Rize Kalkandere Cezaevi: Her an burada ölümler yaşanabilir!

  • 09:33 13 Şubat 2020
  • Güncel
Rengin Azizoğlu
 
İSTANBUL - Rize Cezaevi’nde tutulan hasta tutsak Mesut Çelebi’nin ablası Azize Çelebi, kardeşinin haftalık telefon görüşmesinde durumlarının çok kötü olduğunu kendilerine aktardığının altını çizerek, “Herkese sesleniyoruz, insan hakları dernekleri, bakanlar, vekiller, kime ulaşabiliyorsak duyuracağız. Ben evimde oturamıyorum. Avukatlar tutsakları görmeye gitmiyor. Orada ciddi sorunlar yaşanıyor. Bu duyarsızlığa son verilmelidir” diye vurguladı.
 
İnsan Hakları Derneği'nin (İHD) son verilerine göre 220 bin kapasiteli Türkiye cezaevlerinde şu anda yaklaşık 280 bin kişinin bulunduğu, bunlardan 457'sinin ağır olmak üzere bin 334 hasta tutsak olduğu belirtildi. Son 17 yılda 3 bin 500 hasta tutsak yaşamını yitirirken, 2017 yılı başından 2019 yılı sonuna kadar cezaevlerinde 44 hasta tutsak yaşamını yitirdi. Hasta tutsaklardan biri olan Mesut Çelebi de, 1972 Diyarbakır Bismil doğumlu. 28 yıldır cezaevinde tutuluyor. Mesut 28 yılda Nevşehir, Muş, Yozgat, Erzurum en son da Rize Cezaevi’ne sürgün edildi. Tüm bu sürgünler sürecinde hep darp ve işkence gören, hasta tutsak Mesut’un ablası Azize Çelebi, kardeşinin ve cezaevinin durumunu aktardı.
 
‘Ameliyat olmazsa ayağında kangren oluşabilir’
 
Cezaevine girerken Mesut’un hastalığının olmadığını anlatan Azize, yalnızca mayın patlamasından kaynaklı sağ topuğunun olmadığını belirtti. Gözaltına alındığında Mesut’un 41 gün sorguda kaldığını kaydeden Azize, “Yoğun işkenceye tabii tutuldu. Ayağında 6 tane platin var. Bunun yanında böbrek yetmezliği var. Migreni had safhada. Fakültede ameliyat oldu. Açlık grevi sonrası mide kanaması geçirdi. Fiziki anlamda hareket etmede ciddi sıkıntılar yaşıyor. Ciddi bir ameliyat geçirmesi gerekiyor. Hastaneye gitmezse ayağında kangren oluşabilir. Ayağı kasıktan topuğa kadar açık ve iltihap akıyor. Bacağının içinde bulunan 4 tane platin de kırılmış durumda, ayağının üstüne basamıyor. İhtiyaçlarını tutuna tutuna gideriyor. Bir gözü de artık iyi işlemiyor. Elinde egzama var, böbrekleri kötü durumda” diye belirtti.
 
Hastane sevkine 3 aydır cevap yok
 
Mesut’un 1 Mart’ta açlık grevine girdiğini ve 87 gün açlık grevinde kaldığını dile getiren Azize, açlık grevleri bittikten sonra görüşe gittiklerinde grevin bittiğinden haberlerinin olmadığını ifade etti. Azize, “Zaten onlara yiyecek ya da vitamin verilmemiş, grevin bittiği söylenmemişti. Daha sonra sadece bir çorba verilmişti, bir de haşlanmış et. Açlık grevinden çıkan birine haşlanmış et vermek çok tehlikelidir. Onlar kendi çabalarıyla midelerini iyileştirdiler. Mesut’un hastaneye gitmek için idareye bildirmesinin üzerinden 3 ay geçti hala götürmemişler. Cevap dahi vermiyorlar. Kan değerleri çok düşük, bu son görüşmemizde bayağı kilo vermişti. İdarenin yoğun bir baskısı mevcut. Çıplak ve zorla aramalar, banyo, yıkama, yeme, içme her şey sıkıntılı. Son gittiğimiz açık görüşte kantinden aldıkları malzemelere, kitaplara her şeye el koyduklarını anlattı. Paradan başka bir şey almıyorlar içeriye. Biz burada bir paket şekeri 6 liraya alıyoruz, orada onlar 15 liradan alıyorlar” diye konuştu.
 
‘Bizi kurtarın can güvenliğimiz yok’
 
Geçtiğimiz Perşembe günü tutsakların zorla adli tutukluların bulunduğu alanlara götürüldüğüne dikkat çeken Azize, koğuşta tadilat var, ilaçlama yapılacak gerekçeleriyle tutsakların kandırıldığını kaydetti. Azize, “Amaç onları pasifize etmek. Cuma günü telefonla görüştük. Bana ‘bize sadece bir gün için başka bir yere alınacağımız söylendi. Adli koğuşlara götürüleceğimiz söylenmedi. Jandarmalar direkt içeri girip bize saldırdı ve adli koğuşların içerisine sokmaya çalıştılar. İki arkadaşımız spor aktivitesinde top oynarken bir adli mahkum bıçakla onlara saldırdı. Bizim can güvenliğimiz yok. Tehdit altındayız. Her an burada ölümler yaşanabilir. Yeni müdür de bize hiçbir şekilde yardımcı olmuyor’ dedi. Durumları çok ciddi. Birbirleri ile de iletişim kuramıyorlar. Telefonla görüşürken arkadan sesler geliyor. Çığlık atıyorlardı ‘Bizi kurtarın can güvenliğimiz yok’ diye. Konuya ilişkin savcılığa başvurduk. Milletvekillerine durumu aktardık” dedi.
 
Görüşçüler gözaltına alındı
 
Yaklaşık 20 gün önce kız kardeşi görüşe gittiğinde onlara saldırdıklarını söyleyen Azize, kız kardeşinin de içerisinde olduğu görüşçülerin gözaltına alındığını belirtti. Azize, “Aramalar zaten fazlasıyla tacizkarmış. İçeridekileri görebilmek için ses çıkarmamışlar ama rahatsız olmuşlar. İçeri girdiklerinde tutsaklarla da bir gerginlik olduğunu anlamışlar. Tutsaklar yataklarının, eşyalarının, kantinden aldıklarının alındığını anlatmış. Tutsak yakınları bunu dışarıda konuşurken ‘Bizim çocuklarımıza neden böyle davranıyorsunuz’ dedikleri anda hepsini gözaltına almışlar. İfadeleri alınmış. Çember oluşturarak birbirlerini bırakmamışlar. Batman grubu, Van grubu, Amed grubu birleşerek gözaltına beraber gitmişler. İçeridekiler gözaltını duyunca tedirgin olmuş. O hafta cuma günkü telefon haklarına yasak konuldu ki ailelerinden haber alamasınlar. 15 gün sonra bizi arayıp durumu öğrenebildiler. Anlayacağınız dışarıdaki durumlar içeriye de yansıyor. İçerideki durumlar çok vahim. Daha sonra idare yatak ve döşeği vermiş sadece olay çıkarmasınlar diye, diğer şeyler verilmedi” ifadelerini kullandı.
 
 ‘Yaşıyor mu yaşamıyor mu onu bile bilmiyoruz’
 
Baskılarla ve işkencelerle cezaevi idaresinin tutsakları sindirmeye çalıştığını vurgulayan Azize, tüm bunların yanında hasta tutsakların sağlık sorunlarının ciddiyetini koruduğunun altını çizdi. Azize, “Bizim isteğimiz tutsakların, kardeşlerimizin bir an evvel sağlığına kavuşması. Mesut’un zaten anne babası yok. O cezaevindeyken yaşamlarını yitirdiler. Biz kız kardeşleri olarak sahip çıkmaya çalışıyoruz. Diyarbakır’a gelirse daha kolay olur. 5 ay önce kendi aramızda para toplayıp paralı sevk istedik. Ona rağmen idare bir şey yapmadı. Paralı sevkte idare bir şey ödemiyor, biz ödüyoruz. Sevk onun hakkı. 2 yıldan az zamanı kalmış zaten. Yalnızca o orada. Bunu istiyoruz, Cezası iki yıl kalmış. En azından Diyarbakır’a getirilsin. Yanımızda olsun. Öyle bir talebi de hakkı da var ancak getirilmiyor. Kamuoyundan ses istiyoruz. Şu an bile endişeliyiz. Cuma günü konuştuğumuzda ‘her an ölümler çıkabilir’ dedi. Biz şu an yaşıyor mu yaşamıyor mu onu bile bilmiyoruz. O benim kardeşim, canım. Oradaki herkes kardeşimiz bizim” dedi.
 
‘Avukatlar duyarsız’
 
Ablası olarak seslerinin duyulmasını istediğini söyleyen Azize, “Herkese sesleniyoruz. İnsan hakları dernekleri, bakanlar, vekiller, kime ulaşabiliyorsak duyuracağız. Ben evimde oturamıyorum. Avukatlar tutsakları görmeye gitmiyor. Orada ciddi sorunlar yaşanıyor. Bu duyarsızlığa bir an önce son verilmelidir. Dışarıdakiler rahat, kimsenin umurunda değil. Bu süreç onları çok fazla sıkıyor. Onlar için ne yapacağız biz de bilmiyoruz. Avukatlar ilgileneceklerini söyledi ama dönmediler bana. Çok duyarsız yaklaşıyorlar. Acı çekiyoruz ve hiçbir şey yapamıyoruz. Bizim talebimiz en azından insani koşullarının olması, fazla bir şey istemiyoruz. Biz diyoruz ki cezaevinde haksızlık olmasın. Adli koğuşta hak adalet hukuk olmaz. Bu insanlar tehlikeli. Tutsakların canı tehlikededir. Bu konuda herkesin bize destek olmasını istiyoruz” diye seslendi.