MEBYA-DER: Ailelere manevi işkence uygulanıyor
- 13:45 31 Ağustos 2020
- Güncel
DİYARBAKIR - Cenazelerin verilmemesi ve kimliği belirlenmesine rağmen cenazelerin kimsesizler mezarlığına defnedilmesine ilişkin açıklama yapan MEBYA-DER, özel savaş politikalarının bir parçası olarak ailelere cenazeler üzerinden manevi işkence yapıldığına dikkat çekti.
Mezopotamya Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma Dayanışma ve Kültür Derneği (MEBYA-DER), HPG’lilerin mezarlarına yapılan saldırı, DNA testlerinin uyuşmasına rağmen morglarda bekletilen ve ATK raporuna rağmen ailelerine verilmeyen cenazelerin kimsesizler mezarlığına gömülmesine ilişkin basın açıklaması düzenledi. Dernek binasında yapılan açıklamaya MEBYA-DER yöneticileri ve yaşamını yitiren HPG’lilerin aileleri katıldı. Basın metnini MEBYA-DER Eşbaşkanı Yüksel Almas okudu.
‘En büyük kaybeden toplum oluyor’
Ülkede kırk yılı aşkın süredir yoğun bir savaş yaşandığının altını çizen Yüksel, yaşanan her savaşta en büyük kaybedenin toplum olduğunu vurguladı. Yüksel, “Gerek çatışmaların yoğunlaştığı dönemde gerekse görece çatışmaların azaldığı dönemlerde ülkemiz sık sık insan hak ihlalleriyle gündeme gelmektedir. Dernek olarak bir yılı aşkındır faaliyet yürütüyoruz. Şimdiye kadar yakınlarını kaybeden aileler tarafından onlarca hak ihlalinin yaşandığını gösteren başvurular aldık” şeklinde konuştu.
Ailelerle birlikte savcılığa başvurduklarını, ailelerin cenazeleri teşhis etmesine rağmen kan örneği istendiğini kaydeden Yüksel, DNA sürecinin aylar sürdüğünü, bazı DNA’ların 'kan uyuşmadı' denilerek ailelerden kan alındığını ifade eden Yüksel, “Bazı ailelerin DNA sonucu çıkmasına rağmen insanlık dışı muameleler yaparak ‘savcı tatilde’ diyerek aileye bir ay sonra savcı tatilden döndüğünde ancak cenazenizi alabilirsiniz cevabı veriliyor” diye ifade etti.
‘Ailelere işkence uygulanıyor’
Aileler üzerinde adeta özel savaş politikalarının yürütüldüğünü dile getiren Yüksel, bu politikaların bir parçası olarak ailelere cenazeler üzerinden manevi işkence uygulandığını vurguladı. Yüksel, “Kimi zaman DNA eşleşmesi ve teşhis yapıldıktan sonra kolluk kuvvetleri aileler üzerinden baskı kurup ‘hemen cenazenizi alıp gideceksiniz’ diyor. Aile üzerinde baskı kurup cenazelerin binek araçlarıyla götürülmesi dayatılıyor. Geçen aylarda bir aile Erzurum’dan Van’a kadar yazın ortasında cenazeyi binek aracın arkasında götürmek zorunda bırakıldı. Morglarda bekletilen cenazeler çürümüş durumda. Aileler cenazeleriyle tehdit ediliyor ve cenazelere katılım olduğu takdirde vermeyeceklerini söylüyorlar. Cenazenin yıkanmasına bile izin verilmiyor. Bir taraftan yas tutma hakkı engelleniyor, cenazelere olmadık muameleler yapılıyor, toplumun kutsalı olan mezarlıklar tahrip ediliyor. İlgili kurumları da bu insanlık dışı uygulamalardan vazgeçmeye çağırıyoruz” sözlerine yer verdi.
‘Tecrit son bulsun’
Ardından söz alan MEBYA-DER Eşbaşkanı Şeyhmus Karadağ, hükümetin Kürtleri katlettiğini ve cenazelere işkence yaptığını söyleyerek, “Kayıp yakınlarını, yaşamını yitiren kişilerin yakınları, cenazeleri morgda bekletilen ailelerin bize ulaşmasını istiyoruz. Ayrıca Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin tüm Kürt halkı üzerinde olduğunu biliyoruz, tecridin bir an önce son bulması çağrısında bulunuyoruz” dedi.