‘Koğuşları birleştirilen kadın tutsaklara 4 gün sonra battaniye verildi’

  • 14:50 22 Şubat 2020
  • Güncel
VAN - İHD Van Şubesi’nin F, T ve Yüksek Güvenlikli cezaevlerindeki tutsaklar ile yapılan görüşmeler sonucunda hazırladığı raporda, koğuşları birleştirilen kadın tutsaklara 4 gün sonra battaniye, yorgan ve nevresim verildiği belirtildi. 
 
İnsan Hakları Derneği (İHD) Van Şubesi, cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine dair hazırladığı raporu, gerçekleştirdiği basın açıklaması ile kamuoyuna duyurdu. Şube binasında yapılan açıklamaya İHD Van Şube Başkanı Murat Melet, şube yöneticileri Servet Ertak ve avukat Mehmet Karataş katıldı.
 
Cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerinin artarak devam ettiğini söyleyen Mehmet, “F Tipi” cezaevlerinin Türkiye tarihinde bir dönüm noktası olduğuna dikkat çekti. “F Tipi”ne geçilmesiyle birlikte cezaevlerinde bulunan tutsakların dış dünya ile bağlarının tamamen kesildiğine işaret eden Mehmet, “F tipi cezaevlerinin hem fiziki koşulları hem de kanuni düzenlenmesi mahpuslar için yaşanılmaz bir zorunlu yaşam alanı yaratılmıştır. Mahpuslar tamamen topraktan uzaklaştırılmış, tamamen betonarme yaşam alanları, aşırı yüksek duvarlarla örtülü avlular, 3 kişilik izole edilmiş ortak yaşam, sosyal etkinliklerin daha kısıtlı uygulandığı cezaevleridir" dedi.
 
'Kampüs cezaevleri hak ihlallerinin sebebidir'
 
Bir yandan F Tipi, yüksek güvenlikli ve T Tipi cezaevleri yapılmaya devam edilirken, bir yandan da kampus sistemine geçildiğini hatırlatan Mehmet, "Biz buna 'cezaevi içinde cezaevi' demekteyiz. Kampus cezaevleri ülkemizin son 10-15 yılında yürürlüğe girmiş ve tek başına hak ihlallerine sebebiyet vermektedir. Toplumsal yaşamdan uzak alanlara kurulan kampüs cezaevleri içinde cezaevleri bulunmaktadır. Böylelikle mahpuslar toplumsal yaşamın zerresinden dahi faydalanamamaktadır. İnsanların, trafiğin, çocukların, kuşların yani günlük yaşam maratonunun sesinden uzaklaştırılmış, tecrit edilmesi sağlanmıştır. Tek başına mevcut yaşam koşullarını sunan kampüs cezaevleri hak ihlallerinin sebebidir" ifadelerini kullandı. 
 
Mehmet, mevcut kampüs cezaevlerinin ve içinde bulunan cezaevlerinin kanuni düzenlemelerinden ve yönetimsel sorunlarından kaynaklanan hak ihlallerini doğurduğunu vurguladı. Mehmet, 18 Şubat'ta T Tipi Kapalı Cezaevi'nde Medya Aslan, Van Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi'nde Ferhat Sayıner ve F Tipi Kapalı Cezaevi'nde Ergin Balda ile yapılan görüşme sonucunda tespit ve gözlemlerin de yer aldığı raporu açıkladı. 
 
Raporda şunlara yer verildi: 
 
“* Her üç cezaevinde kitap, dergi ve gazete kısıtlamasının ve Yeni Yaşam gazetesinin verilmemesinin halen devam ettiği,
 
* Her üç cezaevinde mahpusların zamanında revire ulaşma imkanı sağlanmadığı ve halen devam ettiği ve aynı zamanda hastane sevklerinin gerçekleştirilmediği,
 
* Telefon görüş haklarının uygulandığı,
 
* Aktivite, spor ve sohbet haklarının kısmen de olsa uygulamanın devam ettiğini, (T tipi cezaevinde uzun bir aradan sonra 15 günde bir uygulamaya başlandığı)
 
* Van T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda 14 Şubat 2020 tarihinde iki kadın koğuşunun zorla birleştirildiğini, kabul edilmemesi halinde zor kullanarak birleştirileceğinin cezaevi yönetimi tarafından mahpuslara iletildiğini, şu an birleşen koğuşta 16 mahpus bulunduklarını, ileriki zamanlarda sayının artması halinde sıkıntılarının başlayacağını, koğuşların birleşmesinde tüm eşyalarının pervasızca arandığını ve zarar verildiğini ancak kendilerine karşı herhangi bir saldırının olmadığını, koğuşlar birleştirildikten sonra yeni gittikleri koğuşta yönetim tarafından kendilerine battaniye, yorgan ve nevresimlerin 4 gün sonra verildiğini, soğuk kış ayında zorluklar yaşadıklarını, radyolarına el konulduğunu ve halen geri verilmediğini, 
 
* Van Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda radyonun kendilerinden toplatıldığı, haberleşme haklarından mahrum bırakıldığı, sıcak su saatlerinin gün içerisindeki süreleri azaltıldığı,
 
* Van Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda kantinden satın alınan malzemenin koğuşa getirilmesinin ardından yasak olduğu gerekçesiyle toplatıldığını (örneğin; komidin),
 
* Van Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda koğuşlarının 3 kişilik olduğunu ve televizyonun ortaklaşa satın alındığını ancak bir mahpusun adına kaydedildiği adına kaydedilen mahpusun tahliye veya koğuş değişikliği halinde televizyonun kendilerinden alındığını, kuruma hibe edilmesi istenildiği, hibe edilmemesi halinde depoya alınıp çürümeye bırakıldığı, hibe etmemiz halinde bize tekrar satıldığı veya diğer farklı görüşteki koğuşlara satıldığını,
 
* Van Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda cezası bir yılın altına düşen hükümlü mahpusların ilçelere sevk edilme talepli dilekçeleri, cezaevi yönetimi tarafından doğrudan reddedildiği,
 
* Van F Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda kamuoyunda kafes uygulaması olarak bilinen koğuş avlusundan gökyüzünün göründüğü tek kısmın tel örgülerle kapatıldığı hususunun halen devam ettiğini,
 
* Van F Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda mahpus adına yatırılan paranın ailesi tarafından yatırılmadığı gerekçesiyle kabul edilmediği, mahpusun parasız bırakıldığı
 
* Van F Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda saç tıraşlarının hijyenik ortam ve aletlerle yapılmadığından mahpusların kafa derisinde ve boyun kısımlarında alerjiye neden olduğunu,
 
* Van F Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda cezaevi doktorunun haftada sadece iki gün ve gün içerisinde sadece yarım gün cezaevinde bulundukları, bu nedenle acil vakalarda müdahalenin zamanında yapılamadığını.”
 
Heyetin tespitleri ise şu şekilde sıralandı: 
 
“* Öncelikle en acil sorun olarak Van Kampüs Ceza İnfaz Kurumları’nda mahpusların yasal haklarının kullandırılmadığı, yasal haklarının hukuki gerekçelerden yoksun olarak engellendiği tespit edilmiştir.
 
* Cezaevi yönetiminin genel olarak mahpuslara yönelik baskı, zorlama tarzında(koğuşların sıklıkla aranması, koğuşların birleştirilmesi, TV ve radyolara el konulması, sıcak su saatlerinin düşürülmesi, kantinde satın alınan eşyalara yasak olduğu gerekçesiyle koğuşlarda el konulduğu vb.) bir yaklaşımlarının bulunduğu tespit edilmiştir.
 
* Mahpusların hukuki gerekçelerden yoksun cezaevi yönetimi tarafından cezalandırıldıkları (sohbet haklarının kısmen uygulanması, spor haklarından uzun süre yoksun bırakılma ve bazı gazete-kitapların verilmemesi vb.) tespit edilmiştir.
 
* Herhangi bir gerekçe gösterilmeden, toplama kararı olmayan ve yasaklanmayan, mahpusların talep ettiği gazete, dergiler kitap vs. idare tarafından verilmiyor. Haber alma özgürlüğü ve kamusal bilgilere erişim hakları engelleniyor.”