
Aysel Koç daha önce yaşadığı baskı ve saldırıları anlatmıştı
- 09:07 4 Mart 2020
- Güncel
ANKARA - Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde yaşamına son verdiği iddia edilen MKP’li tutsak Aysel Koç daha önce bir çok haber ajansı ve kurumlara gönderdiği mektuplarda yaşadığı baskıları ve hak ihlallerini anlatmıştı.
Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde Maoist Komünist Partisi (MKP) davasından “ağırlaştırılmış müebbet” hükümlüsü Aysel Koç’un cezaevinde yaşamına son verdiği iddia edildi. Cezaevi aileye ve avukatlara “intihar etti” bilgisi verirken Aysel'in avukatı ise otopsi raporundan sonra yaşamını yitirme nedeninin intihar olup olmadığının öğrenileceğini belirtti.
Dersim'in Ovacık ilçesi kırsalında 15 Kasım 2012’de çıkan çatışmanın ardından, kaldıkları mağaraya askerler tarafından kimyasal gaz atılması sonrası gözaltına alınan Maoist Komünist Partisi Halk Kurtuluş Ordusu (MKP-HKO) savaşçısı Aysel, 2012 yılından beri tutsak bulunuyordu. Daha önce Elbistan, Gebze ve Bakırköy cezaevlerinde kalan Aysel, beş yıldır Sincan Cezaevi'nde tutsak bulunuyordu.
Aysel, daha önce birçok haber ajansına ve kurumlara gönderdiği mektuplarda cezaevinde maruz bırakıldığı hak ihlallerini anlatmıştı.
2016 yılında hastanede cinsel saldırıya uğradı
İstanbul’da, 1 Ağustos 2016 tarihinde, İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Eren Keskin tarafından yapılan açıklamada, o dönem Gebze Cezaevi’nde tutulan Aysel’in hastanede cinsel saldırıya maruz kaldığı açıklanmıştı. Olaya dair yapılan suç duyurusuna savcılık tarafından takipsizlik kararı verilmişti.
2018’de MİT’in baskısını anlatmıştı
Aysel Koç 30 Mart 2018’de, “Görülmüştür.Org” ekibine gönderdiği mektubunda görüşme gerçekleştirdikleri Hapishane Savcısı’nın kendilerine “MİT istediği zaman sizinle görüşebilir, mani olmayız-olamayız. Gerekli ortamı hazırlarız ya da onlar istediği yerde görüşürler” dediğini yazdı.
Yine 2018 yılında, açılan disiplin soruşturmaları için savunmaya gittiklerinde ise engellendiklerini ifade eden Aysel, mektubunda bu konuda “Savunmalarımız engellenip gardiyanların saldırılarına maruz kalıyoruz. En son Bahar yoldaşımız savunmasında ‘Kürdistan’ tanımlamasını kullandığı için savunması engellendi ve saldırıya uğradı” ifadelerine yer vermişti. Sohbet haklarının, diğer tüm hakları gibi engellendiğini belirten Aysel devamında, “Gerekçesi ise yıllardır birlikte aynı hücrelerde kalıp sohbete çıktığımız devrimci kadınlara ‘şiddet uygulama olasılığımızın olduğu’ olarak belirtildi. Yaptığımız görüşmeler ve İnfaz Hakimliği’ne başvurumuz sonuçsuz kaldı” diye yazmıştı.
8 Ağustos 2018’de Aysel Koç’un ailesi yaptığı görüşme sonrası tecrit ve hak gaspları hakkında tutsakların taleplerini ve yaşananları kamuoyuna taşımak istediklerini belirterek tutsakların yaşananlar hakkında ifade ettiklerini aktarmıştı.
Aysel Koç’un ailesi ihlaller ile ilgili şu bilgileri aktarmıştı:
"Görüşte kendileri için görüş yasağı tecrit vs disiplin süreçlerinin olduğunu bahsetti. Bugün ise arayarak kendisinin ve beraber kaldıkları yoldaşları Sevinç Sönmez ve Bahar Demir’in cezaevi yönetiminin keyfi bir şekilde tecride almak istediklerini belirtti. Böyle bir süreç beklediklerini lakin bunu keyfi olarak değil, cezai karşılığı olarak beklediklerini ifade etti. Bu yapılan baskıya karşı Aysel hastane doktoru ile görüşüp kendisinin Epilepsi hastası olduğunu belirterek ve doktor rapor yazarken doktorun cezaevi müdürleri tarafından (Hakan ve Ruhiye) odalarına çağrıldığı, dönüşte de rapor vermeyip tecridin başlamasına yardımcı olmuştur.”
İnsan Hakları Derneği (İHD) Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Nuray Çevirmen, Aysel’in yaşamına son verdiğinin kesinleşmediğini ancak son süreçte çok fazla tutsağın yaşamına son verdiğini belirterek cezaevlerinde son zamanlarda ciddi artış gösteren hak ihlallerini değerlendirdi.
‘İnsanlık onurunu hiçe sayan politikalar dayatılıyor’
Cezaevlerinde çok fazla hak ihlali yaşandığını ve bundan dolayı çok fazla tutsağın yaşamına son verdiğini aktaran Nuray, son dönemlerde intihar vakalarında hem adli hem de siyasi tutsaklarda artış yaşandığını kaydetti. Nuray, “Tecridin çok yoğunlaştığı tüm kazanılmış hakların ellerinden alındığı mahpusların sürekli olarak baskıya maruz kaldığı, iletişim haklarının ellerinden alındığı, mektupları yasaklandığı sağlıklı yaşama koşullarının ortadan kaldırıldığı bir yerde gerçekten dayanma ve direnme güçleri ortadan kaldırılıyor. İnsanlık onurunu hiçe sayan politikalar dayatılıyor. Bu durum aslında bir cinayettir. Bu gerçekten bir yaşam ihlalidir” diye konuştu.
‘İşkence ve ölüm tehditleri çok fazla’
Cezaevlerinde tutsaklara yönelik işkencenin yanı sıra tutsaklara çok fazla ölüm tehditleri geldiğini aktaran Nuray, şöyle devam etti: “Çok yoğun yaşatılan fiziksel olarak bir güç kullanımı var. Aynı zamanda mahpuslara yönelik çok fazla tehdit var. Mahpuslar bize yansıtmış olduğu durumları ailelerine de iletiyorlar. Bu konuda bize gelen çok fazla başvuru var. Gerçekten korkunç durumda cezaevleri. Ne yapmak istiyorlar, nereye varmak istiyorlar? bilmiyoruz. Defalarca bu konu ile ilgili başvuruda bulunduk. Ama kesin olarak bir çözüm üretilmiyor. Bu gittikçe de çoğalacağa benziyor.”
'Başvurularımızla ilgili soruşturma açılmıyor, cezai müeyyide uygulanmıyor’
Hak ihlallerin ortadan kaldırılabilmesi için ailelerin kendilerine başvuruları doğrultusunda cezaevlerine ziyaretler gerçekleştirdiklerini kaydeden Nuray, “Avukatlar müvekkilleri ile görüşüyorlar. Bunun yanı sıra yetkililerle birebir de görüşmeler yapıyoruz. Ancak tüm bunlara karşın ne yazık ki cezaevi rejimine kesin bir çözüm üretilmiyor. Bir başı boşluk var. Hiçbir şekilde başvurularımız ile ilgili bir soruşturma açılmıyor, cezai müeyyide uygulanmıyor. Yaptığımız tüm başvurular bu şekilde sonuçlandırılarak tarafımıza iletiliyor. Biz gerekli olan başvuruları yapmaya ve kamuoyunu bilinçlendirmeye devam edeceğiz”dedi.
‘Bu tehdit yaşam ihlalinin ortadan kaldırılması için temel bir göstergedir’
Aysel’in yaşam hakkının ihlal edildiğini vurgulayan Nuray, “Eğer ailesine belirtildiği gibi ‘seni buradan sağ çıkarmayacağız’ gibi bir tehdit varsa bu yaşam ihlalinin ortadan kaldırılması için temel göstergedir. Aile ile de görüşeceğiz. Bununla ilgili olarak suç duyurusunda bulunulacak” diye konuştu.