
‘Hasta tutsaklara fiilen ölüm cezası dayatılıyor’
- 09:01 4 Şubat 2020
- Güncel
ANKARA - EMEP Genel Başkan Yardımcısı Şükran Doğan, hasta tutsakların cezaevlerinde yaşamını yitirmesine ilişkin “Fiilen ölüm cezası dayatılıyor” dedi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) verilerine göre Türkiye ve bölge cezaevlerinde 457’si ağır olmak üzere bin 333 hasta tutsak bulunuyor. Sadece 2019 yılında 50 hasta tutsak cezaevlerinde yaşamını yitirirdi. Son olarak 25 Ocak’ta Tekirdağ F Tipi Cezaevi’nde bulunan Hüseyin Polat, mide kanaması geçirdikten sonra yaşamını yitirdi.
Emek Partisi (EMEP) Genel Başkan Yardımcısı Şükran Doğan, yaşamını yitiren hasta tutsaklara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
‘Hastanede oda yok’ gerekçesi
Şükran, cezaevlerinden bir an önce tahliye edilmesi gereken ağır hasta tutsakların durumuna işaret etti. “Hasta hükümlülerin tahliye edilmesi bir yana birden fazla hasta hükümlü cezaevlerinde yaşamını yitirdi” diyen Şükran, en son yaşamını yitiren Hüseyin Polat’ın mide kanaması geçirdiği halde yatışının yapılmadığını anımsattı. Şükran, “hastanede fazla oda olmaması” öne sürülerek yatışın yapılmadığını kaydederek, “Herkes mide kanamasının çok acil olduğunu ve ölüme sebep olduğunu bilir” ifadelerini kullandı.
‘Tahliye etmeyerek baskı kurmaya çalışıyor’
“Ne kadar zor durumda olursa olsun ölüm derecesinde bile olsa tahliye etmeyerek, toplum üzerinde bir baskı kurmaya çalışıyorlar” diyen Şükran, hasta tutsakların tahliye edilmemesini “Fiilen ölüm cezasını dayatmaktır” şeklinde değerlendirdi. İktidarın, hak ve özgürlüklerin peşinde olanları baskı altında tutmaya çalıştığını belirten Şükran, bunun da cezaevlerinde baskı araçlarıyla yapıldığını söyledi.
‘Tepkisizliğin sebebi bardağın dolmasına işarettir’
Kamuoyunda hasta tutsaklara dönük hem bir sessizliğin hem de vicdani rahatsızlığın olduğuna dikkat çeken Şükran, “Ekonomide, politikada, hasta tutukluların durumunda bir iyileştirme olmamasına rağmen tepki gösterilmiyor. Fiilen bir tepki yok ama bu bardağın dolması gibi değerlendirebiliriz. Ama cezaevleri konusu özel bir çabayı gerektiriyor. Ülkedeki baskı, otoriterlik ve politik taleplerle sokağa çıkanı hemen gözaltına alma baskıları, toplumsal bir refleks olmasının önüne geçiyor. İktidar da bunu bilerek değerlendiriyor” diye konuştu.
Şükran, AKP’nin 18 yılık iktidarı boyunca cezaevlerine girenlerin sayısının yüzde 285 arttığını ve bu artışın sebebinin ise bölgelerde HDP’lilerin ve belediye eşbaşkanlarının tutuklanması olduğunu belirtti.
‘Halkın sesinin daha gür çıkarması gerekir’
Şükran, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunun bir yanı siyasi hak ve özgürlüklerinin baskı altında olmasıyken, diğer yanı sosyoekonomik çöküntünün ve insanların toplumsal olarak buna karşı kendini koruyamaması sonuçları var. Bunun karşılığında siyasi hak ve özgürlükleri genişletelim diye, sokakta basın açıklamasına çıkan, sosyal medyada paylaşım yapan ya da hak arama mücadelesi içerisine girmiş ve cezaevinde olanları çıkarma gibi niyetleri yok. Asıl istedikleri çocuk yaşta evliliklerin affı. Bunu yaparak cezaevlerini boşaltmaya çalışıyorlar. Çocuk tecavüzlerinin önünü açacaklar ki zaten istismarda artış yaşanıyor. KHK’lerle binlerce insan işinden çıkarıldı, buna göre bir paket yokken zaten beklemiyoruz ama tecavüzlere var. Bu da iktidarın ülkeyi yönetme tarzı ve bunu sürdürme kararlığı ile ilgili bir durum. Cezaevlerinde hasta tutsakların tahliye edilmesi için halkın sesini daha gür çıkarması gerekiyor. Yoksa durduk yere bir paket çıkmayacaktır.”