HDP Kadın Meclisi: Mücadelemizden asla ama asla vazgeçmeyeceğiz

  • 14:23 13 Aralık 2019
  • Güncel
DİYARBAKIR - İnsan Hakları Haftası'na ilişkin açıklama yapan HDP Kadın Meclisi, "Bu ülkede kendi siyasi görüşü, etnik ve dini kimliği, dili, cinsel yönelimi ile yaşamaya çalışan kişiler ve halklar olarak en temel insani haklarımızın mücadelesinden asla ama asla vazgeçmeyeceğiz" dedi.
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi, İnsan Hakları Haftası'na ilişkin basın açıklaması gerçekleştirdi. HDP Yenişehir İlçe binası önünde yapılan açıklamanın Türkçesini HDP'li milletvekili Remziye Tosun okurken Kürtçesini ise HDP Diyarbakır İl Eşbaşkanı Hülya Alökmen Uyanık okudu. Remziye, Türkiye'de yaşanan insan hakları ihlallerine değinerek, Türkiye'nin İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni ihlal ettiğini vurguladı. Remziye, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Dokümantasyon Merkezi tarafından 2019 yılına dair kamuoyuna açıkladığı rapordan kimi maddelere yer verdi.
 
Remziye maddeleri şu şekilde sıraladı:
 
“* 31 Mart’ta yapılan yerel seçimde HDP’nin kazandığı 65 belediyeden; 5 ilçe ve 1 belde belediyesine KHK ile ihraç edilen kişilerin seçildiği bahane edilerek, bu kişilerin mazbataları gasp edilip seçimi kaybeden ikinci partinin adaylarına mazbatalar verilmiştir. Toplamda 14 belediye eşbaşkanının mazbatası gasp edilmiştir. HDP listelerinden belediye meclis üyesi ve il genel meclis üyesi olarak seçilen 47 meclis üyesinin mazbatası yine KHK gerekçe gösterilerek gasp edilmiştir. HDP’nin kazanmış olduğu; 3 büyükşehir, 1 il, 20 ilçe ve 2 belde belediyesi olmak üzere 28 belediyeye, çeşitli gerekçeler bahane gösterilerek il ve ilçelerin mülki amirleri kayyım olarak atanmıştır. 28 belediye eşbaşkanı hukuk garabeti sayılabilecek kararlar ile cezaevlerinde siyasi rehine olarak tutulmaktadır. 37 meclis üyesi görevden uzaklaştırılmış ve yerlerine memurlar kayyım olarak atanmıştır.
 
* Türkiye’nin 9 Ekim’de Rojava’ya karşı başlatmış olduğu işgal girişiminin ardından, 300 binden fazla insan yerinden, yurdundan göç etmek zorunda kalmıştır. 478 sivil hayatını kaybetmiş, bin 70 sivil yurttaş ise yaralanmıştır. Suriye tarafında ise Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), Uluslararası Af Örgütü (AI) gibi örgütlerin tespitine göre aralarında Suriye Gelecek Partisi Genel Sekreteri Hevrîn Xelef ile 2 gazetecinin de bulunduğu onlarca sivil öldürülmüş ve çok sayıda kişi de yaralanmıştır. Sadece son 4 haftada TSK ve desteklediği cihadist grupların saldırıları sonucu Rojava’da 34 çocuk yaşamını yitirmiştir. Türkiye en temel insan hakkı olan yaşam hakkını sürekli ihlal etmektedir.
 
* Kadın hakları açısından, 2019 birçok bakımından kadın cinayetlerinin ve hak ihlallerinin yaşandığı bir yıl oldu. 2019 yılının ilk 11 ayında en az 305 kadın erkek şiddeti nedeniyle yaşamını yitirdi. En az 46 kadın tecavüze, 204 kadın tacize, 556 kadın şiddete maruz kaldı. Resmi rakamlar ise şiddete uğrayan kadın sayısının 10 binlerle ifade edildiğini, şiddet sonucu yaşamını yitiren kadın sayısının ise daha yüksek olduğunu göstermektedir.
 
* Rojava’daki saldırılarda ve işgal girişiminde şüphesiz ki en çok etkilenen kişiler çocuklar olmaktadır. Rojava’daki çocukların en temel hakları olan yaşam hakları gasp edilmektedir, bunun yanı sıra Türkiye’nin izlediği politikalar ve desteklediği selefi-cihadist grupların gasp ve işgal politikalarından kaynaklı çocukların barınma, eğitim ve sağlık hakları gasp edilmektedir. Türkiye’nin işgal girişimlerinden önce Suriye savaşından en az etkilenen ve Suriye halklarının akın ettiği yer olan Rojava şimdilerde sivillerin ve çocukların katledildiği bir bölge haline getirilmek istenmektedir. Bu ideolojiler üstü bir gerçekliktir, hiçbir ideoloji ve savaş bir çocuğun hayatından daha kıymetli ve değerli değildir. Bütün devletler, siyasi partiler, ulusal ve uluslararası STK’ları bu konuda daha duyarlı olmaya çağırıyoruz.”
 
'Mücadelemiz kesintisiz devam edecektir'
 
Remziye, Türkiye’nin İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni kabul etmesi üzerinden 70 yıl geçmesine rağmen ülkede yaşanan hak ihlallerinin her geçen yıl artarak devam ettiğini söyleyerek, 2015 yılından sonra yaşanan ağır hak ihlallerinin 80’li ve 90’lı yıllarda yaşanan hak ihlallerini dahi geride bırakacak düzeyde olduğunu kaydetti. Remziye, “İnsanların bodrumlarda diri diri yakıldığı, halen devam eden sokağa çıkma yasakları, Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan şahsında yıllardır halklara uygulanan tecrit politikaları, partimizin eş genel başkanları, milletvekilleri, belediye eşbaşkanları ve binlerce yöneticisinin ceza evlerinde siyasi rehine olarak tutulması gibi uygulamalar bu yıllar arasında yaşatılan hak ihlallerinden bazılarıdır. Bizler Kürdistan ve Türkiye halkları olarak yıllardır devletin bu kirli uygulamalarına karşı mücadele etmekteyiz" ifadelerine yer verdi.
 
Remziye, açıklamasını şöyle sürdürdü: "Bu ülkede kendi siyasi görüşü, etnik ve dini kimliği ile dili, cinsel yönelimi ile yaşamaya çalışan kişiler ve halklar olarak en temel insani haklarımızın mücadelesinden asla ama asla vazgeçmeyeceğiz. Bizler; tekçi iktidarın saldırdığı gençlerin, kadınların, çocukların, Alevilerin, Süryanilerin, Ermenilerin yani özcesi tüm ötekilerin haklarını savunmaya devam edeceğiz ve bir kez daha tekrarlıyoruz insan haklarıyla insandır. Mücadelemiz kesintisiz devam edecektir."