Cumartesi Anneleri 2019’un son haftasında buluştu

  • 14:02 28 Aralık 2019
  • Güncel
İSTANBUL- Yılın son haftasında bir araya gelen Cumartesi Anneleri, 1994’te kaybedilen öğrenci federasyonu lideri İsmail Bahçeci’nin akıbetini sordu. İsmail’in kardeşi Umut Bahçeci, çaldıkları tüm kapıların yüzlerine kapandığını vurgulayarak, “Abimin katili Mehmet Ağar’dır. Mehmet Ağar’ı neden konuşturmuyorsunuz?” diye sordu.
 
Kayıpların akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle sürdürdükleri eylemlerinin 770’inci haftasında Galatasaray Meydanı’nda buluşmak isteyen Cumartesi Anneleri, bir kez daha polis tarafından engellendi. Cumartesi Anneleri, bu hafta da polis ablukasına alınan İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nin bulunduğu sokakta eylemlerini gerçekleştirdi. Anneler, üzerinde kayıpların fotoğraflarının olduğu tişörtler giyerek, karanfiller taşıdı.
 
Bu haftaki eylemde 24 Aralık 1994 tarihinde İstanbul’da kimliği belirsiz kişiler tarafından kaçırılan ve bir daha kendisinden haber alınamayan İsmail Bahçeci’nin akıbeti soruldu. Açıklamayı İHD İstanbul Şubesi Cumartesi Anneleri Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon adına Besna Tosun yaptı.
 
‘İdari makamları göreve çağırıyoruz’
 
2019 yılını da kamu görevlileri tarafından işlenen hak ihlallerinde cezasızlığın bir norm haline getirilmesi ve ceza adaleti sisteminin yarattığı ağır tahribatla geçirdiklerini belirten Besna, insan hakları ihlallerinde sorumluların tespiti ve suçla orantılı bir şekilde cezalandırılmalarının insan hakları hukukunun devletlere yüklediği bir sorumluluk olduğunu ifade etti. 770 haftadır her şeyin hukuk kurallarına uygun olarak gerçekleşmesi ve adaletin tecellisinin devletlerin temel amacı olması gerektiğini söylediklerini dile getiren Besna, “770 haftadır insan haklarına dayanması gereken Ceza Adaleti Sistemi’nin, söz konusu gözaltında kaybetme suçu olduğunda maddi gerçeği ortaya çıkarma işlevini yerine getirmesi için adli ve idari makamları göreve çağırıyoruz” dedi.
 
‘Tanıklar tehdit edildi’
 
Kaybedilişinin 25’inci yılında İsmail Bahçeci’nin akıbetini soran Besna, “İsmail Bahçeci, Marmara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu'nda öğrenciydi. Türkiye Öğrenci Dernekleri Federasyonu başkanıydı. Politik kimliği nedeniyle defalarca gözaltına alındı, ağır işkenceler gördü. 1993 yılından itibaren polis tarafından aranmaya başladı. Bahçeci ailesinin Avcılar'daki evine polis baskınlar düzenledi. Bu nedenle İsmail evden ayrıldı. Kardeşi İsmail'e acil durumlarda kendisine haber ulaştırması için bir arkadaşının işyeri telefonunu verdi. 24 Aralık 1994 tarihinde Bahçeci ailesini telefonla arayan ve kendisini İsmail'in arkadaşı olarak tanıtan bir kişi, İsmail'in siyasi şube polisleri tarafından gözaltına alındığı haberini verdi. Baba Şehmus Bahçeci hemen Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü’ne ve DGM İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurdu. Ancak İsmail'in gözaltına alındığı inkar edildi. 24 Aralık'tan sonra Bahçeci ailesinin evine bir daha polis baskını yapılmadı. Kardeşinin İsmail'e telefonunu verdiği arkadaşının işyeri, polis tarafından basıldı. ‘Yakalanan bir örgüt mensubunun üzerinde telefon numaranız çıktı’ denilerek işyeri sahibi gözaltına alındı. Gözaltına alınan M.Y.'nin de içinde olduğu bazı kişiler emniyette sorgudayken ‘Seni de İsmail Bahçeci gibi kaybederiz’ diye tehdit edildiklerini açıkladı” diye belirtti.
 
‘Başbakan ve Cumhurbaşkanı randevu talebini reddetti’
 
Ailenin devletin her kademesinde oğullarını aradığını anımsatan Besna, dönemin Başbakanı Tansu Çiller ve Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in aileden gelen randevu taleplerini kabul etmediğini ifade etti. Ailenin uzun uğraşlar sonucunda görüşebildiği dönemin İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanı Azimet Köylüoğlu’nun, İsmail Bahçeci’nin işkence ile katledilip bir çukura atılmış olabileceğini söylediğini aktaran Besna, dönemin İçişleri Bakanı Nahit Menteşe’nin ise aileye "Dua edin de oğlunuz polislerin elinde olsun. Araştırıp size haber vereceğim” yanıtını verdiği ancak sonrasında aileyi hiç aramadığını dile getirdi.
 
‘İsmail Bahçeci’nin gözaltına alındığı kayıtlara geçmedi’
 
İsmail Bahçeci’nin arkadaşları, İnsan Hakları Derneği ve Af Örgütü’nün düzenledikleri kampanyalarla konuyu ülke ve dünya kamuoyuna taşıdıklarını hatırlatan Besna, şöyle devam etti: “Ancak İsmail Bahçeci'nin gözaltına alındığı kayıtlara geçirilmedi. Bugüne kadar akıbeti ve nerede olduğu konusunda hiçbir bilgi verilmedi. Onu kaybedenlere suçlarını gizleme ve sorumluluktan kaçma imkanı sağlandı. 13 Aralık'ta Ankara 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ve sanıkları cezasızlıkla ödüllendirilen Ankara JİTEM davasında Bahçeci ailesi de müdahildi. İsmail Bahçeci'nin gözaltında kaybedilişinin 25’inci yılında yargı makamlarını etkin bir soruşturma ve yargılama faaliyeti icrası için göreve çağırıyoruz. İsmail Bahçeci ve tüm kayıplarımız için adalet istemekten, 71 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız olan Galatasaray Meydanı’ndan vazgeçmeyeceğiz.”
 
‘Mehmet Ağar’ı neden konuşturmuyorsunuz?’
 
Ardından söz alan İsmail Bahçeci’nin kardeşi Umut Bahçeci, abisinin İstanbul Levent’te kaçırıldıktan sonra kendisini aramaya başladıklarını ancak bugüne kadar bir sonuç alamadıklarını ifade etti. 1993’ten itibaren her gün ağabeyini soran polisin 24 Aralık 1994 tarihinden sonra bir daha sormadığını dile getiren Umut, “Onu kaçırdıktan sonra polis bir daha evimize gelmedi. Mademki abim sizde değil neden bir daha gelip sormadınız. Demek ki abimi aldınız, öldürdünüz ve bir çukura gömdünüz. Anneler diyor ki; bir mezarımız olsun. İHD önünde polis ablukası altında basın açıklaması yapıyoruz. Ben buradan sesleniyorum abimin ve diğer çocuklarımızın katilleri kim, akıbetlerine ne oldu, masum bir şekilde soruyorum katiller nerde? Benim abimin katili Mehmet Ağar’dır. Mehmet Ağar’ı neden konuşturmuyorsunuz? Hala yaşıyor biz bunların takipçisi olacağız” şeklinde konuştu.
 
‘İsmail Bahçeci 25 yıldır zorla kaybetme mağduru’
 
Ardından söz alan Uluslararası Af Örgütü Türkiye Kampanyalar ve İletişim Direktörü Tarık Beyhan, “İsmail Bahçeci zorla kaybedildiğinde sadece 8 yaşındaydım. Uluslararası hareketimiz 1994 yılındaki Türkiye ile ilgili içeriklerine baktım. Önüme koca bir liste çıktı. Zorla kaybedilme tehlikesi altında bulunan onlarca kişi için acil eylem başlatılmıştı. Bir kısmı için güncelleme bilgisi geçilmiş, bazısı iyi haber; büyük çoğunluğu ise kötü haber. Kimisi sağ salim evine dönmüş, kimisi tutuklu olarak mahkeme karşısına çıkarılmış, kimisinin ise maalesef ölü bedeni bulunmuş. Fakat geri kalan bir kısmı için, İsmail Bahçeci de dahil, güncelleme bilgisi girilmemişti. İsmail Bahçeci, diğer birçok insanla birlikte, 1994 yılından beri, 25 yıldır zorla kaybetme mağduru” diye konuştu.
 
‘Buradaki insanların yakınları zorla kaybedildi’
 
İnsanlar hiç var olmamışlarcasına, sanki bir anda silinip gidebileceklermiş ve herkes varlıklarını unutacakmış gibi zorla alınıp götürülüp kaybedildiğini dile getiren Tarık, “Yakınları, anneleri, babaları, kardeşleri, eşleri, çocukları bir mezar taşına sahip olmayı şans sayacak halde bırakılıyor. Fakat o insanların hiç var olmamış gibi unutulup gitmesini bekleyenler yanıldılar. Şu anda yanımda ve arkamda duran onlarca insan, kendisi burada olmayıp yürekleri burada olan bu ülkedeki, hatta yalnızca bu ülkede değil, dünyanın dört bir yanındaki on binlerce insan zorla kaybedilenleri unutmadılar. 770 haftadır bu insanlar sorumlulardan hesap sorulmasını, adalet yerini bulmasını talep etmek için toplanıyorlar. Buradaki insanların yakınları zorla kaybedildi, sorumlular yargılanmadı ve adalet yerini bulmadı. Er geç bu hak ihlalleri son bulacak. O güne kadar Uluslararası Af Örgütü olarak Cumartesi Anneleri’nin yanında olmaya devam edeceğiz“ şeklinde konuştu.
 
‘Siz benim içimdeki beni öldürdünüz’
 
Son olarak kısa bir konuşma yapan gözaltında kaybedilen Murat Yıldız’ın annesi Hanefi Yıldız, konuşmasına 8 yıl önce Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Roboski köyünde savaş uçakları tarafından katledilen 34 kişiyi anarak başladı. “Ben kimim, kimin annesiyim?” diye soran Hanefi, “İyi-kötü anne yok, siz kötüsünüz. Biz oğullarımızla geçinip gidiyorduk. Biz 24 yıldır sizin kaybettiğiniz evlatlarımızı arıyoruz. Ben elimle götürdüğüm karakolda bir da oğlumu alamadım. Bir anne çocuğu için mezar arar mı? Siz bana bunu yaşattınız. Siz benim içimdeki beni öldürdünüz” şeklinde konuştu. 
 
Konuşmaların ardından Cumartesi Anneleri haftaya tekrar buluşmak üzere sokaktan ayrıldı.