HDP İl Örgütü’nden İmralı açıklaması: Bir an önce görüşme yapılmalı

  • 14:58 28 Şubat 2020
  • Güncel
DİYARBAKIR - İmralı Adası’nda dün çıkan yangına ilişkin basın açıklaması yapan HDP Diyarbakır İl Örgütü, “PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki mutlak tecridin siyasetsizliğin, akıldışılığın ve kuralsızlaştırılmış bir rejimin en somut ifadesi” olduğunu söyledi. HDP, avukatların ve ailelerin çağrılarına bir an önce yanıt verilmesi gerektiğinin altını çizerek, görüşmelerin yapılması gerektiğini vurguladı.
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır İl Örgütü İmralı Adası’nda çıkan yangına ilişkin il binasında basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya HDP’li milletvekilleri, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, HDP Diyarbakır İl Eşbaşkanları, Tevgera Jinên Azad (TJA) Sözcüsü Ayşe Gökkan ve TJA aktivistleri, Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Barış Anneleri Meclisi, Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma Birlik ve Kültür Derneği (MEBYA-DER), MED Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuki ve Dayanışma Dernekleri Federasyonu (MED TUHAD-FED), HDP ve DBP ilçe örgütleri ve çok sayıda yurttaş katıldı. Açıklamayı HDP Milletvekili Dersim Dağ okudu.
 
‘Hükümetin açıklamaları yeterli değil’
 
Abdullah Öcalan ile birlikte Ömer Hayri Konar, Veysi Aktaş ve Hamili Yıldırım’ın tutuklu bulunduğu İmralı Adası’nda dün orman yangını çıktığını hatırlatan Dersim, bu haberi basından ve İçişleri Bakanı’nın bir televizyon programında söylemesi üzerine duyduklarını söyledi. Dersim, “Bursa'nın Mudanya ilçesinden itfaiye ekiplerinin deniz yoluyla İmralı'ya ulaştırılmaya çalışıldığı haberi sonrasında hükümet yetkilileri tarafından yapılan açıklamalar kamuoyunu tatmin etmemiştir. Sayın Öcalan’ın ve diğer tutsakların aileleri ve avukatları ile görüşme talepleri dile getirilmişti. Şu saate kadar ailelerin ve avukatların görüşme taleplerine herhangi olumlu olumsuz bir cevap verilmediğini avukatlarından öğrenmiş bulunmaktayız. Sayın Öcalan’ın ve diğer tutsakların avukatları ve aileleri ile görüştürülmeleri sağlanmadan yapılan açıklamalar ikna edici ve doyurucu olmayacaktır. Bu görüşme sağlanmadığı sürece hükümetin yaptığı açıklamalar yeterli değildir” diye konuştu.
 
‘İktidar her türlü felaketi göze almıştır’
 
Türkiye’nin, AKP-MHP çizgisinin eliyle yeni felaketlere sürüklenmeye devam ettiğini dile getiren Dersim, Suriye’nin hem kuzeydoğusunda hem de kuzeybatısında sürdürülen ve amacı topluma izah edilemeyen savaşın geldiği noktanın ürkütücü bir hal almaya başladığını kaydetti. Dersim dün İdlib’de yaşamını yitiren askerlere değinerek, “Yaşamını yitiren askerlerin ailelerine başsağlığı diliyoruz. Eğer güvenlik paradigmalarında değil de barış politikalarında ısrar edilseydi bu kötü sonuçları yaşamayacaktık” dedi.
 
“2016 FETÖ darbe girişimi başta olmak üzere, sonrasında ortaya çıkan olaylar ve dün İdlip’te cereyan eden olağanüstü durumlar artık Sayın Öcalan’ın içinde bulunduğu koşulların değiştirilmesini zorunlu kılmaktadır” diyen Dersim, PKK Lideri’nin hem sunduğu yedi maddelik metin hem de Suriye savaşı ve Kürt meselesi başta olmak üzere tüm sorunların “toplumsal uzlaşı”, “demokratik siyaset”, “demokratik müzakere” ve “onurlu barışla” çözülebileceği önerilerini anımsattı.
 
‘Mutlak tecridin geldiği aşama korkunç bir noktadadır’
 
Abdullah Öcalan’ın koşullarının düzelmesi için bugüne kadar yüzlerce insanın canını feda ettiğine dikkat çeken Dersim, “En son Sayın Leyla Güven 200 gün açlık grevine girdi ve bu süreçte yine dokuz Kürt yaşamını feda ederek bir an önce mutlak tecridin bitirilmesini talep etti. Hükümet yetkilileri o dönemde resmi ağızdan tecridin kaldırıldığını ifade ettiler. Ancak 7 Ağustos’tan sonra mutlak tecridin devreye girmesiyle gelinen aşama yeniden başa dönüştür. Mutlak tecridin yeniden devreye girmesi, demokratik siyasetin, barışın ve bir arada yaşamın rafa kaldırılması demektir. Bunların yerine kaos, şiddet ve savaş politikalarında ısrar etmektir. Bu nedenle Türkiye hukuk tarihine kara bir leke olarak geçecek olan mutlak tecridin yarattığı gerilim yetmezmiş gibi çıkan yangınlar ve olağanüstü durumlar toplumumuzu germeye devam etmektedir. İhtiyacımız olan şey gerginlik ve kaos değil tüm sorunların toplumsal uzlaşı, demokratik siyaset, demokratik müzakere ve onurlu barışla çözülebileceğini önüne koyan siyasal bir aklın hakim kılınmasıdır” açıklamalarında bulundu.
 
‘Mücadele etmeye devam edeceğiz’
 
Dersim, şu ifadeleri kullandı: “Bu siyasal aklın bir an önce devreye girmesi için mücadele etmeye devam edeceğiz. Suriye savaşının, Kürt meselesinin ve Türkiye’nin içine sürüklendiği felaketlerin birbiriyle doğrudan bağlantılı olduğunu düşünüyoruz. Mutlak tecrit ortadan kaldırılmadan bu sorunların daha da derinleşeceğinden kaygılanıyor tüm kamuoyunun bu toplumsal kaygının taşıyıcısı olmasını umut ediyoruz. Bizler bugüne kadar sürdürülen mutlak tecrit ve şiddet politikalarıyla hiçbir sorunun çözülmediğini herkesin görmesini istiyoruz. Bu nedenle öncelikle İmralı’da meydana gelen yangından sonra yapılan açıklamaların yeterli olmadığını yeniden ifade ediyor ve bir an önce Sayın Öcalan ve diğer tutsakların görüşme taleplerinin kabul edilmesi gerektiğini ifade etmek istiyoruz. Hem Suriye’de devam eden kaotik durum hem de ülke içindeki mevcut gidişat dikkate alınarak hukuki olan bu görüşmelerin yapılması toplumumuzu ve halklarımızı da rahatlatacak bir görüşme olacağı kesindir. Bu nedenle Adalet Bakanlığı’na çağrımız; avukatların ve ailelerin bu yasal ve hukuki çağrılarına bir an önce yanıt verilmesi ve görüşmelerin yapılmasıdır. Daha önce defalarca yaptığımız gibi yeniden başta halkımızı, ulusal ve uluslararası demokratik toplumu, demokratik kitle örgütlerini, basın ve kamuoyunu bu konuda duyarlı olmaya davet ediyoruz.”
 
Basın açıklaması “Bê Serok Jiyan Nabe”, “Bijî Serok Apo” sloganları ve alkışlarla sona erdi.