Asrın Hukuk Bürosu: İlgililer sorumluluklarının gereğini yapmalı

  • 15:14 27 Şubat 2020
  • Güncel
İSTANBUL- İmralı Adası’nda çıkan yangına ilişkin yeni bir açıklama yapan Asrın Hukuk Bürosu,  “İmralı Adasında tutulan müvekkillerimize uygulanan mutlak tecrit suç teşkil etmektedir. İlgililerin  sorumluluklarının gereğini yapmaya davet ediyoruz" dedi.
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan ile 3 tutuklunun bulunduğu İmralı Adası'nda çıkan yangın nedeniyle  Asrın Hukuk Bürosu avukatları yeni bir açıklama yaptı. Asrın Hukuk Bürosu'nun sosyal medya  hesabından yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verildi: 
 
"27.02.2020 tarihinde İçişleri Bakanı, canlı TV yayınında kamuoyuna İmralı Adası’nda yangın çıktığı  bilgisini paylaşmıştır. Bilindiği üzere İmralı Adası 1999 yılında müvekkilimiz Sayın Öcalan için tek  kişilik cezaevi alanı olarak dizayn edilmiş, akabinde 2015 yılında da diğer müvekkillerimiz Ömer Hayri  Konar, Hamili Yıldırım ve Veysi Aktaş’ın nakli gerçekleşmiştir. Müvekkillerimiz iradeleri hilafına yasal  düzenlemelerin dışında yerleşime ve ziyarete kapalı, askeri yasak bölge kapsamında olan adada  tutulmaktadırlar. Sayın Öcalan ve yanında bulunan diğer müvekkillerimizin bu yangından doğrudan  etkileneceği kaçınılmaz bir gerçekliktir. Mevcut ada koşullarında acil ve hayati risk teşkil eden böylesi  bir durumda anlık müdahale koşullarının varlığı tartışmalı olup, haklı kaygı ve tereddütlere sebep  olmaktadır.
 
‘Uygulanan tecrit suç teşkil ediyor’
 
12 Ağustos 2019 tarihinde gerçekleşen aile ziyaretinden sonra İmralı Adası’nda tutulan müvekkillerimiz  ile temas kurmamız engellenmiştir. Maalesef müvekkillerimizin sağlık ve can güvenliklerine ilişkin  herhangi bir bilgiye sahip değiliz. Tutulma koşullarını yerinde denetlemek amacıyla yasal hakkımız  olan avukat ve aile görüşünün ivedilikle sağlanması zorunluluk arz etmektedir. Bu amaçla avukat ve aile  görüşmelerinin sağlanması için yetkili savcılık ve Adalet Bakanlığı’na başvurularda bulunulmuştur.
 
İmralı Adasında tutulan müvekkillerimize uygulanan mutlak tecrit suç teşkil etmektedir. Buna karşı  tavır almak her şeyden önce ahlaki ve insani tutum olup demokratik yasal hak kapsamındadır.  Kamuoyunun bu hassasiyeti göstereceğine inanıyor ilgilileri sorumluluklarının gereğini yapmaya davet  ediyoruz."