adası’ndaki yargılama, 4 ay gibi kısa bir sürede idam cezası verilmesi için formalite şeklinde yürütülmüştür. AİHM, bu formalite yargılama hakkında adil yargılama hakkının ihlal edildiği kararı vermiştir. Ancak Türkiye bu kararı uygulamamış, Sayın Abdullah Öcalan’ı yeniden yargılamamıştır. AİHM’in dönemin Türkiyeli hukukçularının önerisi ile Türk Yargısı dosya üzerinden yine formalite olarak bir hüküm kurarak dosyayı kapatmıştır. Başta AİHM olmak üzere uluslararası hukuk kurumları tarafından bu durum görmezden gelinerek üstü kapatılmıştır” ifadeleri kullanıldı.
 
‘Ayrımcılığa zemin sunmuştur’
 
AİHM’in idam ile ilgili verdiği karar ile ömür boyu çürüterek öldürme niteliği olan ağırlaştırılmış müebbet cezasına dönüştürüldüğünün hatırlatıldığı açıklamada, şunlar belirtildi: “2014 yılında AİHM, ölünceye kadar cezaevinde kalma şeklindeki ağırlaştırılmış müebbet infaz rejiminin işkence yasağının ihlali olduğuna karar vermiştir. Bu karar üzerinden 6 yılı aşkın bir süre geçmiş bulunmasına rağmen kararın uygulanması yönünde Ceza İnfaz Kanununda bir değişikliğe gidilmiş değildir. AİHM’in ve Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin bu kararının uygulanması konusunda pasif tavrı Türkiye’de İnfaz Rejiminde, Siyasi Tutsaklar aleyhine durumu daha da ağırlaştıran ayrımcı yaklaşımlara zemin sunmuştur. Pandemi koşullarında bile düşüncelerinden dolayı mahkum olan insanlar cezaevinde tutulmaya devam ediyorken topluma karşı suç işlemiş ağır ceza alan kişiler ise serbest bırakılmışlardır.”
 
‘Başvuru halen AİHM tarafından neticelendirilmedi’
 
Açıklamada, Abdullah Öcalan’ın adil yargılanma hakkının ihlal edilerek işkence sistemi olan ağırlaştırılmış infaz rejimi altında tutulmasına CPT’nin “ceza içinde ceza” olarak nitelendirdiği mutlak tecrit uygulanmasının geliştirildiğini ve uygulandığına dikkat çekildi. Açıklamada, “Sayın Abdullah Öcalan 2011 yılından sonra sekiz yıla yakın bir süre avukatları ile görüştürülmemiş; avukatları ile görüşmesi ancak 2019 yılında binlerce insanın açlık grevine girip ölümlerin yaşanmasından sonra sadece birkaç görüşme için mümkün olabilmiştir. İmralı’da ağırlaştırılarak sürdürülen tecrit koşullarına karşı avukatlar olarak 2011 yılında yaptığımız hukuki başvuru halen AİHM tarafından neticelendirilmiş değildir” denildi.
 
‘Kara delik haline gelmektedir’
 
Açıklamanın devamında şunlar belirtildi: “ Başka birçok husus ile de izah edilebilecek bu uygulamalar Sayın Abdullah Öcalan şahsında bir kişiye veya cezaevine dönük olarak değil, Sayın Öcalan’ın temsil ettiği siyasal ve toplumsal değerlere dönük bir sistem halinde geliştirilmektedir. Maalesef Türkiye bu konuda uygulamalarını sürdürecek uluslararası hukuk ve siyaset bağlamında boşluklar aramaktadır. Türkiye’nin bu uygulamaları sözleşmelerle bağlı olduğu Avrupa İnsan Hakları Hukuk Sistemi’ni de sorumlu kılmaktadır. İmralı her geçen gün; hukuksuzluk ve keyfiyet ile Evrensel İnsan Hakları Hukuku açısından ‘kara delik’ olarak Guantanamo gibi Avrupa Hukuk Sistemi için kara delik haline gelmektedir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve AİHM tam da bunu denetlemek ve engellemek için mücadele sonucu kurulmuştur.
 
Bu açıdan Sayın Başkanın bu ziyareti Türkiye’de yaşanan başka diğer ihlaller ile birlikte İmralı Tecrit Sistemi'nin yüz yüze eleştirel bir tutumun da Türkiye Devleti’nin insan haklarına aykırı uygulamaları konusunda daha da cesaretlendireceğini hatırlatmak isteriz.”