
‘Özgecan’dan bugüne büyüyen tek şey kadın mücadelesi oldu’
- 09:02 10 Şubat 2020
- Güncel
Filiz Zeyrek
MERSİN - Katledilen kadınların sembolü haline gelen Özgecan Aslan’ın katledilmesinin üzerinden 5 yıl geçti. “O günden bugüne büyüyen tek şey kadın mücadelesi oldu” diyen Mersin Kadın Platformu üyeleri, iktidarın, kadına yönelik şiddetle mücadelede sadece cezaya odaklandığını önlem almadığını belirtti. Kadınlar, şiddete karşı “özsavunma” yaptı.
Özgecan Aslan, Mersin'in Tarsus ilçesinde 11 Şubat 2015 tarihinde kendisine tecavüz girişiminde bulunan Ahmet Suphi Altındöken tarafından katledildi. Fail, failin babası Necmettin Altındöken ve arkadaşı Fatih Gökçe ardından Özgecan’ın cenazesine işkence ederek yaktı. Cenaze, faillerin gözaltına alındıklarında, gömdükleri yeri söylemeleri ile ortaya çıktı. Milyonlarca kadının sokağa çıkarak tepki gösterdiği Özgecan Aslan’ın katledilmesinin üzerinden 5 yıl geçti. Kadınlar isyanlarını büyütüp mücadele ederken, bu mücadele karşısında saldırılar da sürüyor. Türkiye’de kadınlar bugün, nafaka hakkını, İstanbul Sözleşmesi’ni, 6284 sayısı yasayı yürürlükten kaldırmak isteyenlere, istismar faillerine af getirmek isteyenlere, “iyi hal” indirimlerine karşı mücadele ediyor.
Mersin Kadın Platformu üyeleri, Özgecan’ın katledilmesinin ardından yaşananları değerlendirirken, şiddetin hala devam ettiğini dile getirdi.
‘Büyüyen tek şey kadın mücadelesi oldu’
Kadın Savunma Ağı’ndan Çiğdem Serin, iktidarın uygulamalarının şiddeti arttırdığına dikkat çekerek, “O günden bugüne büyüyen tek şey kadın mücadelesi oldu” dedi. Özgecan’ın katledilmesinin kadınlarda erkek şiddetine karşı öfkeyi bir isyana dönüştürdüğünü ifade eden Çiğdem, “İsyan Tarsus'ta başlayıp dalga dalga tüm kentlere yayıldı ve iktidarın da gündemindeydi. İktidar bu dava süresince kadın hareketinin kazanımlarının içini boşaltmak için elinden geleni yaptı. KADEM’i de arkasına alarak aslında kadınların adalet talebini kendisi üstlenmeye çalıştı. Ama onlar için adalet talebi sadece ceza ile sınırlıydı. Kadına yönelik şiddeti önleyici politikalar ve eşitlik hiçbir şekilde gündem edilmezken, cezaya odaklanıldı. Basın da cezaya odaklanmıştı ama bizler biliyoruz ki ceza kadına yönelik şiddette çözümlerden en sonuncusudur. Ondan önce tartışılması gereken eşitlik, şiddetin önlenmesi, 6284 sayılı yasa, İstanbul Sözleşmesi gibi konular var” diye konuştu.
‘Yargının verdiği kararlara karşı direndik’
Özgecan’ın toplu taşıma aracında katledilmiş olmasının başka bir tartışmayı da gündeme getirdiğini dile getiren Çiğdem, şunları söyledi: “Dava sonuçlandıktan 2 yıl sonra Yargıtay'ın Özgecan Aslan davasını bozduğunu gördük. Dava iki açıdan Yargıtay tarafından bozulmuştu. Birisi ‘nitelikli cinsel saldırı’ suçu için gerekli delillerin yeterli olmadığı, diğeri de toplu taşımanın bir arada bulunması zorunlu olan alanlardan biri olarak kabul edilmemesiydi. Yeniden kamuoyu oluşturmaya çalıştı kadın örgütleri. Yerel mahkemenin Yargıtay'ın bu kararına direnmesini talep ettik. Direnmeliydi, çünkü Fatih Gökçe zaten tüm delilleri yok etmek için bir kadının bedenini yakarak yok etmişti. Eğer yerel mahkeme buna direnmeseydi bu alanlarda işlenecek suçların cezası artırılmayacak, kadınların kamusal alanda olma hakkı tamamen gasp edilecekti.”
‘Haksız tahrik, iyi hal indirimleri ödül oluyor’
O günden bugüne kadın cinayetlerinde müebbet hapis cezaları verildiğine ancak kadın cinayetlerinin de arttığına işaret eden Çiğdem, “Haksız tahrik, iyi hal indirimleri katiller açısından ödül oluyor, kadın cinayetlerinin önünü açıyor” ifadelerini kullandı. Çiğdem, Özgecan’ı katleden üç sanığın müebbet hapis cezası almasına karşın, kadına yönelik şiddetle mücadelede cezanın tek çözüm yolu olmadığını dile getirirken, “Öyle olsaydı sadece cezalarla kadın cinayetleri azalmış olurdu. O günden bugüne ne 6284 sayılı yasanın uygulanması açısından ne İstanbul Sözleşmesi’nin gereklerinin uygulanması açısından bir yol kat edilmedi” dedi.
‘Özgecan kadın mücadelesinde önemli bir yer aldı’
Kadına yönelik hak ihlallerine karşı Mersin Kadın Platformu ile hareket eden ve Özgecan’ın faillerinin yargılandığı davanın takipçisi olduklarını belirten İnsan Hakları Deneği (İHD) Mersin Şube yöneticisi Şerife Kılıç, Özgecan’ın katledilen, şiddet gören tüm kadınların simgesi haline geldiğini ifade etti. Şerife, “Biz kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerinde yasaların uygulanmasını, yargının en ağır cezaları vermesini talep ediyoruz. Devlet üstüne düşen sorumluluğu yapmadığı gibi özellikle kadın cinayetlerinin üstünü örtmekte ve kadını suçlayacak bahaneler üretmektedir. Biz kadınlar bu davaların sonuna kadar ısrarlı takipçisi olacağız” diye konuştu.
‘Şiddeti önleyecek adımlar atılmadı’
Özgecan’ın katledilmesinin üzerinden geçen 5 yılda kadın cinayetlerini önlemede değişen hiçbir şey olmadığını söyleyen Mersin Büyükşehir Belediyesi HDP’li Meclis üyesi Bedriye Kuş da şunları söyledi: “Katledilen birçok kadının yargı süreçleri, mahkemeleri devam ediyor, bir çözüm geliştirilmiyor. Buna ilişkin ağırlaştırılmış cezaların çıkarılması gerekiyor. Ülkede birçok kadın halen şiddete maruz kalıyor. Devlet yetkililerinin yasaları uygulaması, acilen önlem alması gerekiyor. Biz kadın hareketi olarak her zaman sesimizi yükselteceğiz, her zaman sokaklarda olacağız. Bizim özsavunmamızı geliştirmemiz, evdeki şiddete, dışarıdaki şiddete karşı mücadelemizi yükseltmemiz gerekiyor. Bu noktada eğitimler alınmalı, hukuk başta olmak üzere bilinçlendirme çalışmaları yapılmalıdır.”