‘İktidarın savaştaki ısrarı bir trajediye daha yol açtı’

  • 09:05 3 Mart 2020
  • Güncel
ANKARA - Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 2014’te “Siz bizim misafirimizsiniz” dediği, İdlib saldırılarının ardından ise “Beslemek durumunda değiliz” dediği Suriyelilerin Avrupa’ya geçişi için sınır kapılarını açma kararının ardından binlerce mülteci, otobüslerle sınırlara taşındı. HDP Göçmen ve Mülteciler Komisyon Sözcüsü Gülsüm Ağaoğlu, “İktidarın savaşta ısrarı bir trajediye daha yol açtı” dedi.
 
İdlib’te 27 Şubat’ta Suriye rejiminin saldırısı sonucu 34 askerin yaşamını yitirmesinin ardından, Türkiye sınır kapılarını açarak Avrupa ülkelerinin yeniden göçmenlerle tehdit etti. Türkiye’nin “açık kapı” tutumunun ardından birçok kentte devlet kurumları tarafından mültecilere ücretsiz ulaşım sağlanarak, mülteciler Türkiye-Yunanistan sınırında bulunan Edirne’deki Pazarkule Sınır Kapısı’na taşındı. Binlerce göçmen, sınır kapısından ve Meriç Nehri’nden ölüm tehlikesine rağmen Yunanistan topraklarına geçmeye çalıştı. Dün ise Midilli Adası’na geçmeye çalışan mültecilerin bindiği botun devrilmesi sonucu bir çocuğun hayatını kaybettiği, Yunan askerlerinin de bir kişiyi katlettiği iddia edildi.
 
Yunanistan göçmenleri almamak için gaz bombaları atarken, günlerdir göçmenler ‘bir umutla’ geçmeyi bekliyor. 
 
‘Siz bize yük değilsiniz’den ‘Beslemek durumunda değiliz’e
 
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2014 Ekim ayında yaptığı bir konuşmada, Suriye’deki savaş nedeniyle Türkiye’ye gelen Suriyeliler için “Sizler bizim kardeşlerimizsiniz. Kardeşlerinizin yurdunda kendi evindesiniz. Kim ne derse desin, sizler asla yük değilsiniz. Bizim kültürümüzde misafir berekettir şereftir. Siz hem bize ensar olma vasfını bahşettiniz hem de evimizi şereflendirdiniz” demişti. Ancak İdlib’deki gelişmelerin ardından yaptığı açıklamada ise “Dün ne yaptık? Kapıları açtık, bu sabah itibarıyla sınırı geçenler 18 bin oldu. Bugün herhalde 25 ve 30 bini bulur. Biz bu kapıları bundan sonraki süreçte de kapatmayacağız ve bu devam edecek. Neden? AB sözünde durması lazım. Biz bu kadar mülteciye bakmak, onları beslemek durumunda değiliz” dedi.
 
Avrupa ülkeleri: Kaygıyla izliyoruz
 
Şişme botlarla Yunanistan’a geçmek isteyen mültecilerin durumu ise her yıl yaşananlarla aynı. Yunanistan, kendi sınırına asker ve polis gücünü yığarken, sınırı geçmek isteyen göçmenlerin bir kısmı tellerle çevrili duvarlardan atlıyor. Çocukları ile birlikte göç yoluna düşen aileler ise sınır kapısında kapının kendilerine açılmasını bekliyor. Yunanistan’ın göçmenlere ilişkin, “Sınır kapılarını açmayacağız” sözlerinden sonra Avrupa ülkeleri göçmenlerin kapıda bekleyişlerinden “kaygı duyduklarına” dair açıklamalar yaptı.
 
Liderler zirvesinde hangi sonuçlar çıkmıştı?
 
Avrupa Birliği’nin (AB) 29 Haziran 2018 tarihindeki liderler zirvesinde ortak mücadele merkezlerinin kurulmasına ve birlik içinde göçmenlerin hareket etmesinin kısıtlanmasına karar verildi. 9 saat süren toplantında imzalanan ortak açıklamada, bu merkezler kapsamında göçmenler arası yeniden dağıtım ve yerleştirme gibi adımların ülkelerin esasında yapılacağı kaydedildi. Böylece Avrupa’ya gelen göçmen akımının sınırlandırılması ve mülteci başvurularının değerlendirilmesi için kontrollü merkezlerin kurulması hedeflendi.  Avrupa’ya gelen göçmenler için sadece Avrupa’da değil AB dışında da merkezler kurulması amaçlanacak. Zirvede AB sınırlarındaki güvenliğin daha da güçlendirilmesi, Avrupa’ya göçün engellenmesi için Türkiye, Fas ve Kuzey Afrika ülkelerine daha yüksek miktarda yardım sağlanması, Türkiye’ye Suriyeli mülteciler için vaat edilen yardım paketinin ikinci dilimi olan 3 milyar Euro verilmesi, Afrika göç projelerine ise 500 milyon Euro aktarılması kararlaştırıldı.
 
‘İnsan tacirleri devreye girdi’
 
Yaşananları değerlendiren Halkların Demokratik Partisi (HDP) Göçmen ve Mülteciler Komisyonu Sözcüsü Gülsüm Ağaoğlu, güvenlik politikalarında ve savaş tezkerelerinde ısrar eden AKP iktidarının bir trajediye daha yol açtığını söyledi. İktidarın önce sosyal medya ağlarını kapattığını ardından da “mülteci kozuna” sarıldığını vurgulayan Gülsüm, kapıların açılması açıklamasından sonra insan tacirlerinin devreye girdiğini söyledi.
 
‘Kaç kişinin daha ölmesi gerekiyor’
 
2016’da Avrupa ülkeleri ve Türkiye arasında yapılan “geri kabul anlaşmasına” rağmen mültecilerin sürekli bir tehdit olarak kullanıldığını ifade eden Gülsüm, “Türkiye’nin mültecilere sınır kapısını açma bilgisini vermesi sonrası Yunanistan ve Bulgaristan sınırlarında güvenlik üst seviyeye çıkarıldı. Güvenlik için kullandıkları araçlara, gaz ve ses bombaları da koyuldu. İnsanlar gerek kara gerek deniz yolu ile Yunanistan ya da Bulgaristan’a ulaşmaya çalışıyor. Mülteciler Avrupa ülkeleri ile pazarlık konusu yapılamaz ve siyasetin bir pazarlık aracı haline getirilemez. Güvenlik önlemleri alınmaksızın yola düşen mültecilerin kontrolsüz geçişleri yeni ölümler anlamına gelmektedir. İnsanların bilinmezliğe sürüklendiği yollarda ve binlerce mülteci deniz yollarında ölmüşken, şimdi Ege Denizi’nde kaç kişinin daha ölmesi gerekiyor? İktidarı bir kez daha bu politikadan vazgeçmeye çağırıyoruz” diye konuştu. 
 
‘İktidarın ve AB ülkelerin bu kirli uygulamalarına itiraz ediyoruz’
 
Mülteciler konusunda Türkiye ve Avrupa ülkelerinin kirli ve samimiyetsiz uygulamaları olduğunu belirten Gülsüm, şunları söyledi: “2011’de Suriye’de iç savaş başladığından beri o savaşın çok kısa sürede sonlanacağı ve orada bulunan Emevi Camiinde namaz kılma hayali kuran, emperyal amaçlarını gerçekleştirmek isteyen iktidar, mültecilerin Türkiye’ye gelmesi gibi bir sonuçla karşılaştı. Orada bir çıkar yoluna gitti ve Avrupa ile bir pazarlık konusu haline getirdi. AB ile görüşmelerinde ‘benim üstüme fazla gelmeyin, politikalarımı eleştirmeyin, sınır kapılarını açar, mültecileri kamyonlara doldurup gönderirim’ demişti.  Bu anlaşmaya ilişkin Merkel Antep’te mültecilerin kaldığı ve kadınların fuhşa sürüklendiği kamptaki ziyaretinden sonra, ‘Dünya standartların üzerinde bir mülteci kampı’ şeklinde bilgi vermişti. Bu Türkiye kadar AB’nin izlediği samimiyetsiz politikalarla ilgili. Türkiye mültecileri Avrupa’ya göndermekle tehdit ediyor. AB ise yüksek standartlarını korumak için ikili bir uygulamaya giriyor. İktidarın ve AB ülkelerinin bu kirli uygulamalarına itiraz ediyoruz. Başka Alan Kurdîlerin olmaması için kontrolsüz geçişlerin bir an önce durması gerekiyor. Barışta ısrarcıyız, savaştan kaynaklı yollara düşen mültecilerin ölmesine karşıyız.”