HDP’li vekiller ve Barış Anneleri kahvaltıda buluştu

  • 14:18 25 Temmuz 2020
  • Güncel
İZMİR - İzmir Barış Anneleri İnisiyatifi’nden kadınlar, HDP’li milletvekilleri Hüda Kaya ve Remziye Tosun’un katıldığı kahvaltıda bir araya geldi.
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Hüda Kaya ve HDP Diyarbakır Milletvekili Remziye Tosun ile Barış Anneleri İnisiyatifi’nden kadınlar HDP İzmir İl Kadın Meclisi’nin düzenlediği kahvaltıda buluştu. 
 
‘İmralı tecridi kadınlar için katliam demektir’
 
Kahvaltıda söz alan Remziye Tosun, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın Abdullah Öcalan’ın “Kadının özgürleşmeden toplumun özgürleşmez” felsefesinin kadın özgürlüğü mücadelesinin de ilkesi olduğunu ifade ederek, Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması gerektiğini ifade etti. Remziye, “21 yıldır İmralı Adası’nda hapsedilen Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit her geçen gün arttırılıyor. Başkan Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit kadınlar için katliam demektir. İmralı tecridi arttıkça tüm toplum, Kürtler ve kadınlar üzerindeki katliam ve tecavüz de artıyor” dedi.
 
‘İktidar kadınlardan korkuyor’
 
Devletin Kürt gençleri ve kadınları üzerinde uyuşturucu, taciz ve tecavüzü teşvik eden politikalar yürüttüğünü kaydeden Remziye, Kürt toplumun temeli olan kültürün çürütülmeye çalışıldığını dile getirdi. Kürt annelerin her birinin öğretmen olduğunu söyleyen Remziye, “Annelerimiz cesurdur. Annelerimizi kimse yıkamaz. Annelerimiz yeter dediği zaman iktidar annelerden, kadınlardan korkuyor. HDP’ye dönük saldırılar sonucu 4 bin HDP’li cezaevinde. HDP üzerindeki bu saldırılar aslında kadınlar üzerindeki saldırıdır” diye konuştu.
 
‘Devlet Kürdistan’daki failleri koruyor’
 
Dersim’de 5 Ocak’tan bu yana kayıp olan Gülistan Doku’nun  hala bulunamadığına dikkat çeken Remziye, konuşmasında, Zainal Abarakov’un baş şüpheli olduğunu kaydetti. Remziye, devamında Cizre ve Batman’daki istismar ve tecavüz olaylarına işaret ederek, faillere yönelik cezasızlık politikasına değindi. Remziye, “Karakola gittiğinde Türkçe bilmediği için Fatma’nın ifadesini almadılar. Kaç kadın, kaç genç bu şekilde kurban gitti. Bunlar tesadüf olamaz. Bu, Kürtler üzerindeki soykırım politikasıdır. Kaç kişi sürgün edildi. Kaç kişi yurdunu terk etmek zorunda kaldı” sözlerini kullandı.
 
‘Korku politikasını kadınlar kırdı’
 
Ardından söz alan Hüda Kaya ise, HDP’yi ve mücadeleyi var edenlerin anneler ve kadınlar olduğunu belirterek, iktidarın Suruç, Ankara ve daha birçok yerde katliamlarla korku politikasını yaygınlaştırdığını ancak bu politikayı kadınların direnişinin kırdığını ifade etti. Hüda, “O acılı kayıplar verdiğimiz dönemden sonra 3 kişinin yan yana yürüyemeyeceği zamanlar oldu. Ama 8 Martlarda 25 Kasımlarda sokağa çıkmasıyla kadınlar bu yönetimi boşa çıkardılar. İktidarın yapmaya çalıştığı bütün muhalefeti susturmaktı. Amacını  kadınlarımız kırdı. Kadınların sokağa çıkmasıyla erkeklere de yol açıldı” dedi.
 
‘İktidarın eril yozlaşmasına karşı birlikte güçlüyüz’
 
İktidarın yozlaşmayı, politika haline getirdiğini ve bunu fırsata çevirdiğini ifade eden Hüda, erkeklerin yaptıklarının bile kadınlara ödettirilmek istendiğini vurguladı. Başta annelerin ve cezaevindeki kadınların mücadelesi olmak üzere bütün kadınların özgürlük mücadelesini bırakmayacaklarının altını çizen Hüda, “Bizi zayıflatmaya çalışsalar da içimizden dışımızdan saldırılarla biz annelerimizin, halkımızın özgürlük ve barış mücadelesinde bedel ödeyen canlarımızın emeğine sahip çıkmaktan vazgeçmeyeceğiz. Çünkü bizler birlikte güçlüyüz. Bu eril yozlaşmışlıklara karşı daha başarılı sonuçlar alırız” şeklinde konuştu.
 
‘Erkeklik virüsü bulaştığı her yeri yozlaştırıyor’
 
Farklı çevrelerden kadınlarla bir araya gelmenin önemine dikkat çeken Hüda, iktidar mensubu erkeklerin kadın katliamlarının araştırılmasına karşı evet diyen kadınların da aynı eril yozlaşmışlığa bulaştığını sözlerine ekledi. Hüda, “Erkekçilik virüsü böyledir. Bu bir cinsiyete itham etmek değildir. Bu erillik virüsü nereye sirayet ederse etsin kadın erkek, inanan inanmayan bulaştığı her yeri yozlaştırıyor ve kadın düşmanı haline getiriyor” diye belirtti. 
 
‘Z kuşağından korkuyorlar’
 
Eşitsizliğin dillendirilmesi, iradenin eleştirilebilmesinin son şekli olan sosyal medyaya dönük yasakların Meclis gündemine geleceğini söyleyen Hüda şöyle konuştu: “Eleştiri hakkının ortan kaldırılmasının son kırıntıları da etrafı demir duvarlara çevrili hale getirecek ki dünya burada yaşanan zulümleri görmesin. Muhalifler birbiri ile iletişime geçmesin deniyor. Bu hafta Meclis’e gelecek olan sosyal medya yasakları bunun bir aracı. Zaten yurttaşlar gazete okumayı TV izlemeyi de bıraktı. Onların gazeteleri bile satılmıyor. Bir Gezi ruhunun canlanmasında çok korkuyorlar. Vatan için beka sorunundan bahsediyorlar bizim ülkemizin geleceği için bir beka sorunu değil sarayın bir beka surunu var. Gidişleri de çok yakındır. Sosyal medya hesaplarını kapatmaları da bunu sağlamayacaktır. Z kuşağının dislike’larından korkuyorlar. Biz barış ve özgürlük mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz.”