
DFG: Tutuklu gazeteci sayısı 105’e yükseldi
- 11:30 5 Haziran 2020
- Güncel
DİYARBAKIR - Dicle Fırat Gazeteciler Derneği’nin açıkladığı rapora göre mayıs ayında iki gazetecinin tutuklanmasıyla birlikte tutuklu gazeteci sayısı 105’e yükseldi. Raporda, “Gazetecilere yönelik baskılar sona erinceye kadar doğruları haykırmaya devam edeceğiz” mesajı verildi.
Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG), “2020 Yılı Mayıs Ayı Gazetecilere Yönelik Hak İhlalleri Raporu”nu yazılı açıklamayla duyurdu. Rapora göre mayıs ayında altı gazeteci gözaltına alındı, ikisi tutuklandı. Yine rapora göre aynı ay içerisinde üç gazeteci saldırıya uğradı, dört gazeteci hakkında soruşturma açıldı, dokuz gazeteci hakkında ise dava açıldı. Mayıs ayında 16 gazetecinin yargılanmasına devam edildiğine yer verilen raporda, cezaevinde iki gazeteciye işkence ve kötü muamelede bulunulduğu kaydedildi.
Mayıs ayında Basın İlan Kurumu’nun (BİK), 3 gazeteye 47 gün ilan ve reklam kesme cezası verildiği aktarılan raporda, Radyo Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) üç basın kuruluşuna yayın durdurma cezası verdiği kaydedildi.
İki gazeteci tutuklandı
Raporda, mayıs ayında iki gazetecinin daha tutuklanmasıyla 5 Haziran itibariyle Türkiye’deki cezaevlerinde bulunan gazetecilerin sayısının 105’e yükseldiği belirtildi.
“Mayıs ayı boyunca basın özgürlüğü açısından yine yabancısı olmadığımız bir tablo önümüze çıktı” denilen raporda, “Yani Mayıs ayı boyunca da gazeteciler basın özgürlüğü dışında her şeyi gördü ve yaşadı” vurgusu yapıldı.
‘Basının durumu AKP-MHP politikalarıyla bağlantılıdır’
Raporda, basın kurumları ve gazetecilere yönelik baskılara ilişkin şu değerlendirme yapıldı: “Gazetecilere yönelik baskılar bize şunu gösteriyor ki; Türkiye basın özgürlüğünden olabildiğince uzaklaşmıştır. Bu vahim durum ülke yönetimini elinde bulunduran AKP-MHP ittifakının politikalarıyla bire bir bağlantılıdır. Gazetecilere yönelik baskıların kaynağı iktidarın basına yaklaşımıdır. Basının virüse benzetilmesi, gazetecilerin ‘terörist”’ ilan edilmesi, muhalif basını hedef tahtasına oturtmaktadır. İktidar kanadı gazetecilere yönelik gerçek dışı söylemlerde bulundukça gözaltılar, tutuklamalar, soruşturmalar, davalar, saldırılar peş peşe geliyor. Gazetecileri hedef alan her açıklama; ya dava, ya da tutuklama ile sonuçlanıyor. Yargı, basın çalışanlarına karşı adeta bir sopa olarak kullanılıyor.”
‘Özgür toplumun temeli özgür basınla atılır’
Baskılarla amaçlananın, ”gazeteciliğin boğulmak istenmesi” olduğu dile getirilen raporda, “AKP-MHP modeli yeni bir gazetecilik yaratılmaya çalışılıyor. Başka bir deyişle tüm basın çalışanlarının partili gazeteci olması için çaba gösteriliyor. Bu çaba çerçevesinde bir havuz medyası oluşturulmuş olsa da partili gazeteciliğin hayata geçirilmesi mümkün değildir. Çünkü kalemi gerçekleri yazan, kalbi doğruluk için atan sayısız gazeteci her şeye rağmen gerçeklerin yükünü sırtlamaya ve mesleğe can vermeye devam ediyor. Gazetecilik ezelden beri hiçbir partinin çatısı altında yapılamayacak kadar kutsal bir görev oldu. Bunun bilincinde olan meslektaşlarımız bedeli ne olursa olsun objektif gazetecilik yapmayı sürdürecektir. Şu unutulmamalı ki; özgür bir toplumun temeli özgür bir basınla atılır. Bu yüzden basın emekçileri yalnız bırakılmamalı ve baskılara karşı dayanışma büyütülmelidir” ifadeleri kullanıldı.
‘Yaptıkları tek şey haber olanlar hala tutuklu’
Raporda, tutsak gazetecilerin durumuna da dikkat çekildi. Pandemi sürecinde tutsak gazetecilerin hayatının tehlikede olduğu belirtilen raporda, şunlar kaydedildi: “Halen onlarca gazeteci cezaevlerinde tutuluyor. Gazetecilerin serbest bırakılması gerekirken Mayıs ayında da cezaevine konulan meslektaşlarımız oldu. Özellikle koronavirüs tehlikesinden dolayı tutuklu gazetecilerin hayatı risk altındadır. Virüsten dolayı serbest bırakılan birçok kişi cinayet işlerken, yaptıkları tek şey haber olan gazetecilerin halen cezaevinde tutulması kabul edilebilir bir şey değildir. Toplum için tehlike arz eden kişiler yerine meslektaşlarımız serbest bırakılmış olsa bu cinayetler de işlenmemiş olacak ve yeni canlar hayattan koparılmayacaktı. Bu yanlıştan bir an önce geri dönülmelidir. Suç makinesi haline gelenler değil, gazeteciler toplumun içinde olmalıdır. Tutuklu meslektaşlarımızın tamamı özgürlüklerine kavuşmalı ve mesleklerine kaldıkları yerden devam etmelidir. Gazetecilere yönelik baskılar sona erinceye ve basın emekçileri özgürleşene kadar bunları söylemeye, doğruları haykırmaya devam edeceğiz.”