Diyarbakır’da yılın başından bu yana 7 kadın katledildi, 9 şüpheli ölüm yaşandı
- 14:45 21 Ağustos 2020
- Güncel
DİYARBAKIR - HDP Milletvekili Semra Güzel, artan erkek şiddeti ve kadın katliamlarına ilişkin kadın örgütlerinin de katkılarıyla 7 aylık rapor hazırladı. Semra, Diyarbakır’da 7 kadının katledildiğini, 9'unun da şüpheli şekilde yaşamını yitirdiğini açıklarken, şiddete karşı çözüm önerilerini sundu.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel, 2020'nin ilk 7 ayında kadınlara yönelik gerçekleşen hak ihlalleri, gözaltı ve tutuklamalara ilişkin hazırladığı raporu partisinin Diyarbakır İl binasında açıkladı. Diyarbakır’da kadın katliamı ve şiddetinin giderek arttığını ve yetkililerin bunun için herhangi bir çözüm geliştirmediğine dikkat çekti.
İlk 7 ayda 155 kadın katledildi
Kadına yönelik erkek şiddetinin ve kadın mücadelesine yönelik saldırıların her geçen gün arttığına dikkat çeken Semra, buna yönelik çözüm önerilerinin de gelişmediğini kaydetti. Semra, 2019 yılı içerisinde en az 474 kadının erkek şiddeti ile katledildiğini ve bu rakamın son 10 yıldaki kadın katliamları içerisindeki en yüksek rakam olduğuna vurgu yaptı. Semra, 2020 yılının ilk 7 ayında en az 155 kadının erkekler tarafından katledildiğini ve 85 kadının da şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdiğini ifade etti. Semra pandemi nedeniyle serbest bırakılan adli tutuklulara değinerek, “Şiddet mağduru kadınlara tahliye olan kişilerin tahliyesine dair bilgi verilmedi ve bu kişilerin bazıları cezaevinden çıkar çıkmaz kadınların kapısına dayandı. Bakanlık bu konuda serbest kalanların takibini yapmadığı ve bunu kamuoyu ile paylaşmadığı için kaç kadının bu şiddete maruz kaldığı ve şu an kaç kadınının hayati riskleri olduğu bilinmemektedir. Fakat bilinen bir şey var ki kadınların hayatı tehlikede” dedi.
‘Etkili önlemler uygulanmıyor’
Semra, etkili önlemlerin uygulanmamasıyla beraber Diyarbakır’da kadın çalışmaları yürüten ve kadın özgürlük mücadelesi veren kadın aktivistlerin ve kurumların hedef haline getirildiğini belirtti. Semra, bu kadınların gözaltı ve tutuklamalarla kriminalize edilerek kadın mücadelesine ket vurulmak istendiğini söyledi. Semra, “Uygulanan kayyum politikası ile eşit temsiliyet ve eşbaşkanlık hedef haline getirilmiş, kadınların etkin olduğu bir yerel yönetim modelinin önüne engeller konularak kadının iradesinin, emeğinin, toplumsal yaşamda varlığının silinmesi politikaları yürürlüğe konulmuştur” şeklinde konuştu.
‘2020’de 5 kadın gözaltında işkenceye maruz kaldı’
Semra, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Diyarbakır Temsilciliği’ne 2020 yılı içerisinde toplamda 21 kadının bu gözaltılarda karşılaştığı muamelelere dair başvuruda bulunduğunu ve başvurucu kadınlardan 5’inin işkence gördüğünü beyan ettiklerini ifade etti.
Raporun devamında ise Semra, şunları kaydetti:
“26 Haziran tarihinde evine yapılan bir baskınla gözaltına alınan eski Van Edremit Belediye Eşbaşkanı Rojbin Çetin’e işkence yapıldığı bütün basın ve yayın organlarına yansımıştır. Köpeklerle yapılan baskında Rojbin Çetin hem kaba dayağa hem köpeklerin saldırısına maruz kalmış görüntülerle bu işkence ispatlanmıştır. Fakat yapanlar ve emri verenlere herhangi bir yaptırım uygulanmamış, 11 günlük gözaltını ardından 7 Temmuz tarihinde Rojbin Çetin tutuklanmıştır.
Diyarbakır Kadın Kapalı Cezaevinde de her geçen gün hak ihlalleri artmaktadır. Çoğunluğunu kadın hakları aktivistlerinin oluşturduğu Diyarbakır Kadın Kapalı Cezaevinde MED TUHAD-FED, ÖHD ve TUAY-DER yöneticilerinin 14 tutuklu ve hükümlü ile yaptıkları görüşmeler sonucu aktardıkları bilgilere göre cezaevi revirinde görev yapan doktorun tutuklu kadınlara yanlış ilaçlar yazdığı ifade edilmekte, verilen yemekler protein ve vitamin açısından oldukça düşük olduğu için kadın tutsakların kilo kaybı yaşadığı belirtilmektedir.
Diyarbakır’da 7 kadın katledildi
Diyarbakır’da son altı ayda 7 kadın katledildi ve 9 kadın şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi. Bununla beraber kadınların görünmez emeği pandemi sürecinde daha da derinleşmeye ve kadın yoksulluğu artmaya başladı. Kadınlar için istihdam alanlarının oldukça az olduğu Diyarbakır’da kuaförlük, kafe gibi hizmet sektörlerinin durması ile beraber bu sektörde çalışan kadınların neredeyse tamamına yakını işsiz kaldı. Rosa Kadın Derneği’nin pandemi sürecinde ev içi emekçileri ile yaptığı anket çalışması bu işsizliğin bir boyutunu ortaya koymaktadır. 76 ev içi emekçisi ile görüşen Rosa Kadın Derneği’nin edindiği sonuçlara göre herhangi bir yere bağlı kalmadan referans usulü çalışan bu ev içi emekçi kadınların hepsi sigortasız olarak çalışmaktadır. Pandemi sürecinin başlaması ile beraber hiçbiri iş bulamadığını aktarmıştır. Katılımcılar, salgın ile birlikte kimsenin işe çağırmadığını dolayısıyla evde geçirdikleri süre içinde yaşadıkları en temel sorunları, yüzde 96’lık bir oranla ekonomik sorunlar nedeniyle yaşadıkları geçim sıkıntısı; yüzde 39’u çocuğunun eğitim sürecinin aksadığını; yüzde 11’i ise ev içi şiddetin arttığını belirtmiştir.
Birçok kadın kurumundan destek alındı
Bu rapor hazırlanırken kentteki birçok hak ve kadın odaklı kurumun görüş, önerileri ve çalışmaları dikkate alınarak hazırlanmıştır. Bu kurumlar, Tevgera Jinen Azad, Rosa Kadın Derneği, Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Danışma ve Uygulama Merkezi, KESK Kadın Meclisi, Diyarbakır İHD, TİHV’dir. Hepsine ayrıca teşekkür ediyor, raporu Diyarbakır’da yaşamını erkek şiddeti yüzünden kaybeden kadınlara atfediyoruz.”
Semra raporun devamında ise şiddetin önüne geçebilmek için çözüm önerilerini şöyle sıraladı:
“* Kadın derneklerine ve kadın aktivistlere yönelik gözaltı, tutuklama ve her türlü baskı girişimlerine son verilmeli, anti-demokratik uygulamalara son verilmelidir.
* Kayyumların kapattığı kadın derneklerinin ve kadın kurumlarının kadına yönelik şiddeti arttırdığı ve kadınların başvurabileceği, toplumsal yaşama katılabileceği mekanların kalmadığı göz önüne alınarak bu politikalara derhal son verilmelidir.
* Eşbaşkanlık sisteminin kadınların yaşamın içerisinde eşit temsiliyetinin inşa edilmesi ve varlıklarının emeklerinin ve iradelerinin görünür kılınmasının temel politikalarından biri olduğu kabul edilmeli ve yasal olarak tanınmalıdır.
* Diyarbakır Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nun şartları iyileştirilmeli, insani şartların sağlanması gerekmeli ve hasta tutsaklar tutuksuz yargılanmalıdır.
* Tartışmaya açılan İstanbul Sözleşmesi ve 6284 No’lu Yasa amasız-fakatsız uygulanmalı, yaşamın her alanında toplumsal cinsiyet eşitliği için etkin politikalar uygulanmalıdır.
* Kolluk güçlerinin şiddet başvuru yapan kadınları eve geri gönderme ve uzlaştırma politikasından bir an önce vazgeçmesi, kadınların can güvenliği için İstanbul Sözleşmesi ve 6284’ün öngördüğü şekilde korumaya alınması gerekmektedir.
* Sığınak ve acil barınma ihtiyacının karşılanacağı mekanlar ve kapasiteleri arttırılmalı, gerekli durumlarda kamu binaları devreye sokulmalıdır.”