Tahrip edilen mezarlıklara ilişkin raporu açıklandı

  • 17:44 5 Haziran 2020
  • Güncel
VAN - Van Barosu İnsan Hakları Komisyonu, ÖHD ve İHD, Erciş'te nisan ayında saldırı gerçekleştirilen mezarlıklara dair raporunu açıkladı. Raporda görüşme gerçekleştirilen ailelerin anlatımlarında, “mezarlıkların yıkılması talimatının savcılık tarafından verildiği” ifade edildi.
 
Van Barosu İnsan Hakları Komisyonu, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Van Şubesi ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Van Şubesi'nin, Erciş ilçesinde nisan ayında saldırıda bulunulan mezarlığa dair hazırladıkları rapor açıklandı. Avukat ve insan hakları savunuculardan olunan heyetin 28 Mayıs'ta çeşitli mezarlıklara yaptığı ziyaret ve incelemeler sonucunda hazırlanan raporda, ailelerle yapılan görüşmelere de yer verildi. 
 
Ailelerle yapılan görüşmeler şu şekilde:
 
“Şehirpazar (Şarbazar) Mahallesi'nde Hüseyin Bozan ile 28/05/2020 tarihinde 2020 Nisan ayında oğlu Ozan Bozan’a ait mezarlığa yapılan tahribatın tespiti amaçlı görüşmede: ‘…17 Nisan 2020 tarihinde muhtar beni aradı. Askeri görevliler muhtardan beni aramasını ve mezarlığa çağırmasını istemişler. Aynı benim gibi muhtar tarafından askeri görevlilerin isteği ile çağrılan Zeynel Abidin Çağan ile birlikte köy mezarlığına gittik. …Askeri personel; mezarlık için burada olduklarını, alınan savcılık talimatı üzerine mezarlığı kıracaklarını söylediler. Neden kod isim kullandınız diyerek bu haliyle bu mezar taşlarının yasal olmadığını söylediler. Bunun üzerine kimliğimizi askeri personele verdik, hakkımızda tutanak tutuldu ancak tutanağa imzamızı atmadık. Mezarlığın kırılmasını istemediğimden mezar isimliğinin kaldırılmasını/değiştirilmesini teklif ettim buna rağmen zorla bizi mezarlıktan uzaklaştırdılar. Daha fazla ısrar etmemiz halinde tüm mezarlığa zarar verileceği korkusu ile ısrarımızı sürdürmedik. Sonrasında askeri araçta bulunan balyozu getirdiler mezar isimliğini parçaladılar. Ardından Kur’an okumak için yapılan oturağı göstererek kızgın bir şekilde ‘Bu ne için’ diye sordular. Biz de cevaben dini bayramlarda, kandillerde ve mezarlık ziyaretlerinde Kur’an okumak için yapılan oturak olduğunu söyledik. …Kur’an okuma oturağı da askeri personel tarafından balyozla kırıldı. Eğer mezarlık onarılırsa mezarlığı yine kıracaklarını söylediler.  Daha sonra araçları ile köy mezarlığından ayrıldılar.’
 
‘Savcı izni var’ denildi
 
Van ili Erciş İlçesine bağlı Şehripazar Mahallesi'nde yaşayan Zeynel Abidin Çağan ile heyetimizin 28/05/2020 tarihinde 2020 Nisan ayında oğlu Mehmet Necip ÇAĞAN’ a ait mezarlığa yapılan tahribatın tespiti amaçlı görüşmede: ‘…17 Nisan 2020 tarihinde muhtar beni arayarak askeri görevlilerin kendisi ile iletişime geçtiklerini ve köy mezarlığına gelmemi isteklerini söyledi. Mezarlığa aynı benim gibi çağrılan Hüseyin BOZAN ile birlikte gittik. Mezarlığa vardığımızda Jandarma ve geçici köy korucularının, müteveffa oğlum Mehmet Necip Çağan ve Müteveffa Ozan Bozan’a ait olan ve yan yana bulunan mezarlıkların başında olduklarını gördük. Herhangi bir kimlik veya belge ibraz edilmeden bizlerden kimliklerimiz talep edildi. Kimliğimi askeri personele verdim, hakkımda tutanak tutuldu ancak tutanağa imzam alınmadı. Askeri personel; mezarlık için burada olduklarını söyleyerek neden kod isim kullandınız, neden Kürtçe yazdınız biçiminde sorular sordular. Savcılıktan aldıklarını söyledikleri talimat üzerine mezarlığı kıracaklarını söylediler, bizlere herhangi bir yazılı talimat göstermediler.
 
Nefret ile parçaladılar
 
Yaptıklarının insanlığa sığmadığını, hukuki olmadığını belirttik. Cevaben savcı izni var denildi ancak savcı iznine veya talimatına dair bir evrak gösterilmedi. Kendilerine ‘Avukatımız şimdi savcı ile görüşecek lütfen mezarı kırmayın’ dememize, hatta gerekirse mezar isimliğini kaldırmayı/değiştirmeyi teklif etmemize rağmen bizi dinlemediler. Bizleri zor kullanarak mezarlıklardan uzaklaştırdılar. Daha fazla ısrar etmemiz halinde tüm mezarlığa zarar vereceklerinden duyduğumuz korku sebebi ile daha fazla ısrarcı olmadık ve yanlarında getirdikleri askeri araçta bulunan balyozlar ile mezar taşlarını ve üzerinde Kur’an okunan yeri de tahrip ettiler. Mezar isimlikleri kırılmış olmasına rağmen balyoz personelce el değiştirerek daha ufak parçalara ayrılana kadar nefret ile parçalandı. Daha sonra mezar taşında bulunan Kur’an okuma oturağını göstererek ‘Bu ne için?’ diye sordular. Dini bayramlarda, kandillerde ve mezarlık ziyaretlerinde Kur’an okumak için yapılan oturak olduğunu söyledik. Bunun üzerine alay ederek ‘Bir de Kur’an mı okuyorsunuz’ dediler. Kendilerine en vahşi savaş dönemlerinde bile ölülere saygı duyulduğunu ifade ettim. Buna karşılık ‘Bu ölülerin üzerinde Kur’an da okunmamalı saygı da duyulmamalı’ dediler. Kur’an okuma oturağını da balyozlarla kırdılar. Askeri personel bizlere, mezarlığın onarılması halinde yine kıracaklarını söylediler. Daha sonra araçları ile köy mezarlığından ayrıldılar.’ 
 
Mezar taşından soruşturma
 
Van ili Erciş İlçesine bağlı Taşlıçay (Panî)  Mahallesi'nde yaşayan Mehmet Vefa Kara ile heyetimizin 28/05/2020 tarihinde 2020 Nisan ayında kardeşi İkram Kara’ ya ait mezarlığa yapılan tahribatın tespiti amaçlı görüşmede: ‘…Mezarlığa ilk defa 2013 yılında askeri personel tarafından zarar verildi. Kardeşimin mezarı, köye ait genel mezarlığın içinde yer almaktadır. 2013 tarihinde genel mezarlığın duvarı henüz örülmemişti. Bu yüzden verilen zararı çevredeki çobanların görüp haber vermesi ile bir gün sonra öğrenmiştik, bu zararın jeneratör getirilerek spiral ile mezarlık isimliğinin kesilmesi suretiyle gerçekleştirildiğini de çobanların tanıklığında öğrenmiştim. Mezarlığı neden tahrip ettiklerine dair bizlere hiçbir uyarı, bildirim yapılmadı. 2013 yılında gerçekleşen bu olay akabinde hakkımda propaganda suçundan soruşturma açıldı. Mezar taşının propaganda unsuru olduğu iddiası ile yargılandım. …Nisan 2020 tarihinde İstanbul ilinde mevsimlik işçi olarak çalışmakta iken, kendisini askeri personel olarak tanıtan bir kişi beni arayarak köy mezarlığına çağırdı. Ben bu davetin önceki mahkûmiyetim ile ilgili olduğunu düşündüm. İl dışında olduğumdan gidemediğimi, ancak neden çağırıldığıma dair bilgi almak istediğimi söyledim. Ancak çağrı hakkında tarafıma bilgi verilmedi.  Köyde olsaydım belki de gözaltına alınacaktım. Şu an herhangi bir soruşturmaya maruz kalıp kalmadığımı bilmiyorum.’ şeklinde beyanda bulunmuştur.
 
Aynı mezara ikinci saldırı
 
Müteveffa İkram Kara’nın annesi Ayşan Kara: Evimizden köy mezarlığı görünüyor.  Köy girişinde bulunan mezarlıkta uzaktan askeri personeli görünce oğlum İkram Kara'nın mezarı için geldiklerini hemen anladım. Daha önce zarar verildiği için bu kanıya hemen vardım. Ağlayarak derhal mezarlığa koşmaya başladım ancak kızlarım ve gelinlerim bana engel oldular. Ben kalp hastasıyım. Askerin bana zarar vermesinden korktular. Korku ve endişe ile 5 gün bekledim. Mezar başına gittiğimizde mezarlık isimliği ve Kur’an okuma oturağının parçalandığını gördük. Mezarlık parçalarını oğlumdan parçaları toplar gibi toplayarak o üzüntüyle eve götürdüm. Sanki oğlum yeniden öldü. O kadar ki üzüldüm’
 
Görüşmenin devamında mezarlıkların özel yaşam alanı olduğunu herhangi bir mahkeme veya idari karar veyahut daha önceden bilgilendirme olmadan mezarlığın 2'nci kez parçalandığını beyan etmişlerdir.
 
Neden Kürtçe kullanıldığını sordular
 
Keklikova (Soskên) Mahallesi'nde müteveffa Harun Edemen’ in babası Abdülbari Edemen ile heyetimizin 28/05/2020 tarihinde 2020 Nisan ayında oğlu Harun EDEMEN’ e ait mezarlığa yapılan tahribatın tespiti amaçlı görüşmede: ‘2020 yılının Nisan ayına kadar herhangi bir sıkıntı yahut uyarı ile karşılaşmadık. Nisan 2020 tarihinde beni Keklikova Jandarma Karakolundan telefonla aradılar. Telefon iyi çekmediğinden anlaşmakta zorlandık. İsterlerse yarım saate karakola gelebileceğimi bildirdim, kabul edildi ve bu sebeple karakola gittim. Karakolda, oğluma ait mezarlık isimliğine neden kod ismi ve ‘şehit’ ibarelerinin yazıldığını, neden Kürtçe dilinin kullanıldığını sordular. Bana ifademin alındığını, salgın hastalık nedeniyle şu an savcılık ifademin alınmayacağını ancak daha sonra savcılık ifadesine de çağırılacağımı bildirdiler. Bunun üzerine askeri araçla mezarlığa gittik. Mezarlığa vardığımızda isimlik üzerinde niçin ‘güvercin ve güneş’ simgesinin bulunduğu sorusu ile karşılaştım. Askeri personel bana; isimliği kıracaklarını ama istersem sadece oğlumun isminin yazıldığı bir isimlik yaptırabileceğimi söylediler. Mezarlığa zarar verilmemesini, müsaade edilmesi halinde düzeltmeyi bizzat yapacağımı söylememe rağmen dinlemediler. Oğluma ait mezarlığın isimliği parçalanarak yakında bulunan çaya atıldı. ’Görüşmenin devamında yıllar sonra oğlunun tekrar yaşamını yitirmesi ile eş değer üzüldüğünü, mezarlıkların özel yaşam alanı olduğunu herhangi bir mahkeme veya idari karar veyahut daha önceden bilgilendirme olmadan mezarlığın parçalandığı, yakın zamanda mezarlığı istenildiği biçimde onardığını beyan etmiştir.”
 
Heyet tarafından yapılan tespit ve gözlemler ise şu şekilde:
 
“* Van ili Erciş ilçesine bağlı Şarbazar (Şehripazar), Panî(Taşlıçay) ve Soskên(Keklikova) mahallerinde, yukarıda isimleri geçen kişilerin mezarlarının/ mezar taşlarının kırılmak suretiyle tahrip edildiği heyetimizce gözlenmiştir.
 
* Müteveffa yakınlarının beyanlarına göre mezarlıkların tahribi için gelen askeri personelin genel olarak ailelere yönelik baskı, zorlama, tehdit biçiminde bir yaklaşımlarının bulunduğu tespit edilmiştir. (Mezarlığın onarılması halinde yine kıracağının söylenmesi, mezarlık isimlerinin aile tarafından düzeltilmesi/değiştirilmesi teklif edilmesine rağmen kabul edilmemesi, adli soruşturma konusu olacak suç bulunmamasına rağmen ifadelerine başvurulması vb.)
 
* Ailelerin hukuki gerekçelerden yoksun ve insani değerlere aykırı bir biçimde devletin kolluk güçleri tarafından cezalandırıldıkları (mezarlık isimlerinin parçalanması, Kur’an okuma oturağının parçalanması vb) tespit edilmiştir.
 
* Mezar taşındaki semboller, ifadeler nedeniyle örgüt propagandası suçunun oluştuğunun iddia edilmesi, ölenin yakınlarına bu gerekçe ile soruşturmalar açılması ve adil yargılanma hakkı ihlal edilerek yapılan yargılama neticesinde bu isnat edilen suçun sabit olduğu sonucuna varılması; baştan sona hukuki olarak büyük bir çıkmaza vücut vermektedir.
 
* Mezarlıkların tahrip edilmesi, tahrip edilirken sarf edilen sözler, ailelere yönelik yaklaşımlar ise Türk Ceza Kanununda şerefe karşı suçlar başlığı altında düzenlenmiş olan “ölenin hatırasına hakaret” suçunu gündeme getirmektedir.
 
* Gerek ulusal gerek uluslararası hukuk kurallarına ve evrensel ilkelere göre ölmekle hüküm kalkar. Ölenin hakkında derdest dava düşer. Bilindiği kadarıyla mezarlıklarda kullanılan semboller, mezar taşında kullanılan dil ve sair konularda herhangi bir standart bulunmamaktadır. Toplumun manevi duygularını incitici olmadığı sürece serbesti mevcuttur. Pek çok mezar taşında farklı alfabelerden, farklı dillerden yazılar, şiirler bulunmakta; kimi mezarlarda anıtlar, heykeller yer almakta, hatta toplumda yerleşik olarak; yaşarken söyleyemediklerini mezar taşına yazdırma geleneği bulunmaktadır. Bunca çeşitlilik arasında Van ili Erciş ilçesinde mezkûr mahallerdeki tahribata konu mezarlarda kullanılan dilin, sembollerin, ibarelerin 2020 yılının Nisan ayında neden bir güvenlik meselesi olarak değerlendirilip müdahaleye / tahribata konu edildiği de izaha muhtaç bir husus olarak karşımıza çıkmaktadır.”
 
‘İhlallerin engellenmesi için başvurular yapılmalı’
 
Raporun sonuç kısmında da şunlar dile getirildi: “OHAL kaldırılmış olmasına rağmen- OHAL sürecinde olduğu gibi- Türkiye Cumhuriyeti’nin de taraf olduğu Uluslararası sözleşmelerde, Anayasada ve diğer kanunlarda tanımlanan hakların uygulanmasının fiili olarak askıya alınmış olduğu herkesin malumudur. Mezarların özel yaşam alanı olduğu; mezarların, ölenin yakınlarının /ailelerinin tasarrufunda bulundukları, mezarlara müdahalenin kanunlar ve taraf olunan uluslararası sözleşmeler çerçevesinde yapılması gerektiği, bunun dışında yapılan her türlü müdahalenin kanun dışı olacağı ve hak ihlaline gerekçe teşkil edeceği her türlü izahtan varestedir. Heyetimiz Van ili Erciş ilçesine bağlı Şehripazar, Taşlıçay) ve Keklikova mahallerinde yaşayan ailelerin fertlerine ait mezarlıklara ilişkin fiziki müdahalelerin ve söz konusu hak ihlallerinin engellenmesi hakkında etkili başvuruların ve görüşmelerin yapılması gerektiğini tespit etmiştir.”