Roman kadınların talebi şiddetsiz ve eşit bir yaşam

  • 09:08 3 Mart 2020
  • Güncel
Filiz Zeyrek 
 
ADANA - Toplumun ötekileştirilen kesimlerinden olan Roman kadınlar, artan şiddete, ayrımcılığa, işsizliğe karşı, “Kadınların dik durmaları ve birlikte mücadele etmesi gerekiyor” dedi. Roman kadınlar, eşit ve şiddetsiz bir yaşam istediklerini söyledi.
 
8 Mart Dünya Kadınlar Günü yaklaşırken, Adana’da tarihleri çok eskiye dayanan ancak toplumun “ötekileştirilen” kesimlerinden olan Roman kadınları ziyaret ettik. Yüreğir ilçesinde bulunan Roman mahallesinede, gezinirken en çok dikkattimizi çeken şey köşe başlarında tartışan gençler oluyor. Sonrasında öğreniyoruz ki gençler uyuşturucu için tartışıyorlar. Özel savaş politikalarının etkisinin altında olan Roman halkının en çok mücadele ettiği alanların başında uyuşturucu geliyor. Mahalle aralarında ilerlemeye devam ediyoruz. Kulağımıza insanın kanını kaynatan bir müzik sesi geliyor. Artık rotamızı müzik belirleyecek, yüreğimizin gittiği kulağımızın duyduğu sese doğru yol alıyoruz. Ara sokakta rengarenk kıyafetleri ile dans eden kadın ve erkekeklere denk geliyoruz. Herkesin dans ettiği karnaval görüntüsü, bir Roman düğününden. 
 
Düğünün ardından mevcut kalabalığı fırsat bilerek kadınlara yaklaşan 8 Martı ve kadınların yaşadıklarını sorduk.
 
‘Yöresel kıyafetlerimizi giymekten korkuyoruz’
 
“Asla vazgeçmeyiz dediğimiz yöresel kıyafetlerimizi dahi giyinmekten korkuyoruz” diyen Filiz Taşkömür, eskiden Roman kadınların daha özgür yaşayabildiğini söyledi. Daha önce rengarenk giyinerek düğünlere gittiklerini, eğlenebildiklerini ifade eden Filiz, “Altın takılar, renkli kıyafetler bizim vazgeçilmezimizdi ama şimdi çok korkuyoruz giyinmeye. Çünkü ortalık çok karışık, zarar verirler bize. Her gün görüyoruz kadınlar bahanelerle öldürülüyor. Hayatın her alanında büyük bir emeğimiz var. Anneyiz, evde çalışıyoruz, dışarıda çalışıyoruz, işçiyiz ama emeğimizin bir karşılığı yok” dedi.
 
Terzilikle geçimini sağlayan Filiz, “Erkek nasıl hürse kadın da hür olmalı. Kadınlar birlikte olursa, hakları için birlikte mücadele ederse kazanır. Tüm kadınlar haklarını savunmak için 8 Mart’ta alanlarda olmalı” ifadelerini kullandı.
 
‘Baskı altındayız’ 
 
Melda Okur da baskı altında bir yaşam sürdürdüğünü belirtti. Melda, “Eşimizin izni olmadan hiçbir şey yapamıyoruz” derken, itiraz ettiklerinde şiddete maruz kaldıklarını söyledi. Son yıllarda artık geceleri çıkamadıklarını söyleyen Melda, “Geç saatlere kadar dışarıdaydık ama artık korkuyoruz. Her gün bir erkek tarafından öldürülen kadınları görüyoruz ve artık bunların son bulmasını istiyoruz. Erkek insan da kadın köle mi? Tüm kadınları 8 Mart’ta birlikte alana davet ediyorum” dedi.
 
‘Sokaklar bu kadar tehlikeli değildi’
 
Şiddetin yanı sıra hırsızlık ve uyuşturucunun da yaygınlaştığını belirten Roman kadınlardan Ayşe Ulu ise “Yıllardır burada yaşıyorum. Önceleri sokaklar bu kadar tehlikeli değildi. Köşe başı uyuşturucu ticareti yapılıyor, parası olmayan da hırsızlık yapıyor, insan öldürüyor. Biz evlerimizde dahi güvende değiliz. Devletin bunlara çözüm üretmesi gerekiyor. Bizler genellikle tarımda çalışırız ama tarım işi de kalmadı artık. İşsizlik, parasızlık da aile içi şiddeti arttırıyor” diye vurguladı.
 
‘Kadınları evliliğe mahkum ediyorlar’ 
 
Kadınların baskı ve şiddet nedeniyle evlenmeyi “kurtuluş” olarak gördüğünü aktaran lise öğrencisi Hülya Güngör de şöyle konuştu: “Eğitim almak kolay değil. Birçok genç kadın okulu bırakıyor. Bilmiyorlar ki evlilik bir kurtuluş değil. Evdeki baskı, erkek şiddeti nedeniyle evlenen birçok arkadaşım var. Ama sonra hayatları daha da çekilmez bir hal alıyor. Eğitimli kadın istemiyorlar. Çünkü eğitim almış bir kadın kendi ayaklarının üzerinde durmayı öğreniyor ve daha güçleniyor. Bu yüzden kadını evliliğe mahkum ediyorlar. Kadın ayaklarının üzerinde durmalı. Biz de annemle tezgah açtık, geçinmek için. Boş zamanlarımda çalışıyorum.”
 
‘Kadınlar birlikte ve dik durmalı’
 
Maruz kaldıkları ırkçı ve ötekileştiren yaklaşımlara dikkat çeken Hatice Bütünay da şu ifadelerde bulundu: “Biz eskiden huzur içinde mahallemizde yaşıyorduk. Bu kadar ırkçılık, ayrımcılık yoktu. Ayrıca işsizlik de perişan etti insanları. Bu kadar sorunun üzerine kadınlar şiddete maruz kalıyor. Artık yeter bitsin. Tüm zorlukları kadınlar çekiyor ama bir karşılığını da görmüyor. Kadınların dik durmaları ve birlikte mücadele etmesi gerekiyor. Tüm kadınların 8 Mart’ını kutluyorum, şiddetiz bir yıl istiyorum.”