İstanbul Sözleşmesi maddeleri

  • 09:06 16 Ağustos 2020
  • Güncel
HABER MERKEZİ - AİHM’in şiddete maruz bırakılan Nahide Opuz hakkında 2009 yılında verdiği “Türkiye için mahkumiyet” kararının ardından 2011 yılında imzalanan İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek isteyen AKP-MHP iktidarına karşı kadın mücadelesi devam ediyor. İktidarın hedef aldığı sözleşmenin maddeleri haberimizde.
 
AKP-MHP’nin kadın düşmanı söylem ve politikalarıyla hedef aldığı kadın kazanımlarından biri olan İstanbul Sözleşmesi için kadınların direnişi sürüyor. Tam adı “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi” olan İstanbul Sözleşmesi’ni Türkiye, ilk imzacılarından biri olarak Mayıs 2011’de imzalamış, Kasım 2011’de TBMM’de onaylanmıştı. Sözleşmenin imzalanmasının ardından 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun 8 Mart 2012 tarihinde oy birliğiyle TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilmiş, 20 Mart 2012 tarihinde yürürlüğe girmişti. Sözleşme ise imzalandıktan sonra 1 Ağustos 2014 tarihinde yürürlüğe girmişti.
 
İstanbul Sözleşmesi, Türkiye’nin kadın politikasını güçlendirmek amacıyla değil, sarsılan prestijini yeniden onarmak adına imzaladığı sözleşmedir aslında. Çünkü sözleşme imzalanmadan iki yıl önce Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), bir ilke imza atarak “aile içi şiddette kadını korumayan” Türkiye’yi mahkum etti. 
 
Nahide Opuz davası: Türkiye mahkum edildi
 
AİHM’nin kadına yönelik ve aile içi şiddetle ilgili bir dosyayı 2009 yılında karara bağladı. Nahide Opuz’un Türkiye’ye karşı açmış olduğu dava. Diyarbakır’da 1990 yılında dini nikahla, 1995’te de resmi nikahla evlendiği Hüseyin Opuz’un sistematik şiddetine maruz kalan Nahide Opuz, defalarda katledilme girişimine maruz kalmasına rağmen, fail hakkında bulunduğu suç duyuruları ve açılan davalar “delil yetersizliği” denilerek düşürüldü ya da takipsizlik kararı verildi. Şiddet faili Hüseyin Opuz, 2001 yılında şiddet nedeniyle evden ayrılarak annesi Minteha Beybur’un yanına yerleşen Nahide’nin annesini ateşli silahla katletti. Minteha’yı katleden faile mahkeme, sadece 15 yıl ceza vererek tahliyesine karar verdi.
 
Nahide, yaşadığı hukuksuzluğa karşı 2002 yılında AİHM’e başvurdu. 2009 yılında sonuçlanan davada AİHM, Türkiye’yi mahkum etti. AİHM, Nahide’nin annesinin katledilmesine ilişkin olarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) yaşam hakkıyla ilgili maddesinin, devletin Nahide Opuz’u koruyamamış olmasıyla da AİHS’nin insanlık dışı ve aşağılayıcı muamele yasağıyla ilgili maddesinin ihlal edildiği sonucuna vardı.
 
Mahkemenin gerekçeli kararında, “Türkiye’nin aile içi şiddeti cezalandırmaya ve mağdurları korumaya yönelik bir sistem kurmakta ve bu sistemi uygulamakta başarısız olduğu” vurgulandı. Polis ve yargının mevcut koruyucu tedbirleri dahi kullanmadıkları ve konuya “aile meselesi” olarak yaklaştıkları belirtildi.
 
Avrupa'da bir ilk
 
Bu kararıyla AİHM ilk defa, kadına yönelik ve aile içi şiddetle ilgili bir davada AİHS’in ayrımcılığın yasaklanmasıyla ilgili 14’üncü maddesinin ihlal edildiğine hükmetti. Türkiye’deki “genel ve ayrımcı adli pasifliğin, kasıtlı olmasa dahi, esas olarak kadınları etkilemesine” vurgu yapan AİHM, “Nahide Opuz ve annesinin çektikleri sıkıntının kadınlara karşı ayrımcılık türlerinden biri olan cinsiyete dayalı şiddet olarak kabul edilmesi gerektiğini” belirtti. Kararda, “Hükümet tarafından yürütülen reformlara rağmen, geçmiş yıllarda mevcut davada tespit edildiği gibi adli sistemin genel pasifliği ve saldırganların cezadan muaf olması aile içi şiddeti çözmeye uygun adımın atılmasında gereken sorumluluğun alınmadığını göstermektedir” ifadelerine yer verildi.
 
AİHM’in verdiği karar, İstanbul Sözleşmesi’nin içeriğine dair belirleyici rol oynadı. 
 
Sözleşmenin yazım çalışmaları Türkiye’nin Avrupa Konseyi dönem başkanlığı yaptığı dönemde, Aralık 2010’da tamamlandı. Türkiye’nin de hazırlık aşamasında aktif olduğu sözleşmenin, Türkiye’nin dönem başkanlığı sona ermeden, 11 Mayıs 2011’de İstanbul’da imzaya açılması sağlandı. Türkiye aynı gün Almanya, Avusturya, İspanya, Finlandiya, Fransa, Yunanistan, İzlanda, Lüksemburg, Karadağ, Portekiz, Slovakya ve İsveç’le beraber sözleşmeyi imzalayan ilk Avrupa ülkeleri arasında yer aldı. Ayrıca 14 Mart 2012 tarihinde sözleşmeyi, hiçbir çekince koymaksızın onaylayan ilk Avrupa ülkesi oldu. 2014'te Avrupa genelinde yürürlüğe giren sözleşmeyi bugüne kadar Azerbaycan ve Rusya dışındaki tüm Avrupa devletleri imzalamış durumda.
 
Öte yandan, Türkiye’de iktidarın çekilmeyi tartıştığı İstanbul Sözleşmesi, Polonya’da da tartışmaya açıldı. Ancak, konunun gündeme gelmesinin akabinde binlerce kişi sözleşmeye sahip çıkmak için sokaklara çıktı.