
Kayapınar Belediye Eşbaşkanı Keziban Yılmaz tahliye edilmedi
- 15:04 2 Mart 2020
- Hukuk
DİYARBAKIR - Yerine kayyım atanarak tutuklanan Kayapınar Belediye Eşbakanı Keziban Yılmaz Askar, “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla yargılandığı davanın ikinci duruşmasında da tahliye edilmedi.
İçişleri Bakanlığı kararıyla görevden alınarak tutuklanan Halkların Demokartik Partisi’nin (HDP) bağlı Kayapınar Belediye Eşbaşkanı Keziban Yılmaz Askar hakkında "örgüt üyesi olmak" iddiasıyla Diyarbakır 9'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan davanın ikinci duruşması görüldü.
Duruşmaya tutuklu bulunduğu Kayseri Bünyan Kadın Kapalı Cezaevi’nden Ses Görüntü ve Bilişim Sistemi ile (SEGBİS) katılan Keziban’ın avukatları duruşmada hazır bulundu. Duruşmayı HDP Diyarbakır İl Eşbaşkanı Hülya Alökmen ve çok sayıda avukat izledi. Diyarbakır Adliyesi önünde ve duruşma salonunda polis ablukası dikkat çekti.
Savcı 10 yıldan 15 yıla kadar ceza istedi
İddia makamı, itirafçı Hicran Berna Ayverdi’nin verdiği ifadeyi esas aldı. İddia makamı Keziban için, “PKK silahlı örgütünün talimatları doğrultusunda hareket ettiği, KCK yapılanması içerisinde delege olduğu, KJB yapılanması içerisinde üye olarak yer aldığı, KJB’nin içerisinde yer alan söz de yargılama organında görev aldığı, sanığın yargılama sonrasında bir rapor tanzim ettiği ve raporu PKK/KCK silahlı örgütünün üst yargı organında değerlendirilmesi amacıyla PKK/KCK kamplarına gönderdiği, cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü olarak bulunan PKK örgütü mensupları arasında iletişim sağladığı, bakanlar kurulunca çıkarılan KHK ile PKK örgütüyle iltisakı olduğu gerekçesiyle kapatılan Mezopotamya Hukukçular Derneği’ne ve Özgür Kadın Kongresi Derneği’ne üye olduğu tespit edildiği, yapılan araştırmalarda sanığın farklı tarihlerde düzenlenen PKK/ KCK terör örgütü propagandasına dönüşen eylem ve etkinliklere katıldığı, sanığın sosyal medya hesabındaki paylaşımları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiği, örgütü üyesi olduğu, örgüt içerisinde faaliyet yürüttüğü, örgütün hiyeyraşik yapısı içerisinde üst kademe yöneticileri tarafından emir ve talimatlar doğrultusunda hareket ettiği, bu şekilde sanığın üzerine atılı örgüt üyesi olma suçunu işlediği anlaşılmakla” diyerek 10 yıl ila 15 yıl arası değişen hapis cezasıyla cezalandırılması talebinde bulundu.
Savcının mütalaasına ilişkin konuşan Keziban Yılmaz Askar, sağlık durumuna ilişkin avukatlarının raporlarını mahkemeye sunduğunu hatırlattı.
‘21’inci yüzyılın cadı avını yaşıyoruz’
Ardından konuşan Keziban’ın avukatı Reyhan Yalçındağ, “Ortaçağ Avrupa’sında yaşanan Cadı Avları sürecinde 1 milyondan fazla kadın insanlık dışı bir şekilde katledildi. 21’inci yüzyılda da bunun cilalanmış halini yaşıyoruz. Vicdanınızla aldığınız hukuk misyonuyla bu dosyanın hukukla hiçbir alakası yoktur. İddianamenin kolluk fezlekesinden öteye gitmeyeceği neticesiyle iddianamenin delil açısından boş olduğu, siyasi içerikli olduğu açıktır. Eğer müvekkil HDP’den seçilmiş bir belediye başkanı ise dosyanın durumu ortadadır. Dosyada dinlenilen Hicran Berna Ayverdi, bir uyuşturucu bağımlısı anestezi çalışanıdır. Çalıştığı hastanelerden kovulmuştur. Tanık akşam yatıyor, sabah kalkıp, ‘beni Diyarbakır’a götürün de birkaç kişi hakkında beyan vereyim’ diyor. Tutanaklarda katibin sicili ve imzası bile yoktur. AİHM tanık beyanının hükme esas alınmaması gerektiğini belirtmiş, Anayasa mahkemesi de bu tür kararlar vermiştir. Uyuşturucu müptelası her hastaneden kovulan bir kadın Diyarbakır’da son derece saygın avukatları, doktorları tanıyor. Herkesle bir görüşmüşlüğü, bilmişliği var. Müvekkil ilk gözaltına alındığında inandırıcı beyanda bulunmak için, müvekkilin avukat olduğunu, örgüte yakın olduğunu beyan etmiştir. Müvekkilin bir veya birden fazla adli kontrol şartıyla tahliyesini talep ediyoruz” ifadelerini kullandı.
Keziban’ın diğer avukatları Servet Özen ve Cihan Aydın da müvekkillerinin tahliye edilmesi talebinde bulundu.
Duruşma 14 gün sonrasına ertelendi
Verilen aranın ardından mahkeme heyeti, Keziban’ın somut delil, kuvvetli suç şüphesi, sunulan sağlık raporlarında cezaevinde kalmasını engeller nitelikte olmadığını, suçun vasıf ve mahiyeti itibariyle, adli kontrol tedbirlerinin yetersiz kalacağını ve kaçma şüphesi gerekçesiyle tutukluluk halinin devamına karar verdi.
Mahkeme heyeti bir sonraki duruşmayı 16 Mart’a erteledi.