
Elif Haran: Cezaevlerinde yaşananlar İmralı’daki tecritle doğrudan bağlantılıdır
- 09:03 22 Şubat 2020
- Güncel
Rengin Azizoğlu
DİYARBAKIR - Cezaevlerinde yaşanan son durumların İmralı’daki tecritle doğrudan bir bağlantısı olduğunu dile getiren MED TUHAD-FED Eşbaşkanı Elif Haran, “İmralı’daki tecridin kırılmasının bütün zindanlara bir yansıması olacaktır. 21 yıldır İmralı’da süren bu tecrit, başta Kürdistan olmak üzere Türkiye ve Ortadoğu halklarının özgürleşmesi ve demokratikleşmesi, barış içinde yaşaması için bir an önce kırılmalıdır” dedi.
PKK Lider Abdullah Öcalan üzerinde hayata geçirilen tecrit her geçen gün ağırlaştırılarak sürdürülüyor. Tecridin halklara yansıması da ağırlaşırken özellikle cezaevlerindeki tutsaklar bu tecridin ağır yansımasıyla yüz yüze kalıyor. MED Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuki ve Dayanışma Dernekleri Federasyonu (MED TUHAD-FED) Eşbaşkanı Elif Haran, Abdullah Öcalan üzerinde uygulanan tecridi ve cezaevlerindeki son durumu değerlendirdi.
‘Kürt halkına bir tehdit olarak kullanılıyor’
Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin 21 yıldır daha da derinleştirilerek sürdüğünü kaydeden Elif, zaman zaman Abdullah Öcalan ile görüşmelerin yapıldığını bunun da verilen mücadeleler ışığında gerçekleştiğinin altını çizdi. Elif, “Zindanlardaki direnişlerden sonra kısmi görüşmeler yapıldı. Ancak hala Sayın Öcalan tecrit altında. Ailesiyle görüştürülmüyor, avukatlarıyla görüştürülmüyor, telefon hakkı yok ama devlet istediğinde istediği kişileri görüşe götürerek Sayın Öcalan ile görüşmeleri Kürt halkına bir tehdit olarak kullanabiliyor. Keyfi şekilde Öcalan’ın iletişim haklarını yasaklamış durumdalar. Kürt halkı 21 yıldır tecrit kalksın diye direndi, hem içeride hem dışarıda bu direniş devam ediyor” şeklinde konuştu.
‘Tecrit ağırlaşarak sürüyor’
Abdullah Öcalan ile görüşmelerin yapılabilmesi için Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in başlatmış olduğu ve 7 ay süren açlık grevi sürecini de hatırlatan Elif, cezaevlerinde binlerce tutsağın da aylar süren açlık grevine destek verdiğini belirtti. Elif, “Hem içerde, hem dışarıda hem de Avrupa’da bu açlık grevlerine katılım çoğaldı. Sayın Öcalan’ın üzerindeki tecridin kalkması ve açlık grevlerinin ölümler olmadan bitmesi hedeflendi. Biliyorsunuz ki bu dönemde açlık grevindeki 7 arkadaşımız fedai eylem yaptı. Bunun yanında annelerin direnişi oldukça ses getirdi, anneler direnirken yerlerde sürüklendi, gözaltına alındı, kimisi tutuklandı. Bu sürece destek veren tüm demokrasi çevresine de bu tecrit uygulandı aslında. Grevlerden sonra Sayın Öcalan ile beş defa görüşüldü. Ancak bu görüşmeler yine durduruldu. Tecridin daha da ağırlaşarak devam ettiğini söyleyebiliriz” dedi.
‘İntikam alırcasına yaptırım uyguluyorlar’
Açlık grevinden sonra tecridin tüm cezaevlerine sirayet ettiğini ifade eden Elif, “Grevlerden sonra hükümet bir direnişin olduğunun farkında ve zindanlarda tecridi daha da derinleştirdi. Tutsakların tüm hakları ellerinden alındı. Hak ihlalleri had safhada. Zaman zaman keyfi muameleler uygulanıyor, hücre cezaları uygulanıyor. Açlık grevlerinden sonra intikam alırcasına tutsak ailelerine de yaptırım uygulamaya başladılar. Hiç olmaması gereken keyfi uygulamalar söz konusu. Kitap sınırlaması getiriliyor, gazete verilmiyor. Tutsaklar ve aileler görüşe giderken tacize varan aramalara maruz kalıyor. Çıplak aramalar oluyor. Ailelerin çocuklarını sürgün ediyorlar. Başka şehirlerde tutsak ediyorlar. Haliyle aile ile tutsak arasına yeni bir duvar daha örülüyor. Kadınların kaldığı cezaevlerinde keyfi uygulamalar yapılıyor. Bunlar aslında o tutsakların infazlarını yakmaya dönük uygulamalar” diye kaydetti.
‘Türkiye Hükümeti suç işliyor’
Tüm tutsakların iletişim, haber alma ve ailesiyle görüşme hakkının olduğunu vurgulayan Elif, bu hakların Anayasa’da mevcut olduğunu belirtti. Elif, “Evrensel hukukta da bunlar hak olarak sunulmuş, yalnız Türkiye Hükümeti bunları engellerken suç işliyor, bunun da farkında. Yine cezaevlerinde sıcak su sıkıntısı var. Haftada iki defa su verilmesi gerekirken, haftada bir defa veriliyor. Sıcak olması gereken suyu ise ılık olarak veriyorlar. Bu suyu da kullanamıyor tutsaklar. Bir ekonomik kriz var ve bu zindanlara artırılarak yansıyor. Zindandakiler kantinden hiçbir şey alamıyorlar. Ya istedikleri şeyin kantinde olmadığı söyleniyor ya da çok fahiş fiyatlara satın alabiliyorlar” ifadelerini kullandı.
‘Diğer koşullardan haber alamıyorlar’
Açlık grevlerinden sonra tutsakların sürgünlerinin de yoğunlaştığını kaydeden Elif, tutsakların sürgün esnasında darp edildiğini, günlerce hücrelerde tutulduğunu anlattı. Tutsaklara günlerce su ve yemeğin verilmediğini belirten Elif, “Çıplak arama yapılıyor. Tutsaklar izin vermeyince, karşı çıkınca da şiddete başvuruluyor. En son bazı tutsakların kolları, bacakları kırılmıştı. Son zamanlarda sık uygulanan bir uygulama da, ayrı koğuşlardaki tutsakların iletişimin kesilmesi. Haftada bir spora, hobiye çıkma durumları vardı biliyorsunuz, keyfi olarak o da engellendi şimdi. Spora çıkılacaksa tek bir koğuş çıkacak deniliyor ve tutsaklar kabul etmedikleri için spora da çıkmıyorlar. Diğer koşullardan da haber alamıyorlar. Bu da tecridin ne kadar ağırlaştığının göstergesi. Birbirinizden, dışarıdan, biz istemezsek ailelerinizden bile haber almayacaksınız deniyor” diye konuştu.
‘Cezaevlerindeki faturalar da tutsaklara ödetiliyor’
Tutsakların yanı sıra ailelerine ve yakınlarına uygulanan baskı ve kötü muameleye de dikkat çeken Elif, önceki süreçlerde de bu tarz uygulamaların keyfi olarak hayata geçirildiğini dile getirdi. Elif, “Ailelere açık görüşlerde ‘Sen kendi tutsağını görmeye geldin, diğerleri ile görüşemezsin’ deniyor. Aileler aynı koğuştan başka biri ile görüşürse hiçbir uyarı yapmadan tutanak tutup görüş cezası verebiliyorlar. Birçok ailenin tutuklusu zaten çok uzakta. Yılda bir ya da iki defa dahi tutuklusunu görmeye gidemeyenler var. Gidenler de yol parasından, kantin parasından, görüş parasından dolayı ekonomik zorluk yaşıyor. Bu ekstra mali bir yük, üzerine bir de faşizan uygulamalara maruz kalıyorlar. O da yetmez gibi cezaevlerindeki faturalar da tutsaklar ve aileler üzerinden ödeniyor” dedi.
‘Hastaneye çift kelepçe ile götürülüyorlar’
Açlık grevi sürecinden sonra tutsakların ayakta tedavi edildiğini hatırlatan Elif, hastane bir yana revire dahi götürülmediklerini söyledi. Elif, “Şimdi o tutsakların çoğu hasta tutsak statüsünde. Bazı cezaevlerinde en az yedi dişin çürük değilse müdahale edilmiyor örneğin. Aylarca hastane sevkleri, tedavileri yapılmıyor. Hastaneye çift kelepçe ile götürülüyorlar. Son zamanlarda özellikle batıda doktorların siyasi tutsaklara yaklaşımı da cezaevi yönetimi ile aynı oluyor. Kelepçeyle tedaviyi kabul ediyorlar ya da hasta mahremiyetini göz ardı ediyorlar. Bu durumda tutsaklar çoğu zaman tedavi olmadan cezaevine dönüyor. Hükümet istediği tutsağı çıkarabiliyor ama hasta tutsakların cezaevinde kalamayacağına dair raporları olmasına rağmen keyfi olarak tutuluyorlar. Bu hasta tutsaklar için bir an önce yasal uygulama yapılmalı, infazları ertelenmeli ve tedavi olmalı. Cezaevlerinde daha fazla ölümün olmaması için hükümet ciddi bir adım atmalı” diye belirtti.
‘İmralı’daki tecridi kırmak için mücadeleye devam edeceğiz’
Cezaevlerinde yaşanan son durumların aslında İmralı’da başlayan tecritle doğrudan bir bağlantısı olduğunu dile getiren Elif, ardından şöyle devam etti: “İmralı’daki tecridin kırılmasının bütün zindanlara bir yansıması olacaktır. 21 yıldır İmralı’da süren bu tecrit, başta Kürdistan olmak üzere Türkiye ve Ortadoğu halklarının özgürleşmesi ve demokratikleşmesi, barış içinde yaşaması için bir an önce kırılmalıdır. Kürt Halkı, Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kırılması için yıllarca mücadele etti, hala mücadele etmeye devam ediyor. Açlık grevi süreci bize gösterdi ki, toplumsal bir tepkinin oluşturulması gerekiyor. ‘Ben demokrasiyi savunuyorum’ diyen herkesin, tüm sivil toplum kuruluşlarının bu mücadeleyi Kürt halkı ile beraber sahiplenmesi gerekiyor. Bizler MED TUHAD-FED olarak cezaevlerindeki hak ihlallerini gündemleştirmek, aileler ile ortaklaşmak ve İmralı’da yaşanan tecridi kırmak için mücadele etmeye devam edeceğiz.”