Kadınlar taleplerini yineledi: Sözleşmeyi uygula

  • 20:25 30 Temmuz 2020
  • Güncel
MUĞLA - Muğla Kadın Platformu, perşembe eylemlerinin ikincisinde de kadın katliamlarının son bulması için İstanbul Sözleşmesi’ni ve 6284 sayılı yasanın uygulanmasını istedi. 
 
Muğla Kadın Platformu Güleda Cankel, Zeynep Şenpınar, Nazife G. ve Cemal Metin Avcı’nın katlettiği Pınar Gültekin için Sınırsızlık Meydanı’nda Perşembe günleri gerçekleştirdiği basın açıklamasının ikincisini gerçekleştirdi. “Kadın katliamları durdurulana kadar alanlardan meydanlardan geri adım atmayacağız” ve “İstanbul Sözleşmesi’ni ve 6284 sayılı yasasını uygulayın, haklarımızın elimizden alınmasına sessiz kalmayacağız” yazılı pankartların açıldığı açıklamada “Kadın yaşam özgürlük” “Sözleşmeyi uygula kadını yaşat”, “Bedenim benimdir hayır hayır demektir” sloganları atıldı. Basın açıklamasını platform adına Macide Keskin okudu.
 
‘Ne yaptığımızın hesabını vermeyeceğiz’
 
Cemal Metin Avcı’nın Pınar Gültekin’i işkence ederek katlettiğini söyleyen Macide, failin ailesinin gizlilik talep etmesinin gerekçesinin ise,  katliama ilişkin haberleri ve kadınların tepkilerini engelleme çabası olduğunu belirtti. İnkar politikalarını, ceza indirimleri ve etkin yargılamama sürecini takip ettiklerini kaydeden Macide, “Ne giydiğimizin ne yiyip içtiğimizin nerde olduğumuzun neden orda olduğumuzun ve ne yaptığımızın hesabını hiç kimseye vermek zorunda değiliz vermeyeceğiz. Yaptığınız katliamları kadın kıyımlarını bu eril zihniyeti barındıran cümlelerinizle aklayamayacaksınız, aklatmayacağız” sözlerini kullandı. 
 
‘Görevliler hakkında kaç tutuklama yapıldı’
 
Muğla’da kadınların ve kadın öğrencilerin maruz kaldıkları şiddetin tesadüf olmadığını katliamların sorumlusunun failler kadar İstanbul Sözleşmesi’ni uygulamayan, kaldırmak isteyen ve katliamlara sessiz kalanlar olduğunu ifade eden Macide, yetkililere seslenerek, “İlgili yasalara ve hükümlere uymayan görevliler hakkında bugüne kadar kaç işlem yapılmıştır? Bu işlemin sonuçları nelerdir? Polis, jandarma ve bekçilere Türkiye'nin de imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi 15.madde uyarınca, şiddet olaylarının önlenmesi ve tespit edilmesi, kadın-erkek eşitliği, mağdurların ihtiyaçları ve haklarının yanı sıra, ikincil mağduriyetlerinin önlenmesi konusunda uygun eğitim verilmiş midir?” diye sordu.
 
İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasanın uygulanmasını isteyen Macide, taleplerini şöyle sıraladı: 
 
“*Şiddet gören veya tehlikede olan kadınlar için şiddet uygulayan evden uzaklaştırılmalı, kendisine yaklaşması engellenmeli ve yakın koruma verilmeli, gerekiyorsa kadının adresi, kimlik ve ilgili diğer bilgileri değiştirilmeli veya gizlenmeli, bu bilgilerin paylaşımını yapanlar da cezalandırılmalı,
 
*Şiddet uygulayanın silahı teslim alınmalı, şiddete uğrayan kadına geçici velayet veya tedbir nafakası veya geçici maddi yardım verilmeli ve oturduğu eve aile konutu şerhi konulmalı,
 
*Devlet, kadına yönelik şiddetle bütüncül bir mücadele için kurumsal, mali ve eşgüdümlü yapılar kurmalı; etkili, kapsamlı ve birbiriyle koordineli politikalar oluşturmalı,
 
*Toplumsal cinsiyet eşitliğine karşı öfke ve nefret söylemlerinde bulunan, taciz, istismar ve tecavüzde bulunan personeller, yapılan taciz istismar tecavüzü destekleyen öğrenciler ve eğitimciler; üniversite ve diğer tüm eğitim-öğretim alanlarından kesin bir şekilde cezalandırılarak uzaklaştırılmalı,
 
*Evlilik yoluyla çocuk istismarını meşrulaştıran, kadına şiddetin, kadın cinayetlerinin her gün artmasına rağmen ve bir türlü yakalanmayan, yakalanmak istenmeyen failler olduğu halde kadına şiddet ve cinsel saldırı suçlarından içerde bulunan erkekleri toplum içine tekrar salan Yeni İnfaz Yasası gibi bir düşünce yaşam hakkımızı hiçe saymaktadır. Bu şahıslara getirilen af kabul edilemez. İstismarın, tecavüzün, şiddetin, cinayetin affı olmaz! İnfaz yasasında ve TCK'nın  102, 103, 104 ve 105. maddelerinde düzenlenmeye gidilmeli,
 
*Çocuk bakımı kadına atfedilen bir sorumluluk olmamalı, çocuk ve ev işi emeğini kadına atfeden söylemler, politikalar ve etkinlikler yasaklanmalı, yerel yönetimler çocuk bakım evleri oluşturarak çalışmak ve gelişmek isteyen kadınların özgürleşmesini desteklemeli,
 
*Hiçbir yerde güvende olmayan biz kadınlar için yerel yönetimler sokakları ışıklandırma ve kamera açısından düzenleme yapmalı, güvenliğimiz her alanda sağlanmalı,
 
*Üniversite yönetimi itibar kaygısı gütmek yerine taciz ve tecavüzden doğru ismi zikredilen akademisyenler öğrenciler üzerinde etkin bir çalışma yürütüp bu gibi konularda ismi geçen kişileri açık bir şekilde gerekli hukuki süreci başlatmak üzere ilgili makamlara iletmeli,
 
*Gerekli sorumlulukları alıp; Üniversitede olan tüm kadın öğrencilere beden saygısı, şiddet nedir şiddete karşı ne yapılır üzerine bilinç yükseltme atölyeleri yapmalı ya da bunu yapacak sivil toplum örgütleri üniversite yönetimi tarafından desteklenmeli,
 
*Şiddet özgeçmişi bulunan silahlı kolluk kuvvetleri ve güvenlik personellerinin, kadın katliamlarında nitelikli kadın katili olma ihtimali olduğu göz önünde bulundurularak emniyet yönetimi eve giden silahlı personellerin silahına mesai saatleri dışında el koymalı,
 
*Kadına yönelik şiddet için önleyici tedbirlerin alınmamasının hemen ardından gerçekleşen kadın katliamlarına karşın, mahkeme heyetlerinin caydırıcı cezalar uygulamaması tedbirlerin alınmamasının devamı niteliğindedir. Mahkeme heyetleri bağımsız yapılarını koruyarak hiçbir etki altında kalmadan caydırıcı cezalar vermelidir.”
 
Kadına yönelik şiddet son bulana kadar her perşembe saat 18.00’de Sınırsızlık Meydanı’nda bir araya gelmeye devam edeceklerini duyurdu.