Leyla Güven: Emek ve siyasal mücadele birleşmeli

  • 14:00 18 Ağustos 2020
  • Güncel
İSTANBUL - DTK ve DBP’nin İstanbul’daki ziyaretleri kapsamında DİSK ve Agos yönetimiyle bir araya gelindi. DİSK'te konuşan DTK Eşbaşkanı Leyla Güven, AKP iktidarının baskısına karşı ve sistemin demokratikleşmesi için emek ile siyasal mücadelenin birleşmesi gerektiğine işaret etti. 
 
Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) başlattığı “Demokratik Mücadele Programı”na destek sunmak için Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır’ın İstanbul’daki temasları sürüyor. Heyet ilk olarak Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nu (DİSK) Genel Merkezi’ni ziyaret etti. Gerçekleşen ziyarette heyete Halkların Demokratik Kongresi Eş Sözcüsü İdil Uğurlu, HDK İstanbul Eş Sözcüsü Gurbet Aydoğan, HDP İstanbul İl Eşbaşkanı Erdal Avcı da eşlik etti. Gelen heyeti DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu ve Genel Başkan Yardımcısı Remzi Çalışkan karşıladı.
 
Ziyarette ilk olarak söz alan HDP İstanbul İl Eşbaşkanı Erdal Avcı, Türkiye’deki siyasal ve toplumsal mücadelenin geldiği noktayı değerlendirmek amacıyla sendikalar, sivil toplum örgütleri ve siyasi partilerle görüş alışverişi temelinde ziyaretler yaptıklarını ifade etti.
 
‘DTK umut vaat ediyor’
 
Ardından söz alan HDK Eş Sözcüsü İdil Uğurlu, DTK’nin kapısına mühür vurulmasını hatırlatarak, “DTK her ne kadar bölgesel bir kongre gibi görünse de hem Türkiye’ye hem de Ortadoğu’ya umut vaat eden ve tüm halkın görüşlerini alarak kurulmuş bir kongre. Eğer bu faşist sistem DTK’de başarı elde ederse sıra tek tek bizlere gelecektir. Bizler de bu kapsamda görüşmelerimizi sürdürüyoruz” dedi.
 
‘Türkiye DTK’yi tehdit olarak görüyor’
 
DTK Eşbaşkanı Leyla Güven de fiziki olarak farklı yerlerde olunmasına rağmen mücadelelerinin aktığı yerin aynı olduğunu dile getirerek, “Dolayısıyla bu mücadelelerin amacı tam demokratik bir Türkiye bunun içerisinde özgür Kürdistan diyebileceğiz Kürtlerin kendilerini özgürce ifade edebileceği bir sistem açığa çıkarmaktır. Bunun için yıllardır mücadele veriyoruz. Bunun için kuşkusuz kurumlar önemlidir. Ama bu kurumların amaca gitmek için birer araç olduğunu biliyoruz. Geçmişten bu yana bizlere dönük yoğun bir baskı oldu. Siyasi partilerimiz çeşitli gerekçelerle hep kapatıldı. DTK’ye yapılan bu hukuksuzluğu anlatmakta zorlanıyoruz. Kongreler dünyanın her yerinde vardır. Bu kongreler toplumun yaşadığı sorunları deşifre etmek ve bu raporları siyasi mecralara aktarmakla yükümlüdür. Türkiye bu kongreyi kendisi için tehdit olarak görüyor” ifadelerini kullandı.
 
‘Bu ülke hepimizin’
 
DTK’nin daha önce Meclis’e davet edildiğini hatırlatan Leyla, “Derler ki kişi gerçekten gideceğini anlarsa ve yok olma üzere ise zulmünü arttırır. AKP iktidarı da giderek zulmünü arttırıyor. DTK’nin kapısına mühür vurarak bütün delegelerimiz yargılanıp ceza veriliyor. Hukuksuzluğun bu kadar arttığı bir ülkede bunları ifade etmekte artık zorlanıyoruz. Bu ülke hepimizin. Herkesin kendisini özgürce ifade edebilmesi gerekir. Bu anlamda işçi sınıfı mücadelesini her aşamada yüksek sesle dile getiriyor. Bu taktire şayan bir mücadeledir. Sistemin demokratikleşmesi için emek mücadelesinin ve siyasal mücadelenin birleşmesi ve ortak zeminlerde mücadele etmesi gerekiyor. Sistem bütün faşizanlığıyla her alana sirayet ediyor. Bu mücadelenin doğusu, batısı, güneyi, kuzeyi yok. Bu ülkede Kürt sorununu çözüme kavuşturmak ülke bütünlüğü içinde mümkündür. Bu herkesi kapsayan çoğulcu bir yasayla mümkündür” diye konuştu.
 
‘Bu baskı politikalarından hepimiz etkileniyoruz’
 
DİSK’in kuruluş amaçlarından birisinin emek mücadelesiyle demokrasi mücadelesini birleştirmek olduğunu ifade eden DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu da “İçinden geçtiğimiz tarihsel süreçte emek mücadelesi ile demokrasi mücadelesinin bütünlüğü daha da fazladır. Bizim DİSK olarak sevdiğimiz bir söz vardır. Demokrasi işçinin ekmeğidir. Demokrasinin olmadığı yerde işçinin hakları olmaz. Biz yakın zamanda kongremizi yaptık. Kongreyi yaparken aldığımız kararlarda emeğin Türkiye’si mücadelesi kararı aldık. Pandemi sürecinde bile görüldü ki bütün iktidarlar işçiyi emekçiyi koruyan değil bir avuç azınlığın çıkarı için varlığını sürdüren bir iktidar var. İşsizlik giderek artış gösteriyor. Siyasi iktidar kendisine biat etmeyen herkesi susturmaya çalışıyor. Bu baskı politikalarından hepimiz etkileniyoruz. Dolayısıyla bu süreçte demokrasi mücadelesinin büyütülmesi, demokrasi örgütlerinin bir araya gelmesi önemlidir. Bunun bilincindeyiz. Sizin de ifade ettiğiniz gibi bu ülke hepimizin. Umutsuzluğa ve karamsarlığa yer yok. Bizler emeğimize, mücadelemize sahip çıkacağız. Emeğin Türkiye’sinde her zaman omuz omuza mücadele edeceğiz” diye belirtti. 
 
Ülkenin sorunlarınım giderek katmerleştiği ve uçuruma sürüklendiğini ifade eden DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır da farklı zemin ve alanlardaki sorunların birbiriyle bağlantılı olduğu bir süreçten geçildiğine dikkati çekti. 
 
Agos Gazetesi ziyaret edildi
 
Heyet buradaki temaslarının ardından AGOS gazetesine geçti. Gelen heyeti burada Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Yetvart Danzikyan karşıladı. Burada da söz alan Leyla Güven, Ermeniler ve Kürtlerin bu coğrafyada birbirlerini anlamaya çalışan iki halk olduğunu dile getirerek, “Zaman zaman bir araya gelmek yaşananları paylaşmak önemlidir. Ermeni halkımız DTK’de yer almıştır. DTK her kesimin içinde yer aldığı bir kongredir. Sevgili Hrant Dink de burada bazı çalışmalar yapmış içinde yer almış bir insandır. Yaşanan hukuksuzluklar karşısında birlikte hareket etmek gerekir.  Apê Musa ve Hrant Dink iki halkın bilge gazetecileri olarak katledildiler. Yani tarihi yok etmeye çalıştılar. İki halkın birçok ortak noktaları var” dedi.
 
‘Kimse nefes alamaz hale geldi’
 
HDP’li belediyelere atanan kayyımları hatırlatarak konuşmasına başlayan Yetvart Danzikyan ise, “Topyekun bir baskı ortamı oluştu. Artık kimse nefes alamaz halde. Bir yandan bakıyoruz pandemi sürecinde işçiler zorla çalıştırılıyor. Bizler en demokratik ilkelere bağlı kalarak bu değerleri savunarak bunu atlatabiliriz. Bu dönemi bu düşünceler etrafında birleşerek atlatabiliriz. Bağımsız gazetecilerin üzerinde baskı sürüyor. 2016’dan sonra birçok basın kuruluşu kapatıldı. Artık yargıdan da medet umamıyoruz. Ermeni vakıfları seçimlerini yapamıyorlar. Ermeni halkının seçme hakları bile elinden alınmıştır. Bunun dışında da Hrant Dink davasında da hala sis perdesi aralanmış değil. Sürecin içinde yer alan kişilerin hepsi hala yargı önüne çıkmış değil. Dolayısıyla buna benzer birçok problem var. İnşallah demokrasiye sarılarak bunları atlatabiliriz” diye konuştu.
 
Heyet temaslarının ardından HDP İstanbul İl Örgütü binasına geçti. Heyet öğleden sonra ise Türk Mimar ve Mühendis Odaları Birliği’ni (TMMOB) ziyaret edecek.