‘Ebeveynlere ve medyaya büyük sorumluluk düşüyor’

  • 09:01 8 Ağustos 2020
  • Güncel
Medine Mamedoğlu
 
MARDİN - Çocuğa yönelik cinsel istismara ilişkin ebeveynlerin ve medyanın sorumluluğuna işaret eden psikolog Leyla Turhan, “Toplumsal olarak çocuktan yana bir tutum geliştirilmeli, çocuk ve ailesi yalnız ve çaresiz bırakılmamalı, damgalanmamalı, çocuğun taşıdığı yükü hafifletilmelidir” dedi.
 
Adalet Bakanlığı'nın yayımladığı 2019’a ait adli istatistiklere göre 2019 yılında Türkiye’de "cinsel dokunulmazlığa karşı suç" kapsamında 49 bin 57 dava açıldı. Bu rakam her geçen gün artarken, AKP-MHP iktidarı ise cinsel istismar faillerine evlilik yoluyla af getirmeyi öngören tasarıyı yasalaştırma hazırlıklarını sürdürüyor. Mezopotamya Psikologlar İnisiyatifi’nden psikolog Leyla Turhan, cinsel istismara ve istismarın artışında rol oynayan unsurlara ilişkin konuştu.
 
* Önce cinsel istismarı sormak isteriz. Cinsel istismar nedir?
 
Cinsel istismar güç ve hiyerarşi kullanarak, bedensel, zihinsel ve ruhsal olarak henüz yeterlilik göstermeyen çocuğun cinsel eylemlere dahil edilmesine denir. Bu çeşitli şekillerde gerçekleşebilir. Yaygın bilinenin aksine sadece çocukla cinsel ilişki veya tecavüzden ibaret değildir. Temas içeren ve temas içermeyen cinsel istismar örnekleri mevcuttur. Her türlü cinsel ilişki girişimi, çocuğu cinsel bir eyleme teşvik etmek, cinsel materyallere maruz bırakmak, çocuğa kendini dokundurmak, kendi bedenini veya cinsel organlarını çocuğa göstermek, çocuğun dokunmasını istemek, çocukla flört etmek, cinsel içerikli konuşmak, çocuğu pornografik materyallerin üretiminde kullanmak gibi biçimlerde kendini gösterebilir.
 
18 yaşından küçük herkes çocuk sayılmaktadır. Çocukluk henüz cinsel gelişimin tamamlanmadığı bir dönemdir. Denebilir ki istismarın temel unsuru çocuğun henüz bedenen ve ruhen gelişimsel olarak hazır olmaması ve rıza gösterememesidir. Bu açıdan çoğunlukla çocuğun yetişkine duyduğu güven yoluyla suçlu hissettirilerek, tehdit edilerek, korkutularak cinsel sömürü gerçekleşmektedir. Bir diğer yönüyle cinsel istismar ağır bir insan hakkı ihlalidir. Çocuğun ruh sağlığında istismarın sıklığı, süresi, istismarcının çocukla yakınlık derecesi, çocuğun çevreden aldığı destek gibi belirleyicilerle birlikte ciddi ve derin yaralar açabilmektedir.
 
“Cinsel istismarın failleri çoğunlukla çocuğun yakın çevresinden, tanıdığı, güven duyduğu kişilerdir. Bu durum güvendiğim, sevdiğim ve sevildiğim insanlar bana zarar verebilirler bilişsel sonucuna neden olduğu için yaşanan travmayı daha ağır kılmaktadır.”
 
* Bir çocuğun cinsel istismara maruz bırakılması çocukta nasıl bir ruh hali yaratır? Bu hal kendini nasıl belli eder?
 
Bilindiği gibi, dışarıda çocuklara şeker vererek kandıran, çocukları istismar eden yabancı imgesi sorgulanmaktadır. Cinsel istismarın failleri çoğunlukla çocuğun yakın çevresinden, tanıdığı, güven duyduğu kişilerdir. Bu durum “güvendiğim, sevdiğim ve sevildiğim insanlar bana zarar verebilirler” bilişsel sonucuna neden olduğu için yaşanan travmayı daha ağır kılmaktadır. Çocuklar yoğun bir korku ve suçluluk hissedebilirler. Bununla birlikte çocuk yaşına göre uyku ve yeme bozuklukları, altına kaçırma, cinsel organlarına sıkça dokunma gibi davranışsal değişimler ve yaşından beklenmeyen cinsel ifadelerle istismara dair bazı ipuçları verebilir.
 
Failin aileden biri olup olmaması, yani yakınlık derecesiyle birlikte, çocuğun yaşı, istismarın şiddeti, yinelenmesi ve istismar ortaya çıktıktan sonra çocuğun desteklenme durumuna göre çocuktaki etkisinin ağırlığı değişebilmektedir. Ancak sık karşılaşılan, erişkin dönemde uzun süren ve karmaşıklaşmış travma sonrası stres bozukluğu, kaygı bozuklukları, depresyon, davranış ve uyum bozuklukları, madde kullanımı, cinsellikle ilgili problemler olarak görülmektedir.
 
“Bazen çocukla birlikte bütün ailenin sosyal olarak tecrit edildiği görülür. Bu, hem aile hem çocuk için istismar sonrası süreci zorlaştıran, son derece yaralayıcı bir yaklaşımdır.”
 
* Cinsel istismara maruz bırakılan bir çocuğun yaşadıklarını anlamak için öncelikle ebeveyn daha sonra da medya ve toplumun sorumluluğu nedir?
 
Ebeveynlerin vereceği tepkiler çocuğun istismarı algılama şeklini, suçluluk ve utanç hislerini, çocukta bırakacağı yarayı doğrudan etkilemektedir. Ebeveynler, çocuk istismarı paylaştığı andan itibaren çocuktan yana, çocuğa inanan ve destekleyici bir tutum almalıdır. Her ne şekilde olursa olsun çocukla kurduğu ilişkide sınırı koyacak olan ve belirleyici olan yetişkinin kendisidir. Buna dayanarak, çocuk asla istismardan sorumlu tutulmamalıdır. Zaten kendini suçlu hissetme eğiliminde olan çocuğa neden sessiz kaldığı, neden o saatte orada olduğu, neden onunla yalnız kaldığı gibi sorularla suçluluk duygusu pekiştirilmemelidir. Çocuğun bir suçu olmadığı, paylaşarak en doğrusunu yaptığı, bundan sonra güvende olduğu hissettirmelidir.
 
Toplumsal boyutta şiddeti yeniden üreten, mağduru suçlayıcı, çaresizleştiren, istismara maruz kalanların yaşam alanlarını daraltan bir yaklaşımdan uzak durulmalı. Bu bireylerin okul ve sosyal yaşamlarının devam ediyor olacağı hassasiyetiyle damgalayıcı ifadeler kullanılmamalıdır. Bazen çocukla birlikte bütün ailenin sosyal olarak tecrit edildiği görülür. Bu, hem aile hem çocuk için istismar sonrası süreci zorlaştıran, son derece yaralayıcı bir yaklaşımdır. Bunun yerine sosyal destek mekanizmaları her zaman faal olmalı ve failler ile ilgili devlete sorumluluğu hatırlatılmalıdır.
 
Doğru bir medya dili geliştirmek son derece önemli. Medya toplumsal algıları doğrudan etkileyen bir güce sahip. Bu nedenle, gizliliği koruma ilkesiyle, istismara maruz kalan çocukların kimlik bilgileri ve görselleri paylaşılmamalı, çocukları suçlayıcı ifadelere asla yer verilmemeli, odak failin kendisi olmalıdır. Bununla birlikte çocuk hakları vurgulanmalı ve destek alınabilecek merkezler paylaşılmalıdır.
 
“Çocukları istismar eden kişilerin sadece pedofili, sapık, uçuk insanlar olduğu gibi yanlış inançlar var. Aslında buna inanarak bir şekilde istismar yakın çevreden uzaklaştırılıyor. Ama failler gayet sıradan görünen, evli, çocuklu, iş sahibi, saygın kişiler olabilirler.”
 
* Toplum, çocuğa yönelik cinsel istismarı nasıl görüyor, nasıl tanımlıyor? Ve buna dönük tepkilerin çocuğun üzerinde bıraktığı etki nedir?
 
Çocukları istismar eden kişilerin sadece pedofili, sapık, uçuk insanlar olduğu gibi yanlış inançlar var. Aslında buna inanarak bir şekilde istismar yakın çevreden uzaklaştırılıyor. Ama failler gayet sıradan görünen, evli, çocuklu, iş sahibi, saygın kişiler olabilirler. Bu inanış, çocuğun inandırıcılığını zorlaştırmaktadır. O yüzden istismarın yanlış bilgi ve inanışlarla beslenmemesi önemli.
 
Unutulmaması gereken bir husus da istismara verilen toplumsal yanıtın çocuğun bozulan güven bağlarının onarılması, çocuğun kendilik değeri, suçluluk ve utanç duyguları ve bir bütün olarak travmanın sağaltımı ile doğrudan ilişkilidir. Bu gerçekten hareketle, toplumsal olarak çocuktan yana bir tutum geliştirilmeli, çocuk ve ailesi yalnız ve çaresiz bırakılmamalı, damgalanmamalı, çocuğun taşıdığı yükü hafifletilmelidir.