
Amîda Jîn kahvehaneye çevrildi, kadınlar tepkili: Kabul etmiyoruz
- 09:03 6 Şubat 2020
- Güncel
Rengin Azizoğlu
DİYARBAKIR - Sur Belediyesi kayyımı Amîda Jîn Kadın Danışmanlık Merkezi’ne erkek müdür atayarak kadın merkezini kahvehaneye çevirdi. Duruma tepki gösteren mahalleli kadınlar, “Kadın kurumlarına gösterilen bu tutum kadına karşı bir darbedir. Elbette biz bunu kabul etmiyoruz. Dört duvara ihtiyacımız yok. Dışarıda sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz. Kadınlar olarak kurumlarda birlikte olamıyorsak alanlarda, sokaklarda birlikte olacağız” dedi.
Sur Belediyesi bünyesinde kadınlara her alanda destek sunmak amacıyla açılan Amîda Jîn Kadın Danışmanlık Merkezi kayyım atamalarının ardından amacından koparıldı. Sur Belediyesi’ne kayyım olarak atanan Sur Kaymakamı Abdullah Çiftçi, Amîda Jîn Kadın Danışmanlık Merkezi’nin kadın sorumlusunu görevden uzaklaştırarak erkek müdür atadı. Bunun üzerine Amîda Jîn’de çalışan 7 kadın istifa etti. Kadın merkezine atanan erkek müdür ise merkezi kahvehaneye çevirdi. Kadın merkezinin kıraathaneye dönüşmesine tepki gösteren mahalle halkı mahallelerinde bir kıraathane ihtiyacı bulunmadığını söyleyerek, belediyeye ait resmi bir kurumun en azından halka hizmet ediyor olması gerektiğinin altını çizdi.
Konuya ilişkin Sur Belediyesi Meclis üyesi Ruşen Tayfun ve mahallede yaşayan Yasemin Akengin ve Aze Turhan Amîda Jîn Kadın Danışmanlık Merkezi’ne erkek atanmasına ilişkin konuştu.
‘Heyecanla yola başladık’
HDP grubu olarak belediyede meclis üyesi olarak 160 kadın sayısına ulaştıklarını hatırlatan Ruşen, bunun sorumluluğu ve bilincinde bir adım atmaları gerektiğinin farkında olduklarını belirtti. İlk adımı sahada insanlarla iletişim kurarak ‘neye ihtiyaçları var, ne yapmak gerekiyor’ üzerine yoğunlaştıklarını kaydeden Ruşen, ihtiyaç tespiti yaparak çalışmalara adım attıklarını söyledi. Ruşen, “Böylelikle ortaya bir kurum ihtiyacı çıktı. Ekonomik, fiziksel, cinsel şiddet ve devlet şiddetinin her gün yoğunlaşarak arttığını biliyoruz. Buna karşı kadınların bir dayanışma ağı içerisinde bulunması gerekiyor. Kurumlar da bunun bir yöntemidir. Diyarbakır’da Şiddetle Mücadele Ağı’nın belediye olarak bir parçasıydık ve Amîda Jîn’in çalışmalarına başladık. Mahalledeki kadınlarla birlikte kurumumuzu oluşturduk ve çok güzel bir açılış yaparak yüksek bir enerjiyle dayanışmayı büyüteceğimizin verdiği heyecanla yola başladık” dedi.
‘Karşımızda sistematik bir saldırı var’
Çalışmalarının çok uzun sürmediğini ve kısa bir süre sonra belediyeye kayyım atandığını dile getiren Ruşen, bir sonraki saldırının da kadın kurumlarına dönük olduğunu söyledi. Ruşen, “Önce bir erkek müdür atandı ardından da kadın çalışmalarından taban tabana zıt çok farklı bir mekana dönüştürüldü. Her alanda kadınların kazanımlarına dönük bir saldırı söz konusudur. Amîda Jîn’e dönük yönelim ise orada elde ettiğimiz kazanımı, kadın dayanışmasını yok etmeye yönelik yapıldı. Bu kuruma ihtiyaç duyulduğunun farkındalar. Yakın zamanda Diyarbakır’da Melike katledildi. Ondan önce Bahar, Remziye katledildi. Son bir ay içerisinde yalnızca Diyarbakır’da 10’a yakın kadın katledildi. Bunların bazıları şüpheli ölüm olarak sunulsa da hepsinin katliam olduğunun farkındayız. Bu kurumları açmamızın sebepleri var. Bizler sırf etkinlik olsun diye bu kurumlara ihtiyaç duymuyoruz. Biz bunlara ihtiyaç duyuyoruz; çünkü dayanışmayı büyütmemiz gerekiyor, çünkü karşımızda gerçekten ciddi, çok boyutlu, sistematik bir saldırı var” sözlerini kullandı.
‘Kamusal alana çıkma umutlarını minimize etti’
Kadınlar üzerindeki toplum ve devlet baskısına işaret eden Ruşen, şunları dile getirdi: “Bir ihtiyacın olduğunu dillendiriyorlar ancak orayla iletişim kurmak o kadar kolay olmuyor. Evdeki erkten kaynaklı bir kaygı da var. Biz Amîda Jîn’i açtıktan sonra o kadınlarla iletişim kurma gereği duyduk. Öncelikle birbirini tanımak gerekir. Dayanışmanın ortaya çıkması için birbirini anlamak gerekir. Aynı dili konuştuğumuzu, aynı sorunlarla mücadele etmek zorunda kaldığımızı bilmek gerekir. Bunu farklı alanlarda geliştirebileceğimizi düşünüyorduk. Küçük ama güzel adımlarla ilerledik. Kurum kapatıldığında bizim gibi onlar da şaşırmadı. Kendi alanımızdaki bir kurumu daha önce de kaybetmiştik. Ancak üzüldüler. Evin içerisinden çıkıp nefes alabilecekleri bir alan oluşmuştu. Kurumun kapatılması kamusal alana çıkma umutlarını minimize etmiş oldu” diye belirtti.
‘Mücadelemiz her alanda devam edecektir’
Ruşen son olarak şunları kaydetti: “Daha önce de birçok kurum kapatıldı. Bir önceki dönem de kayyım Amida’yı kapatmıştı biz Amîda Jîn’i açtık. İsimler mekanlar önemli değil her alanda kadınla mücadeleye devam ediyor. Saldırılar ne kadar yoğun olursa olsun biz dayanışmaktan vazgeçmeyeceğiz. Amîda Jîn bu dayanışmanın yalnızca bir parçasıydı. Dayanışma her alanda, komşularımızla da, sokakta da, sesimizi yükseltebileceğimiz her alanda devam edecek. Kadın mücadelesi erk sistem ortadan kalkmadan, hak eşitliği sağlanmadan bitebilecek bir mücadele değil. Eşitliği sağlayana dek şiddetin önüne geçene dek mücadelemiz her alanda devam edecektir.”
‘Çalışmalar yapılmaya devam edecektir’
Sur’da yaşayan Yasemin Akengin ise Amîda Jîn’in mahallelerinde büyük bir açığı kapattığını ve kadınların ihtiyacını karşılamaya başladığını ifade etti. Amîda Jîn’in kendilerine ulaştığını ve sorunlarını dinlediğini aktaran Yasemin, “Kadınların bir araya gelip kendilerini tanıdıkları bir mekan oldu. Kadınların yaşadığı birçok sorunun temelden çözülmesine de yol açıyordu. Bu kadınların bu şartlarda birbirine ulaşabilmesi çok zor. Amîda Jîn’in kapatılarak erkek bir müdürün atanması kadınlara bir mesaj niteliği taşır. Kadının toplumda yerinin olmadığı, eve kapanması gerektiği söylenmektedir. Kadın kurumlarına gösterilen bu tutum kadına karşı bir darbedir. Elbette biz bunu kabul etmiyoruz. Tepkimizi de her alanda göstereceğiz. Kadınlarla bir araya gelmek için kurumun önemi büyük ancak olmaması da bu duruma engel değil. Gerekirse evlerde de sokaklarda da bir araya geliriz. Birbirimize dokunmak, ne yaşadığımızdan haberdar olmak için çalışmalar yapılmaya devam edecektir” diye ifade etti.
‘Sokaklarda birlikte olacağız’
Amîda Jîn’in kurulduğu mahallede oturan Aze Turhan da kadınların herhangi bir taciz, tecavüz ve şiddet anında kadın kurumlarına başvurduktan sonra sosyologlar ve psikologların yardımcı olduğuna dikkat çekti. Kurumların kapatılmasının kadınların hiçleştirilmesi, şiddete karşı susturulmaya çalışılması anlamına geldiğinin altını çizen Aze, “Kadının evinde oturması ve yaşadıklarına karşı sessiz kalması için bir darbe olarak görüyorum. Kadın kurumunu kapatıp erkek müdürün atanması ‘Sen kadınsın hiçbir şeyi başaramazsın. Evinde otur. Gereken şeyleri erkek yapıyor’ düşüncesini yaymak amaçlıdır. Kadın kurumunda kadınlar destek görecekken kapatılıp kıraathaneye çevrilmesini mahalle kadınlarının kabul etmemesi gerekiyor. Orada sürekli erkeklerin gel git yaptığı bir kıraathane olması, hiçbir hizmet vermiyor oluşu, mahalleye bir katkısının olmaması kabul edilemez. Belediyeye ait resmi bir kurumun en azından halka hizmet ediyor olması lazım. Kadınlar olarak bu darbenin karşısında duracağız. Dört duvara ihtiyacımız yok. Dışarıda sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz. Kadınlar olarak kurumlarda birlikte olamıyorsak alanlarda, sokaklarda birlikte olacağız” diye konuştu.