‘Karantinada olan tutsaklara tecrit sistemi dayatılıyor’

  • 09:05 16 Ağustos 2020
  • Güncel
DİYARBAKIR - TUAY-DER avukatı Aslıhan Bulut, cezaevinde önceden yaşanan tüm hak ihlalleri, hiçbir iyileşme yapılmadığı  için hala devam ettiğine dikkat çekti. Aslıhan, “Yaşanan sorunlar işkenceye dönüşmüş durumda. Görüşme dinlendiği için tutsaklar baskıları aktaramıyor ve karantinadaki tutsaklara tecrit sistemi dayatılıyor” dedi.
 
Koronavirüs (Covid-19) salgının yayılmasıyla beraber cezaevlerinde de  hak ihlalleri artmaya devam ediyor İhlaller gündemden düşmezken her geçen gün bunlara bir yenisi ekleniyor. Hasta tutsakların tedavi edilmemesinden, çocuklarıyla birlikte cezaevinde kalan kadınlara kadar çok sayıda tutsak baskıyla karşı karşıya.  Koronavirüs testi pozitif çıkan tutsaklar için ise herhangi bir tedbir alınmıyor.
 
Cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine ilişkin, ilgili kurum ve derneklere aileler tarafından her gün yeni başvurular yapılırken, Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (TUAY-DER) avukatı Aslıhan Bulut, yaşanan hak ihlallerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.   
 
‘Temel hakları ellerinden alınıyor’
 
 Aslıhan, pandemi sürecinde cezaevlerinde tutsakların pandemiden korunması adı altında getirilen tedbirlerin bir işkenceye dönüştürüldüğüne dikkat çekti. Tutsakların hastaneye götürülüp getirildikten sonra 14 günlük bir karantina sürecine tabii tutulduklarının altını çizerek, “14 günlük süre zarfında tutsak tek başına bir hücrede kalıyor. Tekli hücre sistemiyle 14 gün geçiren tutsaklar günde bir saat havalandırmaya çıkabiliyor. Gerekli kitap alışverişi yapamıyor ve temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor. Hücre koşullarının karantina sürecinde uygulanması gibi bir durum söz konusu. Karantina, 14 gün boyunca tutsakların virüs olup olmadıklarının anlaşılmaya çalışıldığı bir süreçken onlara hücre sistemi dayatılıyor. Bununla birlikte temel hakları da ellerinden alınıyor. Sadece ağırlaştırılmış müebbet cezası alan hükümlü tutsaklara uygulanan bir saat havalandırmaya çıkma, karantinadaki tutsaklara da uygulanıyor. Koronavirüs tedbirlerini tecride dönüştürme gibi bir politika izleniyor. Tüm bu sebeplerden ötürü tutsaklar hastaneye gidemiyor ve bu şekilde de hastalıkları artıyor” sözlerine yer verdi.
 
‘Yaşanan sorunlar işkenceye dönüşmüş durumda’
 
Elazığ 2 Nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde yaşanan hak ihlalleri ile tutsakların darp edilmesi durumunu hatırlatan Aslıhan, “Elazığ cezaevinde yaşanan hak ihlallerinde biri temel ihtiyaçlardan biri olan giyinme ihtiyacının karşılanmamasıdır. Aileler, PTT Kargonun kıyafetleri göndermemesi gönderse bile cezaevinin kontenjanı sorun ederek giysileri almamasından dolayı tutsakların kıyafet ihtiyacını karşılayamıyor. Cezaevinde önceden yaşanan tüm hak ihlalleri, hiçbir iyileşme sağlanmadığı için hala devam etmekte. Yaşanan sorunlar işkenceye dönüşmüş durumda. Cezaevinde yapılan koğuş aramaları, virüs tedbiri olmasına rağmen devam etmekte. Aramalarda tutsakların yaşam alanına temas edilmekte ve tutsaklar darp edilmekte. Jandarmanın koğuşta yaptığı aramada bile tutsaklar virüs kapabilir. Dışarıda bir normalleşme süreci yaşanırken cezaevlerinde hiçbir şey normale dönmedi, tedbir adı altında hak ihlalleri yaşanmaya devam ediyor” şeklinde konuştu.
 
‘Pandemiden kaynaklı hastaneye gidilemiyor’
 
Aslıhan, Diyarbakır Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan Semire Direkçi’nin bunlardan sadece biri olduğunu dile getirdi. Semire’nin bağırsakları dışarıda bir şekilde cezaevi koşullarında yaşamını devam ettirmeye çalıştığına dikkat çeken Aslıhan, “Semire’ye, koğuş arkadaşlarının desteğiyle günde 3 defa bir buçuk saat olmak üzere pansuman yapılıyor. Ameliyat olması gerekiyor ama pandemiden dolayı ameliyatı engellenmiş durumda. Ameliyat edilmeyen tutsağın durumu giderek ağırlaşıyor. Pansuman yapılması için gerekli ve yeterli malzemeler bile verilmiyor. Cezaevi idaresi çok az miktarda pamuk veriyor bu da pansumanı karşılamıyor. Bunun üzerine tutsaklara ‘Siz çok pamuk kullanıyorsunuz, pansuman yapmayı bilmiyorsunuz’ deniliyor. Hasta tutsaklar, karantina sürecini yalnız geçirecekleri için hastaneye gidemiyor ancak pansumanları da engelleniyor” dedi.
 
‘Tahliyeleri engelleniyor’
 
“Şu anda çok ciddi bir hasta tutsak tablosuyla karşı karşıyayız” diyen Aslıhan, “Hasta tutsakların tedavi edilmesi için gerekli çalışmalar yürütüyoruz. Konuya ilişkin hasta tutsaklarla görüşmeler yapıyoruz. Hukuki boyutuyla gerekli her şeyi yapmaya çalışıyoruz. İnfazlarının ertelenerek, tedavilerinin dışarda devam etmesi için başvurularda bulunuyoruz. Tüm başvurularımıza rağmen aylardır bir rapor hazırlanıp tarafımıza gönderilmiş değil. Cezaevinde kalamaz raporu olan tutsaklar da siyasi tutsak oldukları gerekçesiyle tahliyeleri engelleniyor” ifadelerini kullandı. Aslıhan, cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine ilişkin CPT’ye başvurduklarını ve Meclis’te soru önergeleriyle gündemde tutmaya çalıştıklarını ifade etti. Bir sonuç alınmadığında konuyu AYM ve AİHM’e taşıdıklarını vurgulayan Aslıhan, tutsaklarla gerçekleştirdikleri görüşlerin ortamına da değindi. Aslıhan, “Tutsaklarla yaptığımız kapalı görüşler kayıt altına alınıyor” dedi.
 
 ‘Görüşme dinlendiği için tutsaklar baskıları aktaramıyor’
 
Aslıhan şöyle devam etti: “Dinlenme teknik olarak engellenebilecekken bu yapılmıyor. Bu sebeple tutsaklarla gerektiği şekilde görüşme yapamıyoruz. Görüşme dinlendiği için tutsaklar baskıları aktaramıyor. Avukat  ve müvekkil görüşmesi dinlenemez. Pandemiyi bir bahaneye çevirdiler. Birtakım cezaevlerinde aylar sonra avukat görüşmelerinde, tutsakla avukat arasına plastik bir şey çekilerek görüşme yapılmaya başlandı. Bu şekilde temas durumu olmazken, tutsakla avukat görüşü de dinlenmiyor. Bu, tekniki anlamda yapılabilecek bir şeyken, aylarca yapılmadı üstelik hala çok az sayıda cezaevinde uygulanıyor. Şimdiye kadar gittiğimiz hiçbir cezaevinde idare ile yapmak istediğimiz görüşmeler idare tarafından kabul edilmedi ve biz idareyle görüşme gerçekleştiremedik. Tutsaklarla yaptığımız bazı görüşmelerden sonra tutsakların gardiyanlar tarafından bir odaya alınarak darp edildiğine de tanıklık ettik.”
 
‘Cezaevi, çocukların gelişimini engelliyor’
 
Cezaevinde küçük çocuklarıyla birlikte kalan kadınların durumuna dikkat çeken Aslıhan, Diyarbakır Kadın Kapalı Cezaevi’nde bir odada 3 çocuğun kaldığını kaydetti. Bu çocuklardan birinin 10 günlükken annesi Eylem Oyunlu ile birlikte cezaevine giren Omedya bebek olduğunu dile getiren Aslıhan, diğer çocukların da birinin 2 diğerinin ise 5 buçuk yaşında olduğunu aktardı. Çocukların cezaevinde kalmaması gerektiğinin altını çizen Aslıhan, “Cezaevi, çocukların gelişimini engelliyor. Onun dışında dışarıdan en ufak bir oyuncağın bile cezaevine alınması engelleniyor. Eylem Oyunlu’nun bebeği Omedya’nın yaşadığı göz probleminden kaynaklı tedavi edilmesi gerekiyor ancak bu bile engelleniyor. Hastaneye gidip gelseler bile 10 günlük bebeği ile 14 gün boyunca karantinada kalması gerekecek. Diğer çocukların da bir süre dışarıdaki akrabalarının yanında bir süre de cezaevinde annesinin yanında kalması durumu vardı ama bu süreçte o da ortadan kaldırıldı. Dışarı çıkan bir çocuğun cezaevine girebilmesi için 14 gün boyunca karantina kalması gerekiyor. Cezaevi, çocukları hem fiziki hem de psikolojik anlamda etkiliyor” ifadelerini kullandı.
 
‘Karantina tecride dönüştürülmüş durumda’
 
Aslıhan, cezaevlerindeki 14 günlük karantina sisteminin hücre sisteminden daha kötü bir durum olduğuna işaret ederek, karantina odalarının hijyenik olmadığını belirtti. Aslıhan, “Karantina odalarından çıkan bir kişi sonrasında odanın yenilenmesi, çarşafların değiştirilmesi, her yerin temizlenerek dezenfekte edilmesi gerekiyor. Küçücük bir odaya çok sayıda yatak konulmuş” sözlerini kullandı. Aslıhan, karantina ile hücre sistemi arasındaki farklılığı ise şu şekilde değerlendirdi: “Hücreye giren tutsak tek başına kalıyorken, karantinada birlikte tutuklanan birden fazla kişi aynı ortamda kalabiliyor. Yeni tutuklanan tutsakların karantina sürecinde günlerce hiçbir temel ihtiyacının karşılanmadığını da biliyoruz. Tutsaklara yastık, çarşaf, masa, sandalye gibi demirbaşların verilmeyerek yerde yemek yemesi ve yatması dayatılıyor. Karantina tecride dönüştürülmüş durumda. Tutsaklar tecrit yöntemiyle yalnızlaştırılıyor.”