‘Uzman çavuşun tutuklanması yetmez en üst sınırda ceza verilmeli’

  • 09:39 20 Ağustos 2020
  • Güncel
DİYARBAKIR/BATMAN - İpek E.’yi tecavüze maruz bırakan uzman çavuş Musa Orhan’ın tutuklanmasının yeterli olmadığını kaydeden TJA’lılar, davanın takipçisi olacaklarını belirterek, failin en üst cezayı alması için ellerinden geleni yapacaklarını kaydetti.
 
Ülkede ve bölgede yürütülen cezasızlık politikaları sonucunda kadın katliamları, kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüz ve çocuk istismarı giderek artıyor. Özelde bölgede yürütülen devlet politikalarının sonucu olarak, kadınlar polis ve askerler tarafından tecavüze maruz bırakılıyor. Batman’da uzman çavuş Musa Orhan’ın tecavüz ettiği  İpek E.’nin, tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirmesinin ardından, başta kadınlar olmak üzere toplumun birçok kesimi sokaklara çıkarak tepkilerini dile getirdi.
 
Sosyal medyada büyüyen kamuoyu tepkisi üzerine Siirt Savcılığı, Musa Orhan için yakalama kararı çıkardı. Yakalama kararının ardından Musa Orhan tutuklanarak cezaevine gönderildi.
 
Tevgera Jinên Azad (TJA) aktivistleri iktidarın tecavüz faillerini  aklamaya çalıştığını ifade ederek, kadınların her yerden bu kirli politikalara karşı ses çıkarması gerektiğini kaydetti. 
 
‘Kürdistan’a bir tecavüz söz konusudur’
 
Bölgede kadına yönelik politikaların yeni olmadığına vurgu yapan TJA aktivisti Beritan Önen, yürütülen bu politikaların yüz yıllardır var olduğuna işaret etti. Kadın mücadelesinin doruğa çıktığı bir süreçte kadının bu kadar hedef alınmasının tesadüf değil, bir devlet politikası olduğunu kaydeden Beritan, “Kadının öncülük ettiği toplumların ne kadar yükselişte olduğunu görüyoruz. Bunun en iyi örneği kadın öncülüğünde gerçekleşen Rojava Devrimidir.  Bugün Kürdistan’da tüm mücadeleyi sırtlayan, öncülük eden, örgütleyen, toplumsallaştıran kadındır. Kadın bedeni üzerinden Kürdistan’a bir tecavüz söz konusudur. Son süreçte sadece Batman üzerinden değil, Gülistan Doku’nun kaybedildiği Dersim’de de fail asker veya polisti. Özellikle direniş tarihinin olduğu şehirlerin baskı altında olduğunu görebiliyoruz. Kadına yönelik hiçbir saldırının birbirinden bağımsız ele alınmaması gerektiğini düşünüyoruz. Kürdistan’daki genç kadınların hedef haline getirilmesi de asimilasyon politikalarının bir göstergesidir. Mücadeleyle arasına mesafe konmak istenmesidir” sözlerine yer verdi.
 
‘Saldırılar özel savaş politikasının bir sonucudur’
 
“Kadın özgürleşmeden toplum özgürleşemez” sözlerine dikkat çeken Beritan, “Batman şahsında Kürdistan’ın tamamına, yürütülen savaş politikaları sonucunda askerler, polisler, korucular ve bekçiler yerleştiriliyor. Güvenlik adı altında bu tür politikalar yürütülüyor. İpek’in bulunduğu köyde çok sayıda uzman çavuş ve korucu bulunuyor. İpek bir ilk değildi ama son olması için de elimizden gelen her şeyi yapacağız. Bizler İpek’in cenaze törenine katılmak için Batman’a gittik ancak sırf katılımımızı engellemek  için cenazeyi saatlerce beklettiler ve katılmamıza engel oldular. Bu politika, Kürdistan halkı ile mücadeleyi birbirinden koparmaya çalışma politikasıdır. Bizler failin en üst sınırdan ceza alması için elimizden geleni yapacağız. Biz TJA’lı kadınlar olarak, her zaman kadınların yanındayız. Kadınlar bunun karşısında mücadeleyi yükseltmeli, kadın bilincini artırmalıdır. Kadınlara yönelik saldırılar özel savaş politikasının bir sonucudur. Biz kadınlar olarak İstanbul Sözleşmesi’ne daha fazla sahip çıkmalıyız. Kadınların yalnız olmadığını bir kez daha dile getiriyoruz” diye ifade etti.  
 
‘Devlet Kürt kadınlarına yönelik özel bir politika yürütüyor’
 
TJA aktivisti Tekoşin Tekin ise hemen her gün kadına yönelik şiddet, katliam veya tecavüz haberiyle uyandıklarının altını çizerek,“Bilindiği gibi Türkiye’de kadınlara yönelik erkek şiddeti, kadın katliamları, taciz ve tecavüz vakalarında iyi hal ve tahrik indirimi uygulanarak bu duruma sebebiyet veriliyor. Erkeklerin cezalandırılmaması, kadına yönelik şiddeti destekledikleri ve politik bir tutum sergilediklerini gösteriyor. Bölgede ise son zamanlarda özel savaş politikası yürütülmek istenmekte. Devletin polis ve askeri, genç Kürt kadınlarına yönelik özel bir politika yürütüyor. Cezasızlık politikalarına güvenilerek Kürt kadınlarına yönelik yürütülen insanlık dışı yaklaşımlar, özel savaş politikasının bir parçasıdır. Bugün Batman’da, 18 yaşındaki genç kadını günlerce tecavüze maruz bırakıp ölümüne sebebiyet veren uzman çavuş Musa Orhan'ın ‘Bana birşey olmaz" sözü bunu net bir şekilde gösteriyor” sözleriyle cezasızlık politikalarına vurgu yaptı.
 
‘Mücadelemize devam edeceğiz’
 
Kamuoyu tepkisinin ardından tutuklanan failin, tutuklanmasının kadın mücadelesi ve direnişi sayesinde gerçekleştiğini dile getiren Tekoşin, bunun için günlerdir mücadele  ettiklerini ifade etti. Tekoşin, tutuklanmanın yeterli olmadığını söyleyerek, “Evet bugün tutuklanmış olabilir ama bu biz kadınlar için asla yeterli olmayacaktır. Musa Orhan gibi benzer durumlar da çok fazla. Bu suçluların en ağır cezayı almaları için asla bu gibi davaların peşini bırakmayacağız ve takipçisi olacağız. Böylesi politik uygulamalar, kadınlara yapılan saldırıları destekler nitelikte olduğundan kaynaklı, biz Kürt kadınları her yerde, her zaman ve her alanda mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz. Kürt kadınları olarak yaşanan kadın katliamlarına, yaşanan taciz ve tecavüzlere karşı sessiz kalmayıp suçluların gereken cezayı alması için mücadelemize devam edeceğiz. Kürt kadınına dönük saldırılar sonucunda, kadını hiçleştirme ve bitirmeye dönük bir politika izleniyor. Asıl amaç Kürt kadınının verdiği mücadeleyi bitirmeye dönüktür” şeklinde konuştu.
 
‘Peşini bırakmayacağız’
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Batman il Eşbaşkanı ve TJA aktivisti Fatma Ablay da, ilk günden bu yana aileyle görüştüklerini ve konunun takipçisi olduklarını kaydederek, bu olayların tesadüf olmadığını belirtti. Uzman çavuş Musa Orhan’ın “Bana bir şey olmaz” sözlerinin hafife alınacak sözler olmadığını söyleyen Fatma, “Bu nereden güç aldığının, neye güvenerek bunu söylediğinin bir kanıtıdır. Bu ‘benim arkamda devlet var’ itirafıdır. Bunu böyle görmek gerekiyor. Biz bu tecavüz olaylarının özel savaş politikalarının parçası olduğunu biliyoruz. Biz hem buradan doğru hem de bir bütünen kadınlar olarak bu davanın takipçisi olacağız. Musa Orhan’ın en ağır cezayı alması için elimizden geleni yapacağız. Asla peşini bırakmayacağız. Bu zihniyeti bu topraklardan def edeceğiz ve Kürt kadınlarının iradesini göstereceğiz” ifadelerini kullandı.
 
‘Ellerini çeksinler üzerimizden’
 
Yurttaşlardan Ayten Yıldırım ise, Batman’da yaşanan bu olayın bir kadın olarak kendisini çok etkilediğini ifade ederek, kadınların bir olması gerektiğini belirtti. Ayten, “Bizler böyle şeylerin yaşanmasını istemiyoruz. Bu kızın yaşadıkları Kürt kadınlarının başına gelenleri gösteriyor. Allah bilir daha kaç tane böyle olay vardır ama biz duymuyoruz, bilmiyoruz. Gerçekten buna bir ‘dur’ demek gerekiyor. Benim artık vicdanım kabul etmiyor. Sessiz kalanların vicdanı nasıl kabul ediyor bilmiyorum. Ellerini çeksinler üzerimizden. Bize faydaları dokunmamış, zararları dokunduğu kadar.Öldürdüklerini öldürüyorlar, öldürmediklerine de tecavüz ediyorlar. Bize göz dağı vermeye çalışıyorlar. Yeter artık” diye konuştu.