‘Genç kadınları 8 Mart’ta alanlara çağırıyoruz’

  • 09:05 28 Şubat 2020
  • Güncel
Beritan Canözer
 
DİYARBAKIR - Özel savaş politikalarına karşı genç kadınlar olarak 8 Mart’ta alanlarda olacaklarını söyleyen HDP Genç Kadın Meclisi üyesi Sevim Akdağ, “Üniversitede, sınıfta, otobüste, lisede, iş yerinde her yerde taciz ve istismara karşı kadınlar ses çıkarmalıdır. Kadınların olduğu her yer kadın için bir mücadele alanıdır” dedi.
 
Özel savaş politikaları ile özelde genç kadınlar olmak üzere, gençlere yönelik asimilasyon, fuhuş ve uyuşturucu politikaları hız kesmeden devam ediyor. Dersim’de kaybolan Munzur Üniversitesi öğrencisi Gülistan Doku’nun 5 Ocak’ta kaybolmasının ardından, gençler üzerinden yürütülen politikalar da kendini gösterdi. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Genç Kadın Meclisi üyesi Sevim Akdağ, özel savaş politikalarını değerlendirdi.
 
‘Derin bir savaş süreci yaşanıyor’
 
İntiharların ve kadın katliamlarının birçok nedeni olduğunu söyleyen Sevim, şüpheli ölümleri “intihar” olarak değil, “katliam” olarak ele aldıklarını belirtti. Yaşananların mevcut savaş süreciyle bağlantılı olduğunu dile getiren Sevim, “Derin bir savaş süreci yaşanıyor. Toplumda şiddetin arttığı bir dönemdir. Mevcut iktidarın bir bütünen ekonomisini, ideolojisini, eğitim sistemini, bütün politikalarını savaşa odakladığı bir süreçten geçiyoruz. Savaştan ve savaş politikalarından en çok etkilenenler de kadınlardır. Salt fiziki de değil, psikolojik bir savaş süreci olduğunu da söyleyebiliriz. Kadınlar ya en yakınları tarafından katlediliyor ya da hiç tanımadıkları erkekler tarafından. Son süreçte Gülistan Doku’nun kaybolması, aslında kaybolma olduğundan da emin değiliz. Bu bir katliam da olabilir, bir kaybetme olayı da olabilir” dedi.
 
‘Huzur vermeyen politikalar’
 
Özel savaş politikalarının ilk hedefinin genç kadınlar olduğuna dikkat çeken Sevim, gençlerin sisteme mahkûm edilmek istendiğini kaydetti. Sevim, şöyle devam etti: “Özel savaş politikaları geniş ele alınmalı. Mevcut süreçte özellikle Kürdistan’da, yine Türkiye’de sol-sosyalist gençler üzerinde uygulanan kirli politikalar mevcut. Eskiden bir gencin en büyük hayali bir üniversite kazanmaktı fakat bugün üniversitede gençler ceplerinde bir lira olduğu için intihara sürükleniyor. Aslında bunlara intihar değil cinayettir diyebiliriz. Bu intiharların bir sorumlusu var. Dolayısıyla aslında gençlerin en büyük umudunun olduğu yerler cinayet işlenen mekanlar haline geldi. Mevcut eğitim sisteminin politikaları, anadilde eğitimin olmaması, cinsiyetçi politikalarla iktidara hizmet eden, hizmet etmeyecekse de yok eden, tehdit eden, kaçıran, tutuklayan, huzur vermeyen bir politika var.”
 
‘Gençler baskı görüyor, tehdide maruz kalıyor’
 
Geleceğe yönelik hiçbir hayali olmayan bir gençlik yaratılmak istendiğini vurgulayan Sevim, tüm bunları asimilasyon politikalarının bir sonucu olarak değerlendirdiklerini dile getirdi. Gençlerin kendi hakkı olan yemek ücreti için bile haklarını savunamadıklarını söyleyen Sevim, bu hak talebinin bir suç gibi lanse edildiğinin altını çizdi. Sevim, “Üniversite öğrencilerinin ekonomik sebeplerden kaynaklı intihara sürüklenmesini başka şekilde açıklayamayız. Bunlar gençler üzerinde uygulanan baskı ve sömürü politikalarının bir sonucu. Gençler bir mücadele alanı yaratamıyor ya da yaratılan bir mücadele alanında sürekli baskı görüyor, tehdide maruz kalıyor. Gençler artık tepkisini yaşamına son vererek gösteriyor. Üniversiteler de bile gençler bir bunalım yaşayıp intihara sürükleniyorsa bir toplumun hali daha beter bir noktadadır” diye ifade etti.
 
‘Kongreden sonra yenilenme sürecine girdik’
 
Kadınlar olarak mevcut erkek sisteminden bağımsız örmek istedikleri yaşama dair alternatiflere işaret ederek şöyle konuştu: “Bunun yolu mücadeleden geçiyor. Bunu var etmek ne bir intihar ederek ne de iktidarın politikalarına göz yumarak olacaktır. Bunun yolu sadece ve sadece mücadeleden geçer. Mücadele ederek hayalini kurduğumuz yaşamı inşa edebiliriz. Temel çağrımız kadınlara yolun mücadeleden geçtiğidir. Buna dönük de özelde genç kadınlar olarak bir çalışma başlattık. Daha önce başlattığımız bir hamlemiz vardı, belli bir aşamaya ulaştı. Özelde Kürdistan’da ciddi anlamda yürütülen uyuşturucu, fuhuş politikaları vardı hala da mevcut. Bunun üzerinden aslında veri elde ettik, açığa çıkan bir şeyler oldu. Tabi ki bunlar yetersizdi. Özelde kongre sürecinden sonra biz de bir yenilenme sürecine girdik.”
 
‘Kadın için her yer mücadele alanıdır’
 
Her yerde genç kadınlara ulaşmaya çalıştıklarına değinen Sevim, “Farklı örgütlerde var olan gençlik örgütlerindeki genç kadınlara ulaşmaya çalışıyoruz. Aslında birleşik bir mücadele ile Kürdistan’ın en ücra köşelerinden Türkiye’nin en ücra köşelerine kadar sesini bize ulaştıramayan kadınlara ulaşmak ve bulundukları yaşam koşulları içerisinde başka bir yaşamın da mümkün olduğunu göstermek temel amaçlarımızdan biridir. Dediğimiz gibi biz de bu mücadele ve çalışmaları yürütürken birçok baskıya maruz kalıyoruz. Gözaltına alındığımızda da cinsiyetçi söylemlere ve tacize maruz kalıyor” ifadelerini kullandı. 
 
Sevim, “Salt bir siyasi parti ya da bir dernek ve kurumlarda değil, bir kadın kendi evinde de mücadele edebilir hatta bir üniversite öğrencisi fakültede, sınıfında, üniversitesinde de mücadele edebilir.  Bir genç kadın lisede de bunun mücadelesini verebilir.  Sonuç itibariyle ‘kadın yaşamdır’ diyoruz. Dolayısıyla kadın yaşamın her yerindedir. Her yer kadın için bir mücadele alanıdır” diye konuştu.
 
‘Faşizmin korkusu, direnişin öncüsü’ şiarı ile 
 
Sevim, genç kadınlar olarak son süreçte yaşanan taciz, tecavüz, şiddet ve intihar olaylarına biraz daha dikkat çekmek ve bunların temel odağının faşizm olduğunu açığa çıkarmak amacıyla 8 Mart’ta alana çıkacaklarını aktardı. Genç kadınlar olarak temel sloganlarının ‘Faşizmin korkusu, direnişin öncüsü’ olduğunu ifade eden Sevim, 8 Mart’ta kortej şeklinde alanlarda olacaklarını vurguladı. Sevim, “Üniversitelerde, liselerde ve mahallelerde genç kadınlar 8 Mart’ın startını verdi. Genç kadınlar, film gösterimleri ve şölenlerle her yerde 8 Mart’ta alanlara akacak. Biz de mevcut politikalar karşısında her yerde sözünü söyleyebilen genç kadın kimliği yaratmaya çalışmak için bütün genç kadınları 8 Mart’ta alanlara çağırıyoruz” dedi.